|
 |

|

|
Amerikan Elçisinin
Sudan Ziyareti
|

|
Amerikan
elçisi John Danforth, 12 Kasım 2001 günü Sudan’a gitti ve
bazı hükümet yetkilileri ve muhalifler ile görüştü.
Beklendiği gibi Sudan’ın birkaç bölgesini ziyaret etti.
Bu durumda zihinlere şu sorular takıldı:
- A merika’nın;
Güney Sudan’da devam eden savaşı durdurmak için bir
elçi göndermek gibi, Sudan halkının savaş
sıkıntılarına bu kadar duyarlı olmasının nedeni nedir?
-
Bir aydan fazla bir süredir Afganistan’daki
Müslüman kardeşlerimizin başına her gün yüzlerce ton
bomba yağdıran, bu vahşi saldırılarına halen devam eden,
yaşlıları, kadınları ve çocukları öldüren Amerika değil
midir?
-
On yıldan fazla bir süredir Irak’taki
Müslüman kardeşlerimizi katleden ve bu katliamlarını hala
devam ettiren, Amerika değil midir?
-
Fi listin’de lanetlenmiş yahudiler
eliyle her gün oradaki Müslüman kardeşlerimizin
katledilmesi, kemiklerinin kırılması, mallarının telef
edilmesi ve abluka altına alınması suretiyle yapılan zulümlerin
arkasında bulunan ve buna destek veren Amerika değil midir?
-
Eş-Şifa ilaç fabrikasını bombalayan
Amerika değil miydi?
-
Sudan’ı terörizmin barınağı
haline gelmiş bir devlet olarak damgalayan Amerika değil
midir?
-
Sudan yönetiminin kendisiyle terörizm
konusunda kusursuz bir işbirliğine girmesine rağmen, Sudan’a
ekonomik yaptırımlar uygulayan ve her geçen yıl bunları
artıran Amerika değil midir?
-
Danforth’u elçi olarak tayin ettiği
zaman yaptığı konuşmada Sudan yönetimi hakkında “Yaklaşık
yirmi yıldır, Sudan hükümeti kendi halkına karşı
acımasız ve utanılacak bir savaş yapıyor. Bu kabul edilir
bir şey değildir ve durdurulmalıdır. Hükümet sivillere
karşı yaptığı savaşta zorbalık ve terör kullanmayı
tercih etti. Bu köleliğe ve köleliğin teşvik edilmesine
neden olur.” diyen Amerika’nın başkanı Bush değil
miydi?
-
Sudan’ın güneyindeki isyancıları
destekleyen ve bu desteğini açıkça bildiren Amerika değil
miydi?
-
Sudan’ın da aralarında bulunduğu
halkı Müslüman olan ülkelerden gelen vatandaşlar için
yeni vize kuralları koyan ve onların ABD’ye giriş-çıkışlarını
sınırlandıran Amerika değil midir?
-
Bu yeni düzenlemede (vize başvurularında)
kararın açıklanması için 20 günlük bir süre koyan ve
ayrıntılı bir özgeçmiş ile onlar hakkında her bilgiye
sahip olmak isteyen yine Amerika değil midir?
Tüm bunlara rağmen hükümet yetkilileri
ile muhalifler, Amerikan elçisini memnuniyetle karşıladılar.
12 Kasım 2001 günü er-Rai el-Amm gazetesine demeç veren
Sudan Dışişleri Bakanı Mustafa Osman’ın sözlerinden,
Sudan yönetiminin Amerikan elçisiyle her konuda tamamen
mutabakata vardıkları anlaşılmaktadır. Bu bilgi aynı
tarihli el-Ayyam gazetesinde de yer aldı. Diğer taraftan
Amerikan elçisini karşılayan Ümmet Partisi birinci yardımcısı
Dr. Nur ed-Daim’in “Parti elçi ile görüşecek ve ona
partinin barış yanlısı görüşlerini ve bunun Sudan’da
nasıl gerçekleştirebileceğini bildirecektir.”
şeklindeki sözlerinden de bu mutabakat açığa çıkmaktadır.
Yine aynı gün Ahbar el-Yevm gazetesi, Demokratik Toplantı
Grubu’nun lideri Muhammed Osman Mirgani’nin Amerikan elçisi
ile görüşeceğini haber vererek, bunu ifade etti. Aynı
zamanda grubun, toplumda var olan fikirler karşısındaki
tutumu ve grubun bakışını içeren bir belgeler dosyasının
elçi Danforth’a sunulmak üzere hazırlandığı belirtildi.
Bu insanlar kendi duygularını, isteklerini
ve hayallerini gerçekleştirebileceğine inandıkları bir
devlet mi buldular? Amerika’nın gelmesiyle, ülkenin barışa,
