Fransa'nın, okullarda öğrencilerin Hicâb
(başörtüsü) giyinmelerini yasaklayan en son duyurusu ve bazı
Alman eyaletlerinin, Müslüman hanımların kamu kurumlarında
Hicâb giymelerini yasaklama kararı, dünya üzerindeki
Müslümanlar için büyük bir acıya neden olmuştur. Bu,
Batılı yönetimlerin Müslümanlara ve İslam'ı uygulama
haklarına karşı hoşgörüsüzlüklerini ilk gösterişleri
değildir. 11 Eylül'den beri, terörizme karşı savaş
bahanesiyle Batı, belirgin bir şekilde Batı'da yaşayan Müslümanları
hedef alan birçok önlemlere girişti. Keyfî tutuklama, işkence
ve duruşmasız hapsetmeyi de içeren bu önlemler, tutukluluk
halinde ölümlere bile yol açtı. Mescidlerin izlenmesi,
Mescid imamlarının susturulması, bazı Müslümanların
birbirlerine karşı casusluğa zorlanması ve İslam'ı çarpıtan
sonu gelmez medya kampanyaları da gerçekleştirildi. Bunların
tamamı Müslümanların zihinlerinde, Batı'daki laik
demokrasinin Müslümanların dinlerini uygulama güvencesini
garantilemediği şeklinde kalıcı bir etki bıraktı.
Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam
olan siyasî bir partidir. Hizb-ut
Tahrir İslam'ın, hiçbir korku veya cezalandırma
olmaksızın, farklı din mensuplarının ibadetlerini inançlarına
göre uygulamalarını mümkün kılan tek ideoloji olduğuna
inanmaktadır. Bu hak, Şeri'at'ın bir hükmüdür ve -Allah'ın
izniyle yeniden kurduğumuz zaman- gelecekte Hilafet Devleti
tarafından garanti edilecektir. Nitekim geçmişte devleti
mevcut iken de garanti edilmişti. Hilafet Devleti'nde yaşayan
Yahudiler ve Hristiyanlar, Hilafetin onların işlerini gözettiği
yerde bunları adaletle yaptığını biliyorlardı. Yine onlar,
dinlerini barış ve güven içerisinde uygulamaya alışmışlardı.
Hristiyanların, Mısır'daki ve Şam bölgesindeki Haçlılara
karşı Müslümanlar ile birlikte bulunması, İslam'ın
adaleti sebebiyle idi. Endülüs'ten (İspanya'dan) kovulan
Yahudiler, Osmanlı Hilafet Devleti'nden başka, kendilerine güvenli
bir hayat sağlayan ve göçlerini kabul eden bir devlet bulamadılar.
Bununla birlikte onlar İslam Devleti'nin merhametini, Müslümanlara
zarar vererek geri ödediler. İslam toprağını (Filistin'i)
işgâl ettiler ve sakinlerini kovdular. Hilafetin gölgesi altında
diğer din mensuplarına sağlanan güvenlik, çok iyi bilinen
bir konu ve insanlık tarihinde de emsalsiz bir başarıdır.
Bu bağlamda, Hizb-ut
Tahrir-Avrupa,
Avrupa Müslümanları adına Fransa'ya, Hicâbın yasaklanması
üzerindeki ısrarının, er veya geç, Fransa ile Müslümanlar
arasındaki ilişkilerde bir çatlak oluşturacağını ve
aralarında düşmanlığa yol açacağını hatırlatmak
istemektedir.
Bu mektubu size, protestomuzu devletinizin
yetkililerine ileteceğiniz umuduyla sunuyoruz. Öyle ki onlar
bu konuyu ciddi olarak değerlendirsinler.
Selamlarımızı kabul ediniz.
|