Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

ABD’NİN KİMYASAL VE BİYOLOJİK SİLAHLARI KULLANMASI

1 Kasım günü Başkan Bush, 1972’de imzalanan Biyolojik ve Zehirli Konvansiyonel Silahlar Anlaşmasında, Kimyasal ve Biyolojik Silahların (Biological and Chemical weapons - BCW) kullanımının denetlenmesinin sağlamlaştırılmasına yönelik tedbirleri bildirdi. Bu anlaşma biyolojik silahlara sahip olmayı yasaklıyor. Konudan habersiz olan bir okuyucu ilk bakışta, Amerika’nın kimyasal ve biyolojik silahların kullanımının karşısında duran öncü bir devlet olduğunu zanneder. Oysa gerçek bundan çok uzaktır.

ABD 50 yıldan fazla bir süredir, birçok defa ordulara ve masum sivillere karşı kimyasal ve biyolojik silahları kullanmaktan çekinmedi. Şu anda Amerika yaklaşık 3.000 ton kimyasal silah ve dünyanın en çok miktardaki çiçek hastalığı virüsü, şarbon ve diğer biyolojik silah stoklarına sahip olan bir ülkedir.

 Detaylara gelince;

 İndirgenmiş Uranyum (Depleted Uranium - DU) -> Yüksek bir radyoaktivitesi olan ve bombaların, roketlerin ve füzelerin üretiminde kullanılan zehirli bir kimyasal maddedir. İndirgenmiş Uranyumun küçük bir parçasına bile temas edilmesi halinde, yol açacağı hastalıklar; akciğer, kemik, kan ve böbrek kanserleridir.

 1953: Amerikan Ordusu, geniş bir alan üzerinde derin etkileri bulunan testlerin bir parçası olarak, Kanada kentlerinden birinin üzerine Çinko Kadmiyum Sülfid attı.

 1950-1953 Kore Savaşı: Savaş sırasında Amerikan Ordusu önemli ölçüde bakteri, böcek, kuş tüyleri, çürümüş hayvan ve balık parçaları ile diğer çok miktarda hastalık taşıyan nesneler döktü. Tek bir noktaya günde 70bin galon napalm(bomba yapımında kullanılan yanıcı madde) boşalttı.

 Vietnam 1967-1969: 23bin 607 dönüm alan üzerine Agent Orange püskürtüldü. Agent Orange ağaçları ve bitki örtüsünü yok etmek amacıyla askerlere karşı kullanıldı. Bununla 500bin pound (1 pound 453 gramdır) dioksin yayılmış bulunan Vietnam, dünyanın en zehirli bölgesi olarak görülmeye başlandı. Dioksinin yayılmasının sonuçları; metabolik bozukluklar, anormal doğumlar ve nöro-psikiyatrik düzensizlikler şeklinde kendisini gösterdi. Bu durumdan 2 milyondan fazla Vietnamlı etkilendi. Bunun yanında ABD Ordusu, siyanür ve arsenik bileşiklerini kullandığı gibi, CS gazı da kullandı.

 Laos: Sarin adlı sinir gazı, nefes alma veya cilde temas etme yoluyla bulaşması halinde birkaç dakika içerisinde kişinin ölümüne yol açar. Sarin kas hareketleri için gereken bir enzimi durdurmak suretiyle işlev görür. Ayrıca şiddetli kusmaya ve felce neden olur.

 Panama: ABD Ordusu; hardal gazı, hidrojen siyanür ve diğer sinir gazlarını kullandı. 1989’daki Amerikan saldırıları sırasında, siviller şiddetli deri yanıklarından, cilt yanmalarından ve ishalden şikayet etmeye başladı.

