HİLAFETİN SÖZÜ

Haydi Türkiye Avrupaya Sırt Çevirsin!? Cezayir'deki Fransız Katliamlarını Mecliste Kınasın Ve Fransa'dan İthal Ettiği Laiklikten Vazgeçsin!

Fransa parlamentosu, 1915’te Türklerin “Ermeni soykırımı” gerçekleştirdiklerini iddia ederek bu hususla ilgili kanun tasarısı hazırladı.

Fransa, Ermeni devleti mi, yoksa Fransızlar mı Ermeni midir? Bu iki halk arasında ne gibi alâka vardır?

İnceleyecek olursak, ırk açısından hiç bir alâkaları yoktur. Fransız halkı Avrupalı bir halktır. Ermeni halkı ise Asyalı halktır.

Aslında, soy açısından Ermeniler Türklere daha yakındır. Türkler de Asyalı bir halktır. Öyle ise neden birbirlerine düşmandırlar? Fransız ve Ermeni halklarını Türklere karşı birleştiren nedir?

Bu sorulara cevap, çok basittir. Türkler Müslüman, Fransızlar ve Ermeniler ise birer kafir ve Hıristiyan halklardır. Türklere karşı birleşmelerinin tek sebebi, Türklerin Müslüman olmasından dolayıdır. Bu gerçek ortada iken Türkiye Cumhuriyeti hâla: “Batı ve Avrupa bizim dostumuzdur, Avrupa birliğine (AB) gireceğiz ve Batılı olacağız” diyor. Bu sebeple AB’ye girmek için müracaat etti ve hâlen AB’nin bütün şartlarını ve isteklerini yerine getirmeye çalışıyor. Fakat AB’nin önemli bir üyesi olan Fransa, Türklerin 85 sene önce Ermeni katliamları düzenlediklerini iddia ediyor.

Galiba, Türkiye Cumhuriyeti şaşırmış, düşmanını ve dostunu tanıyamıyor. Batıyı, Batı taklitçilerini ve Batılı olanları memnun etmeye, Müslüman halkını da ezmeye ve onu dininden uzaklaştırmaya çalışıyor. Bu cumhuriyetin dostu kafirler, düşmanı ise Müslümanlardır. Böyle olmasına rağmen kafirler Türkleri düşman sayar ve onlardan nefret ederler. Türkiye Cumhuriyeti bunu hissediyor ve Türklerin Müslüman olmalarından dolayı Batının Türkiye’yi reddettiğini çok iyi kavrıyorlar. Bundan dolayı da cumhuriyeti yönetenler, Türkleri bu dinden uzaklaştırmaya ve batılılaştırmaya çalışıyorlar. Başörtüsünü, sakalı, Kur’an’ı, Kur’an kurslarını ve İslam’la ilgili her şeyi yasaklıyor, İslama davet edenleri hapse atıyorlar. Zinaya, homoseksüelliğe, içkiye, faize, kumara ve her türlü küfrün çeşidine müsaade ediyorlar. Bunları yapmalarının tek nedeni Batıyı memnun etmek içindir. Küfür olan laikliğe dayalı olarak devleti yönetiyorlar ve ardından batılılara diyorlar ki: “Bizi neden Müslümanlıkla itham ediyorsunuz? Bizim devletimiz laiktir. Din sadece camilerde, devlette yoktur. Halkı laik, yani kafir yapmaya çalışıyoruz.” Buna nazaran Batı yinede memnun olmuyor!

Fransızlar bu girişimleriyle neyi kastediyor? Bu politika kendilerine ne kazandırabilir?

Fransızlar bu hareketle, Türkiye’nin AB’ye girmesini engelleyecek, Türkiye ve Türklerin dünya çapında kötülenmesini sağlayacaktır. Nereye giderlerse gitsinler Türklerin bu suçla itham edilmesi gerçekleştirilecektir. Böylece Türkiye’nin diğer halklarla ilişkisi zor duruma girecek ve diğer halklar ona ve halkına itibar etmeyerek saygı göstermeyeceklerdir. Bu, dünya siyasetinde çok etkili bir yöntemdir. Böylece Türkiye’nin ticari, kültürel, diplomatik ve diğer ilişkilerde tercih edilen bir devlet olma özelliği sarsılmış olur. Başka devletlere de böyle bir tasarı çıkartma imkanı ve cesareti verir. Türkler Nazi gibi sayılacak ve onlara böyle bakılacaktır. Belki, Almanya’dan Yahudiler için tazminat koparttıkları gibi Türkiye’den de Ermeniler için tazminat kopartmanın yolları açılmış olacaktır. Misal olarak; Almanya Nazi damgasından ve Yahudi katliamlarını gerçekleştirdiği iddiasından dolayı, 1948’den 1998’e kadar Yahudilere 121 milyar dolar ödemiştir.

Bu girişim etkili olduğu taktirde Türkiye’den taviz ve tazminat vermesi istenebilir. Dolayısıyla Amerika ve diğer Avrupa ülkeleri de Fransa gibi bu teşebbüste bulunabilirler.

