ÇEŞİTLİ
HÜKÜMLER
24- Asrımızda hadaret ve medeniyet kelimeleri yaygınlaştı.
Bu kelimeler, sadece aklın ürünü olan bir şey anlamında kullanılmaya
başlandılar. Nitekim bu kelimeler felsefe, fikir ve hayata bakış açısıyla
alakalı her şeyde kullanıldığı gibi, endüstri ve teknolojinin
ürünü olan bütün maddî şekillerle, hayatta hissedilen her şey
için de kullanıldı. 'Geçmiş ümmetlerin hadareti' ve 'geçmiş ümmetlerin
medeniyeti' deniliyor. Bunlar ile, geçmiş ümmetlerin geride bıraktıkları,
din, felsefe v.b. hayata bakışlarıyla ilgili fikir ile geçmiş ümmetlerin
bıraktıkları binalar, sanat aletleri v.b. hissedilir maddî şekiller
kasdedilir. Aynı şekilde 'bu asrın hadareti' ve 'bu asrın
medeniyeti' denildiğinde de yukarıda geçen mana kasdedilir. Yani
bu iki kelime ile hem aklın ürünü olan fikir ve hem de maddî şekiller
kasdedilir. Halbuki bu iki kelimeyi bu şekilde kullanmak yanlıştır.
Zira hayata bakış açısıyla ilgili olanlardan aklın ürünü
olanlar; hissedilen maddî şekillerin ürünü olan endüstri ve icat
gibi olanlardan tamamıyla farklıdır. Doğru olan, bu iki kelimeden
birisini bir manada diğerini de diğer manada kullanmaktır. Hadaret
kelimesini; hayata bakış yönü ile ilgili olarak aklın ürünü
olanlarda kullanmak lazımdır. Çünkü "hadaret" kelimesi
"Bedevî" kelimesinin zıddı olan "hadar" dan
gelir. "Hadaret" kelimesi ile, hayat yolu ile ilgili olanlar
kasdedilir. Medeniyet kelimesini ise hissedilir maddî şekiller hakkında
kullanmak gerekir. Böylece hadaret; 'hayat hakkındaki mefhumların
toplamı' olarak tarif edilir. Medeniyet ise; 'hissedilir maddî şekiller'
olarak tarif edilir.
Hadaret, ümmetin yaşayışlarında takip ettikleri yolların değişik
olmasıyla değişiklik arzeder. Komünizm hadareti batı hadaretinde
yoktur.
25- İslâm hadaretiyle Batı hadareti birbiriyle çelişir.
Aynı zamanda Komunizm hadaretiyle da çelişir. Zira, İslâm
hadaretinin temeli olan İslâm Akidesi, Batı hadaretinin temeline
muhaliftir. Batı hadaretinin temeli, dini devletten ayırma
ilkesidir. İslâm hadaretinin temeli olan İslâm Akidesi, komunizm
hadaretinin temeline de muhaliftir. Komunizm hadaretinin temeli
maddeciliktir. Komunizm akidesine göre; hayat, insan ve kainat, kendi
kendilerine gelişir ve tekamül ederler. Bunlara göre, bütün her
şey tabiatları itibarı ile maddedir. Dünyada meydana gelen çeşitli
olaylar, hareket eden bu maddî yapının değişik görüntülerinden
ibarettir. Bu izahat, İslâm hadareti ile komunizm hadareti ve Batı
hadareti arasındaki esas bakımından farkı göstermek içindi.
Hayat tasvirine gelince; Kapitalizmin hayat tasviri menfaatçiliktir.
Komunizmin hayat tasviri ise, evrim ve gelişmedir. Komunizm teorisine
göre hayat, yükseğe doğru devam eden bir hareket içerisinde bir
halden diğer bir hale intikal eder. Bütün bunlar, İslâm'ın hayat
tasvirine muhaliftir. Zira İslâmın hayat tasviri, helâl ve harama
göredir.
Saadet (mutluluk) anlayışına gelince ; gerek kapitalizm gerek komunizm
hadaretlerine göre mutluluk; vücudun ihtiyaçlarını doyurmak ve
tatmin etmektir. İslâm'da ise mutluluk, bunların tersine, geçici
değil daimi olandır. Vücudun ihtiyaçları ister giderilsin isterse
giderilmesin fark etmez. Daimi itminan bulunduğu zaman insan mutluluğa
erişmiştir. Daimi itminan bulunmadığı zaman ise insan mutluluğa
erişmemiştir. Vücudun bütün ihtiyaçları karşılanmış olsa
dahi daimi itminan bulunmadığı sürece saadet gerçekleşmez. Daimi
itminan ise, Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmaktır. Bundan
dolayı saadet Allah'ın rızasını istemekle mümkün olur ki böylece
de daimi itminan gerçekleşsin.
İşte İslâm hadaretinin esasları ile Komunizm hadaretinin esasları ve
Kapitalizm hadaretinin esasları arasındaki çelişki bu noktadadır.
Ve yine çelişki; İslâm'ın hayat tavsiriyle (hayat anlayışıyla)
kapitalizmin ve komunizmin hayata bakışları arasındadır. Ve yine
çelişki; İslâm'daki mutluluk analıyışıyla kapitalizm ve
komunizmdeki mutluluk anlayışı arasındadır. Böylece, İslâm
hadareti, kapitalizm ve komuünizm hadaretine muhalif olmaktadır.