 Küba: Hindilere, ölümcül olan ‘Newcastle’ hastalığına yol açan bir virüs bulaştırıldı. Sürgündeki Kübalılara da diğer çiftlik hayvanları yoluyla bu virüs bulaştırıldı. Denge Kanama Ateşi (Denge hemorrhagic fever - DHF) Küba’ya hastalık taşıyan böcekler ve sivrisinekler yoluyla sokuldu. Bu Kübalı insanlar üzerinde, şiddetli grip benzeri semptomlar ve dayanılmaz kemik ağrıları şeklinde görüldü. 1996’dan sonra Küba’da, ilk defa bitki yiyen bir böcek bulundu ki; bu, tüm ekinlerin şiddetli zarar görmesine neden oldu. Çünkü bu böcek, mevcut böcek ilaçlarına karşı dirençliydi.

 Bir sürü biyolojik madde özel Amerikan şirketleri tarafından, ABD Ticaret Bakanlığı’nın aşağıdaki lisansları altında ihraç edilmektedir:

Basil Şarbon - Şarbon Virüsü

Klostridyum Botulinum - Botulinyum Toksini

Histoplazma Kapsülatam - kalp, omurilik, beyin ve böbreklere etki eden bir hastalık virüsü

Brusella Melitensis - hayati organlara zarar veren bir bakteri

Klostridyum Perfringens - sistematik hastalıklara neden olan yüksek derecede zehirli bir bakteri

Klostridyum Tetani - Yüksek derecede zehirli E-coli

Çok ilginçtir ki; Amerikan Senato Komitesi 1990larda, görevlendirdiği Biyolojik Silahları Denetleme Takımı tarafından yapılan bir araştırmada, Irak’ta aslında ABD tarafından ihraç edilen mikroorganizmalar bulduğunu açıkladı. 1997’de kimyasal silahların stoklanmasını, üretilmesini, geliştirilmesini ve kullanılmasını yasaklayan bir anlaşma, bu silahların zararlarını kabul eden birçok devlet tarafından imzalandı. Anlaşmanın onaylanmasından önce Amerikan hükümeti, ulusal güvenliğe ilişkin çıkarların korunması ilkesine dayanarak, güvenilir binaların denetlenmesini muaf tutan bir maddenin eklenmesinde ısrar etti. Bununla birlikte 1992-1998 yıllarındaki silahları denetleme programı sırasında Irak’a böyle bir muafiyet verilmedi. Irak’ın güvenilir binaların denetlemeden muaf tutulması isteği, ABD tarafından kesin bir dille reddedildi ve 1990larda Irak üzerine ABD-İngiltere bombardımanları başlatıldı.

Herkes buradaki Amerika’nın çifte standardını ve ikiyüzlülüğünü rahatlıkla görebilir. Geçen yıl yaklaşık 140 devletin imzaladığı BCW (Biyolojik ve Kimyasal Silahlar) Anlaşmasını onaylamayı reddetti. Bu Amerika’nın küstahça kibrinin başka bir delilidir ki; O kendisi asla onaylamadığı veya tamamen kabul etmediği halde, diğer devletleri ‘Uluslararası Kriminal Mahkemesi’ ve ‘Kapsamlı Test Yasakları Anlaşması’ (CTBT) gibi anlaşmaları ve birliktelikleri onaylamaya davet edebiliyor.

Bu yüzden, Başkan Bush’un bu ayki kimyasal ve biyolojik silahların kullanımına karşı tedbirlerin güçlendirilmesine ilişkin bildirisi; muhtemelen büyük miktarda yapılan şarbon saldırılarına karşı Amerikan kamuoyunu yumuşatmak ve yatıştırmak amacıyla yapıldı. Son 50 yılın kanıtları, kimyasal ve biyolojik silahların kullanımında, geliştirilmesinde, üretilmesinde ve ihraç edilmesinde en başta gelen suçlu ülkenin Amerika olduğunu göstermektedir.

Zubeyr Huseyni

 10 Kasım 2001

Bilim Muhabiri

Khilafah Dergisi (www.khilafah.com)

Yukarı