Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Pakistan Hükümeti’nin “İslam’a Karşı Savaş”taki Ortaklığı, Hizb-ut Tahrir Gençlerinin Mahkeme Duruşmasında Sergilendi

14 Aralık günü, sorgulamalarının ardından anti-terörizm mahkemesinde aklanan iki Hizb-ut Tahrir üyesi Dr. İftihar Ahmed ve İmran Raşid’in duruşmasında, hükümetin delillerinin ve şahitliğinin yalandan ve aldatmadan ibaret olduğu ortaya çıktı. Gençler; Pakistan hükümetinin, Amerika’nın başlattığı geniş çaplı yeni Haçlı Seferine verdiği desteği ve yetkililer tarafından kendilerine karşı uydurma ithamlarla yapılan suçlamalar sonrasında tutuklanmaları hakkında açıklamalarda bulunmak için bir konuşma yaptılar. Bu konu açık bir biçimde, hükümetin anti-terörizm perdesi arkasından yürüttüğü siyasal gündemi ortaya çıkarttı. Pakistan Hükümeti, İslam’ı ve müslümanları korumak yerine; Amerika, İngiltere, İsrail, Hindistan, Rusya ve diğer azgın kafirlerin “Terörizme Karşı Savaş” adı altında yürüttükleri İslam’a Karşı Savaş’a katılmakta aceleci davranmaktadır. Bunu yapmakla Pakistan Hükümeti, ülke içindeki İslami grupları en sert yollarla ezmeyi ummaktadır. Çok iyi bilinmektedir ki; Hizb-ut Tahrir, benimsediği fikirlere de bakıldığında görülecektir ki, kesinlikle şiddet yanlısı olmayan bir kitledir. Hizb-ut Tahrir herhangi bir maddi veya şiddete dayalı hareket olmaksızın sadece İslami Hilafet’in yeniden kurulmasına davet etmektedir. Hizb çalışmasının Hakk Söz’den kaynaklanan ve adaletsizliğe karşı duran bir çalışma olduğunu düşünmektedir. Bunun için Hizb, hiç kimseye zulmetmez.

Afganistan’daki mevcut savaş, net olarak göstermiştir ki; yönetime gerçek muhalefet, hükümetin politikalarına genellikle sürekli destek veren laik siyasi partilere davet edenlerden gelmez. Gerçek muhalefet İslami gruplardan gelir. Hükümet bu gerçeği idrak etmiş ve 15 Ağustos 2001 günü, samimi müslümanların gözünü korkutmak ve baskı altında tutmak amacıyla, onları dayanaksız gerekçelerle tutuklamak için Anti-terörizm kapsamına giren suçların kapsamını değiştirmiştir. Bu değişikliklerden önce, sadece anti sektariyanizm olarak algılanabilecek dini ifadeler, yasadışı olarak kabul ediliyordu. Yapılan değişikliklerden sonra ise, şimdi ister sektariyan düşmanlığı uyandırsın isterse uyandırması, dini ifadelerin genel şekillerinin çoğu suç sayılmaktadır. Bu tavrıyla hükümet, tüm İslami muhalefeti terörizmle mücadele kapsamına dahil etmeye çalışıyor.

Yetkililer bilmelidirler ki, çevirdikleri dolaplar boşunadır. Müslümanlar, İslam’dan başka hiçbir şeye razı değildir. Onlar Amerika’ya köleliğin bitmesini istiyor. Yeryüzündeki hiçbir hapishane, İslam’ın kafirlere karşı muzaffer olmasını ve hayata tatbik edilmesini isteyen insanların tamamını içine alacak büyüklüğe sahip değildir. Onlar bu yüzkarası gidişatın daha ne kadar devam edeceğini zannediyorlar? Yoksa onlar, İslam topraklarını ele geçiren işgalcilere karşı Cihadı ve İslam’ın tastamam tatbik edilmesini emreden, Kur’an ayetlerini mi yasaklayacaklar? Onlar için Ümmetin arzuladığı ve sapasağlam kalmasını istediği değişim ve dönüşüme sarılmalarının zamanı gelmedi mi? Muhakkak ki buna sarılmak; bu dünya hayatında müminleri küçük gören ve kafirlere gösterdikleri sadakatle onlara ihanet eden ve Ahirette Allah (c.c)’ın azabına çarptırılacak olan kimsenin gayreti gibi faydasız bir gayret içinde olmaktan çok daha iyidir

www.khilafah.com.pk
Basın Bildirisi / Pakistan

Yukarı