Hizb-ut Tahrir
Pakistan sözcüsü Navid Butt’dan: Bir Kez Daha Amerika Tarafından
Isırılıyoruz!
New York Times
gazetesinde son zamanlarda yayınlanan bir makalede, resmi
kaynakların da doğruladığı üzere Başkan Bush; Taliban’a
muhalif grupların karşı saldırılar için gizlice
güçlendirilmesini onayladığı yazıyordu. Operasyonun
ayrıntıları ise; muhalif gruplara maddi destek vermek, silah
satın almak, yeni savaşçıları çağırmak, Taliban
komutanlarına saf değiştirmeleri için rüşvet vermek veya
onları sistemi zayıflatmalarını sağlayacak işlere yöneltmek
şeklinde sıralanıyordu. Böyle bir hareketin sponsorluğunda
Amerika, bölge güvenliği ve müslümanlar için olası
zararları dikkate almaksızın Afganistan’da kendi seçtiği
bir yönetimi başa getirmeye hazırlandığının sinyallerini
verdi.
İşin aslı şudur: Amerika, bölge müslümanlarının
menfaatine olan bir yerleşimi umursamıyor. O sadece bölgeyi,
kendi “yeni dünya düzeni”ni oturtmada ve kendi
amaçlarını gerçekleştirmede kullanabilmeyi tasarlıyor.
Amerika seksenlerde, Körfez’deki ABD petrol çıkarlarını
korumak ve Rusları bölgeden kovmak için, Afganlı Mücahid
grupları Pakistan vasıtasıyla desteklemişti. Rusların
gidişinden sonra, Amerika bu defa, ülkenin %95’ini kontrolü
altına alan Taliban rejiminin Afganistan’daki otoritesini tek
bir liderlik altında Pakistanlı kurumlar yoluyla
sağlamlaştırdı.
Bu arada Amerika, terörle mücadele bahanesiyle güvenlik anlaşmaları
yapmak suretiyle görünüşte İslami olan Taliban’ı
korkutmak için, Orta Asya devletlerini kendi tarafına çekmeye
çalışıyor. Şimdi Amerika’nın istediği, Taliban rejimini
kaldırmak ve yerine Batı tarzı bir rejimi getirmektir ki; böylece
Afganistan’ın tamamını kontrolü altına alsın. Böyle bir
rejim Taliban’ın aksine, açıktan Amerikancı olacak ve bölgede
güçlü bir Amerikan baskısına kapılarını açacaktır. Ekonomik
olarak; Amerika çok muazzam kazancı olan Hazar Denizi’ndeki
petrol kuyularını sömürmek için yerleşecektir. Askeri
olarak; Amerika bu bölgedeki güçlü varlığını, bölgesel
sorunları körüklemek için bulundurmaya devam edecek ve diğer
güçlere, özellikle kendisinin başlıca potansiyel rakibi
Çin’e meydan okuyacaktır. Siyasi olarak ise; Amerika
bölgedeki laik liderleri beslemeye devam edecek ve bölgede
güçlü bir İslami uyanışı durdurmak için müslüman
hükümetleri baskı altında tutacaktır.
Amerika müslümanların topraklarına girmeye ve oralarda
dilediği rejimi atamaya veya seçmeye nasıl cesaret edebilir?
O, müslümanların kendisiyle tüm yönleriyle işbirliği içerisinde
bulunan hain yöneticileri olmasaydı, ve müslüman yönetimler
üzerindeki bu zelil bağımlılık İslam Ümmeti’nin
gözlerine önüne serilmiş olsaydı, bunu yapabilir miydi? O
Afganistan müslümanlarıyla savaşabilmek için ve kendi
üslerini, lojistik desteğini, petrolü ve istihbaratı elde
etmek için müslüman yönetimlere güvenmek zorundadır. Bizim
yöneticilerimiz bunun tamamen farkındadır fakat onlar
Batının ajanlarıdırlar ve bunun için onlar Amerika’yı
işbirliği yapmadıkları takdirde ülkelerimizi tecrit edecek
yenilmez büyük kuvvet olarak görüyorlar. Eğer Amerika müslüman
ülkelerle bağlarını koparırsa, İslam Ümmeti tecrit edilmiş
olacaktır veya Amerika kendini dünya nüfusunun beşte birinin
muazzam kaynaklarından ve dev piyasalardan tecrit edecektir.
Artık Afganistan, Pakistan, Türkmenistan, Özbekistan,
Tacikistan ve Kazakistan müslümanlarının ve diğer müslümanların,
Batılı kafir nizamları yok etmelerinin ve Hilafeti
kurmalarının zamanı gelmiştir. Hilafet, ümmetin ordularını
ve kaynaklarını tek bir liderlik altında birleştirecek ve
herhangi bir müslümanın Amerika’nın yeni dünya düzeninin
tuzaklarına düşmesine izin vermeyecektir.
“Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların
çoğu (bunu) bilmezler.” (Yusuf 21)