Amerika, Haçlı müttefikleri ve yahudiler Irak’ta, Afganistan’da ve
Filistin’de Müslümanlara karşı vahşi imha savaşlarını
sürdürürlerken, Müslümanların ülkelerindeki ordular ve güvenlik
birimleri Haçlılar ile birlikte komplocu yönetimlerin tahtlarını
korumakta ve bu orduları kardeşlerine yardım etmeye ve onları
desteklemeye çağıran İslam Ümmeti’nin evlatlarını tutuklamaktadır.
Ürdün’de yönetim acımasız birimlerine, söz yada eylem bakımından
Amerika’yı veya yahudileri küçük düşürmeye çalışıp mescidlerdeki
kontrollerini güçlendirenleri engelleyip tutuklamaları tâlimatını
verdi. Öyle ki Amerikalı ve yahudi efendilerini rahatsız eden tek
bir kelime konuşulmasın! Bunun üzerine bu birimler Hârun ‘Ubeyd,
Bilâl Ebu Ğazâle, İyâd Ebu Rızk ve onlardan önce de Mustafa Halîl ve
Firas Abdillah ve diğerlerini tutuklamaya girişti. Kaldı ki onlar,
Hilâfet Devleti’ni kurarak İslâmî Hayat’ı yeniden başlatmak
için çalışmaktan, böylece Cihâd kapılarının açılması ve kışlalarına
bağlanmış orduları, Allah’ın kendilerine emrettiği farzı yerine
getirmesi için Cihad etmeye çağırmaktan başka bir şey yapmıyorlardı.
Tâ ki Küffâr, Müslümanların topraklarından topyekün def edilsin.
Bunun içindir ki Ürdün’deki yönetimin tutuklama operasyonlarıyla
bizi engelleyemeyeceğini, kollarımızı kıramayacağını, İslam Ümmeti
üzerinde entrikalar çevirenlerin boğazlarına Allah’ın izniyle
takılan bir diken olarak duracağımızı, yalnızca kendimiz için değil
bilakis tüm İslam Ümmeti için bir gün mutlaka Allah’ın izniyle
muzaffer olacağımızı bir kez daha vurguluyor, güvenlik
birimlerindeki görevlileri yöneticilerden olan diğer kimselerin
dünyaları için kendi Ahiretlerini satmamaya, düşmanlarıyla değil
aksine kendi kardeşleriyle birlikte durmaya çağırıyoruz ki hem bu
dünyada hem de Ahirette kazananlardan olsunlar. Gerçekten bu, büyük
bir kazançtır.
Ey Müslümanların Orduları!
Sizler ve ardınızdaki İslam Ümmeti’nin evlatları, Haçlılara ve
yahudilere hadlerini bildirip günlerini gösterebilir, şeytâni
tuzaklarını kendilerine unutturacak bir hezîmete uğratabilir ve
aşağılayıcı bir kovma ile onları kovabilirsiniz. Sizler Allah’ın
izniyle kendi ülkelerinde bile onlara savaş açmaya muktedirsiniz.
Nitekim Felluce ve ondan önce Cenîn bunun en ibretli örneğiydi.
Öyleyse içinizde bu ibretlerden dersler çıkaranlar olacak mı?
Eğer Allah size nusret, zafer verirse, artık size üstün gelecek hiç
kimse olmaz. Ve O sizi bırakırsa, ondan sonra size kim nusret verir?
[Âl-i İmrân 160]