Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Müşerref, İslam’a Karşı Savaşı Sürdürmede Kafirlere İzin Vermekle, Pakistan’ı Zayıflatmaktadır

Küfrün başı ve İslam Ümmeti’nin önde gelen düşmanı Amerika, dünya çapındaki İslami uyanışın önünü kesmekte öncekinden çok daha hırslıdır. Özellikle dünyanın farklı bölgelerindeki İslam ülkeleri, onun nüfuzunu sinsice yayma kapasitesine sahiptir. O şeytani amaçlarını başarmak için; şu anda Pakistan’ın ulusal menfaatlerini zayıf düşürme pahasına, Hindistan’ın güvenliğini güçlendirmeye çalışmaktadır. İşgal altında bulunan Keşmir’deki Cihadı, terörizmle bir tutarak, hem Amerika hem de Hindistan; Pakistan hükümetinin, başta radikal dincileri susturmak ve cihad yapan grupların faaliyetlerini durdurmak yoluyla, İslam’a karşı savaşta mızrak başı olmasını ummaktadır. 26 Aralık günü ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell şöyle dedi: “ABD, hem Pakistan hem de Hindistan hükümetlerinin, bu grupları bitirmesini sabırsızlıkla beklemektedir.” Amerika’nın taleplerini yerini getirmeye can atan Dışişleri Bakanı Abdul Settar; yakın bir zamanda PTV’de yaptığı açıklamasında, cihad yapan grupların yasaklanacağını doğruladı ve şöyle dedi: “Anayasa ve Pakistan kanunları herhangi bir sipahi, gerilla veya diğer militan grupların faaliyetlerine ve şekillenmelerine izin vermemektedir.

Pakistan üzerindeki Amerikan baskısı, Pakistan’a; işgal altındaki Keşmir’in Hindu kafirlere bırakılması gibi tehlikeli bir noktaya sürükleyecek imtiyazlar verdirmektedir. Hindistan, Amerika’nın desteği ve Pakistan’ın kapitülasyonlarını hissetmesi sayesinde, imtiyazların küçük düşürülmesini talep etmek ve LOC(kontrol çizgisi)ni kalıcı sınırlar içerisinde değiştirmek için yapılacak sınırlı bir savaşta kendisini muhtemel bir konumda tutmak konusunda cesaretlenmektedir. Hem Amerika hem de Hindistan Müşerref’ten; kendileriyle tamamen işbirliği içerisinde olmasını ve Keşmir üzerinde bulunan Hindu kontrolünü sağlamlaştırma lehinde, cihadın sona erdirilmesi yoluyla onun kendi Kargil ihanetini tekrar etmesini beklemektedirler.

Şüphesiz Amerika’nın Güney Asya planı, Pakistan’ın Keşmir politikasını yönlendirmekten daha geniştir ve kendi prensip ajanı olarak Pakistan’ı Hindistan ile değiştirmek ve sonra tüm Asya kıtası müslümanlarını kafir Hinduların kontrolü altına almak için işbirliği yapmaya yöneliktir. Amerika bunu gerçekleştirmek için, Pakistan’ın stratejik ve ideolojik altyapısını etkisizleştirmek için tüm yıkıcı çabalara başvurmaktadır. Bu; 18 Eylülde Amerika’nın İslam’a karşı haçlı savaşına Müşerref’in cömert desteğini vereceğini bildirmesinden sonra, ciddi anlamda başlamış oldu. Bundan sonra askeri hükümet, silahlı kuvvetlerdeki İslamcıları temizledi. ABD’ye hava sahamız ve su yollarımız üzerinde egemenlik verdi. Yakuabad'da ABD askeri varlığının kalıcı olarak bulunmasını temin etti ve dini seminerlerin öğrencilerine İslam’ın laik (seküler) olduğunu öğretmeye başladı.

Pakistan şimdi, görülmemiş güvenlik meseleleriyle karşı karşıyadır. Batı sınırında Pakistan, haçlı savaşçıları kılığındaki Kuzey İttifakı askerleri ve incitilmiş Peştun kabilelerinin saldırgan bir düşmanlığı ile muhataptır. Doğu sınırında Hindistan, dev bir ordu kuvveti biriktirmiş ve var gücüyle saldırmak üzere konumlanmıştır. Ülke içinde ise Pakistan, kendi nükleer gücünü tehdit edecek şekilde yerleşmiş olan Amerikan askerlerinin varlığı ile ilgilenmektedir. Acılarına ek olarak, ülke ekonomisi iflasta ve yabancı yardıma muhtaç durumdadır. Yakın zamanda olması beklenen Pakistan’ın kararsızlığı ile bağlantılı bu felakete rağmen, Müşerref; Amerikalı haçlı savaşçıları ile tümüyle işbirliği içerisinde olmaya devam etmektedir ve bunda son derece de kararlıdır ki; onun kararı kendince doğru bir karardır. Allah (C.C.) şöyle buyurdu:

Münafıklara, kendileri için acı bir azap olduğunu müjdele! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki; izzetin tamamı Allah'a aittir. [Nisa 138-139]

Ey Pakistan Müslümanları!

Son elli dört yıldır başınıza geçen tüm yöneticiler, önünüzde durdular ve ikna edici sözlerle size Amerika’nın dostumuz olduğunu ve ulusal menfaatlerimizi korumada bize yardım edeceğini söylediler. Sonra öğrendiniz ki; o yöneticiler Amerika ile birlikte, İslam ve müslüman ümmetine ihanet ederek komplo kurmuşlar. Kafirlerin çıkarlarının bekçisi olan bu hayinlere, sizleri emelleri doğrultusunda harekete geçirmeye çalışan bu tip yöneticilere, daha ne zamana kadar göz yumacaksınız?

Sizler çok iyi bilmektesiniz ki; bu yöneticiler, İslam ile savaşta canınızın bağışlanması için hiçbir gayrette bulunmadılar ve müslümanların kanını dökmekten zevk alan kaflerin arkasında savaştılar.Bu yöneticilerin müslümanlar arasında birleşmeyi engellemek için duvarlar inşa ettikleri gibi müslümanları küfür sistemlerinin boyunduruğu altına aldıklarını sizi hatırlatmaya ihtiyacınız yoktur. Ve siz hala ucu boşa çıkan bir ipin umuduna bağlısınız! Bu yöneticilerin hala ümmete bazı güzel şeyler getirebileceğini düşünmektesiniz! Oysa çok iyi biliyorsunuz ki; küfrün hakimiyetinden kendisini kurtaracak yeteneğe sahip olan yine bu ümmetin ta kendisidir.

Bir toplum kendi nefsinde olanı değiştirmedikçe, Allah o toplumun halini değiştirmez. [Rad 11]

Hizb-ut Tahrir

H. 27 Şevval 1422

Pakistan Vilayeti 

M. 11 Ocak 2002

Yukarı