Türkiye kendisini Batının kucağına atmasına rağmen Batı dünyası onu dışlıyor ve ondan nefret ediyor. Bu durum ortada iken Türkiye Avrupalıların ellerini ve ayaklarını öpmeye, kendini zorla kabul ettirmeye ve onların çocuğu olmaya çalışıyor. Bunun ispatı için de; İslam’ı terk ettiğini, İslam’la ve Müslümanlarla savaştığını gösteriyor. Böyle olmasına rağmen Batı dünyası Türkiye’nin bu halinden memnun değildir ve de böylesi bir çocuğu da istememektedir. Çünkü, Türkiye devleti ve cumhuriyeti sisteminin halkı ile kaynaşmadığını göstermektedir.

Türkiye devleti kapitalist bir devlet, yönetim ise Cumhuriyettir. Halkı ise, bu sistemden tama-men uzaktır. Asker ve polis gücüyle cumhuriyeti zorla halka kabul ettirmek istiyor. Türkiye cumhuriyeti öldürülen yüz binlerce Müslümanın kanları ve vücutları üzerine kuruludur.

Bu halk, dini sebebiyle ezilmiştir. Buna rağmen dinine bağlıdır ve dinini yaşamak ve yaşatmak istemektedir. Bundan dolayı, Şeriat devletini kurmak için, bir çok genç Hilafete davet eden siyasi Hizbe katılıyor. Fransızlar ve diğer Batılılar bu durumu ve Türkiye Cumhuriyeti ile halkın ayrı çizgide olduğunu biliyorlar. Laikliğe dayalı bu devletin ve onun şekli olan cumhuriyetin zayıf olduğunun farkındadırlar. Müslüman halkın er-geç Şeriatı uygulayacağının, İslamiyeti dünyaya taşıyacak Hilafet devleti kuracağının veya başka bir yerde bu devlet kurulursa ona bağlanacaklarının idraki içerisindedirler. Bu bilinçle gündeme taşınan katliam, iddia ettiklerine göre Osmanlı devleti döneminde gerçekleşmiştir!!!

Türkiye devletinin Fransa’ya karşı tutumu ve tepkisi gevşek ve ürkektir. Oysa, Türkiye Fransa aleyhine büyük hamle yapabilir. Misal olarak; Fransa Cezayir’de en az 1,5 milyon Müslüman katletmişti. Türkiye meclisi bu meseleyi gündeme taşıyarak, onunla ilgili bir kanun çıkartabilir. Fakat Türkiye böylesi bir girişime cesaret edemez. Zaten 1950’lilerde Fransa Cezayir’de katliamları gerçekleştirirken ona karşı tepki dahi göstermemiştir. Bugün bu işi yapacak güçte değildir. İsrail Filistin’de Müslümanlara karşı katliam gerçekleştirirken, Türkiye Cumhuriyetinin tutumu nedir ki? Tepki göstereceğine pekiştirmiyor mu? İsrail’le dostluğunu ve müttefikliliğini devam etmiyor mu? Seneler sonra İsrail, Ermeni soykırımı için Fransa gibi bir tutum takınırsa Türkiye Cumhuriyeti yine çekingen bir tepki gösterecektir. Nitekim, İsrail Ermenilerin dostudur ve onları destekliyor. Hatta, Kudüs’le ilgili İsrail’in kabul ettiği hain nihai çözümde; doğu Kudüs’teki Ermeni mahallesi İsrail’e katılacaktır.

Ermeniler Azerbaycan’ın %20’sini işgal edince Türkiye devleti bu olayı seyretti. Bu işgal neticesi Ermeniler bir milyon Azeriyi evlerinden kovdular. Bu işgâl halen devam ederken, bir kaç sene önce Ermenistan elektriksiz ve gıda maddelerine muhtaç hâle gelince Türkiye onlara yardım etmedi mi?. Yoksa, katledilen bu insanlar Türklerin kardeşi ve Müslüman değiller miydi?!

Hâla, “Avrupalıyız, Batılıyız, laikiz ve Avrupa’ya mensup olacağız” diyorlar. Türkiye devletinin yöneticileri akıllarını kullansalar! Batıya bağlanma konusunu terk ettikleri taktirde asıl kimliklerini bulacaklardır. Yöneticiler akıllı olsalar, Fransa’dan ithal ettikleri laiklik ve cumhuriyet sisteminden vazgeçerler, İslam’a dönerler, Şeriatı uygularlar. Ve işte o zaman arkalarına Müslümanları çekecekler ve Fransa’yı korkutacaktır. Fransa böylesi girişimlere bir daha cesaret edemeyecektir.

Osmanlıların döneminde meşhur bir hadise vardır: Fransa’da bir grup İslam aleyhine tiyatro sahnelemek isteyince Osmanlı halifesi Fransa’yı tehdit etti. Fransa bu tiyatro sahnesini geri çekti.

Türkiye yöneticileri şeri ahkâma döndükleri taktirde bu gerçekleri görecekler ve izzetli olacaklardır.

İzzet ancak Allah’ın, Resulünün ve müminlerindir.

***

Bu yazı Hilafet 132-133. sayısının önsözüdür. Derginin tümüne sol taraftaki "Yeni Dergi" düğmesinden girilebilir.