güvenliğe ve refaha kavuşacağını mı sanıyorlar? Veya
Amerika’dan izzet ve şeref mi bekliyorlar?
Halbuki izzet, güç ve şeref; sadece Allah’a,
Resulü’ne ve mü’minlere aittir. Fakat münafıklar bunu
bilmez. [Munafikun
8]
Aşağıda Şari’in bazı hitapları yani müslümanların
uymaları üzerlerine farz olan şeri hükümlerden birkaçı
bulunmaktadır:
- Müslümanlar tek bir ümmettir. Onların
barışı tek bir barış ve onların savaşı tek bir
savaştır. Efendimiz (s.a.v.) Hicret’ten sonra, akdettiği
Medine Vesikası’nda, Müslümanları böyle tarif etti: Onlar
diğer insanlardan ayrı tek bir ümmettirler... Mü’minler diğer
insanlardan ayrı olarak birbirlerinin dostlarıdırlar. Müslümanların
barışı tek bir barıştır. Bir Müslüman savaşta
diğerlerinden bağımsız barış akdetmez.
- Kafirler müslümanların düşmanlarıdırlar:
Muhakkak ki kafirler sizin apaçık düşmanınızdır.
[Nisa 101]
Düşman onlardır. Onlardan sakın! Allah
onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyo rlar?
[Munafikun 4]
- Problemlerimizin çözümleri için
kafirleri kıble edinmemiz haramdır:
Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri
(kafirleri) dost edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık
etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi
isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından
(dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde
sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp
anlıyorsanız, ayetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz. [Al-i
İmran 118]
Allah, müminlerin aleyhine kafirlere hiçbir
yol vermez. [Nisa
141]
Ey iman edenler! Yahudileri ve hristiyanları
dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin
tarafını tutarlar). Sizden kim onlara dost edinirse, o da
onlardandır. [Maide
51]
Ey İman Edenler! Mü’minleri bırakıp da
kafirleri dost edinmeyin! (bunu yaparak) Allah'a, kendi
aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? [Nisa
144]
- Kur’an ve Sünnet müslümanların
sorunlarının çözümü için tek kaynaktır:
Size iki şey (emanet) bırakıyorum. Onlara
sarıldığınız müddetçe, benden sonra asla sapmazsınız.
Bunlar; Allah’ın Kitabı ve Benim Sünnetimdir. [İmam
Malik-Muvatta, Kader 3; Tirmizi, Menakıb 77]
Ey Müslümanlar!
Amerika, dünya üzerinde savaşları tahrik
eden, körükleyen ve Müslümanları katleden ve katliam
komploları hazırlayan, sömürgeci kafir devletlerden biridir.
Öyleyse, Amerika’nın ülkemize barış ve huzur
getirebileceğini nasıl düşünebiliriz? Müslümanların
sorunlarının çözümünde kıble olarak, sadece Allah’ın
Kitabı olan Kur’an-ı Kerim’i ve Resulullah (s.a.v.)’in Sünneti’ni
benimsemeleri farz iken, Amerika’yı nasıl kıble
edinebiliriz? Efendimiz (s.a.v.) şöyle dedi: Başka
herhangi bir yerden yardım uman kimseyi, Allah saptıracaktır.
Çözüm odur ki; başta Amerika olmak üzere
topraklarımız üzerinde yerleşmiş bulunan asalak sömürgeci
devletlerin hegemonyasına son verilsin ve işlerimize sokulan
burunları koparılsın! Bununla birlikte akan kanın
durdurulması ve tebaasına fark gözetmeden muamele edilen
şerefli bir hayat inşa etmek işi de üzerimizdedir. Bu iş,
Allah’ın izni ve yardımıyla Peygamberlik metodu üzerinde
bulunan bir Raşidi Hilafet Devleti kurulmadan mümkün
olmayacaktır. Zira İslam hükümleri onun çatısı altında,
icra ve tatbik edilecek ve insanlar onun gölgesi altında güvenlik
ve huzura kavuşacaktır.
Allah emrinde galiptir.
Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. [Yusuf
21]
|
|
Hizb-ut
Tahrir |
|
Sudan Vilayeti |
12
Kasım 2001 |
|
|
|
|
 |
|