26- Müslümanın, İslâm dışı olan hadareti alması
kesinlikle caiz olmaz. Çünkü müslümanın, İslâmın
getirdiklerinden başka yerden hayat hakkındaki mefhumların
(kavramların) toplamını alması caiz değildir. Müslüman, hayat
hakkındaki mefhumların toplamını İslâm'dan almakla mukayyeddir.
Onun dışından alması ise haramdır. Bu mefhumlar, ister hayata bakışla
ilgili olsun isterse hayat müşkillerine çareler bulmakla ilgili
olsun durum aynıdır. İslâm hadaretinin dışında olan hadaretleri
almak kesinlikle helâl değildir.
Medeniyete gelince; bakılır. Eğer bunlar hayata bakış ve anlayışa
etki etmiyorlarsa; teknik, sanat, silah, zinet aletleri, elbise şekilleri
ve daha başka şeyler gibi olanları almak caizdir. Çünkü bunlar eşyadır.
Eşyada asıl olan ise mübahlıktır. Eğer bunlar hayata etki
ediyorlar ise; bunları almak caiz değildir. Canlıların resimlerini
çizmek, heykellerini yontmak ve bunlara benzer olanlar hakkında
kesin nehiy varid olmuştur. Bunlar dinin nehyettiği şeylerdendir. Böylece,
hakkında yasaklık bulunmayan medeniyetin her türlüsünü almak
caizdir. Fakat hadareti almak kesinlikle caiz değildir.
27- Tecrübî (deneyle sabit olan) ve buna bağlı
olabilen matematik gibi ilimler ile, kültür bilgilerini birbirinden
ayırmak lazımdır. Tecrübî ilimler ve bu ilimlere bağlı olanlar
evrenseldir ve herhangi bir ümmetin malı da değildir. Hayat hakkındaki
bakışla da alakalı değildir. Bu tür ilimler ister Rusya'da olsun
ister Amerika'da olsun aralarında bir fark olmaksızın tek hakikattırlar
ve tek ilimdirler. Eski ve yeni halk ve ümmetlerde mevcut olan bu
ilimler tekdir. Bu tür ilimler ümmetlerin, halkların ve hayat hakkındaki
görüşün değişmesiyle değişmemiştir ve değişmeyecektir.
Akla ve onun eşya hakkındaki hükmüne etki eden bilgiler olan kültür
ise bunun tersinedir. Zira, bunlar hayata bakış açısının değişmesiyle
değişir. Meselâ : Rusya'daki kültür anlayışı Amerike'daki kültür
anlayışından farklıdır. Kanun, iktisat, tarih ve buna benzer şeyler,
Rusya'da Amarika'dakinden farklıdır. Aynı şekilde İslâmî kültür,
komunizm ve kapitalizm kültüründen farklıdır. İslâm'daki kültür
anlayışı, batıdaki ve komunizmdeki kültür anlayışından başkadır.
Bunun için eğitim esnasında çağımızdaki ilim anlayışıyla kültürü
birbirinden ayırmak lazımdır. İhtiyaç nisbetinde deneye dayalı
ilimler ve buna bağlı olan hususlar öğrenilir ve her insandan alınır.
Ancak bu ilimlerden bazıları öğrenildiğinde, akidenin bozulmasına
ve itikadın zayıflamasına yol açıyorsa onların öğrenilmesi ve
öğretilmesi haram olur. Şayet bu etkisini kaybederse o zaman onu öğrenmekte
bir bahis yoktur. Kültür ise böyle değildir. Kültürde sadece İslâmî
kültürün öğretimi ile yetinilir ve İslâm'daki kültür anlayışı
haddinde durulur. Müslümanlar eğitim esnasında yabancı kültürü
ancak yüksek okullarda araştırıcı ve tenkid edici merhalelerde öğrenebilirler.
Bu da onların çelişkilerini ve eksikliklerini öğretmek için
olabilir. Yoksa onunla amel etmek ve hayat görüşü olarak kabul
etmek için olamaz. Yabancı kültürü çürüten ve batıl kılan İslâmî
görüşü öğretmeden, İslâmî olmayan kültür hiç bir zaman öğrenilmemelidir.
Çünkü Kur'an-ı Kerim, müslüman olmayanların akidelerine de yer
vermektedir. Bunu yaparken bu çeşit kültüre
teşvik için değil, bilâkis onun yanlışlığını ortaya
sermek için yapar.
Fen ve sanatlar bazen ilimle karışık olabilirler. Ziraat, deniz taşımacılığı
ve ticaret gibi, o zaman alınırlar. Bazen de, kültürle karışık
olabilirler. Canlı varlıkların resimlerini çizmek, haç şekilleri
yapmak gibi, o zaman alınmazlar. Çünkü bu gibi hususlar, teknik görünüm
arzetseler dahi hayat hakkındaki görüşe etkileri vardır.
28- Metod, uslub ve vesile arasında fark vardır.
Metod; hayata bakış açısına göre belirlenir. Hayata bakış açısının
değişmesiyle metod da değişir. Metod, değişmez. Ona bağlı kalınır.
Vesile ve uslub ise; bunlardan her biri amelin gerektirdiği duruma göre
şekillenebilir. Hayata bakış açısının değişmesiyle değişmezler.
Onlara bağlı kalınılmaz. Bilâkis onlar değişebilirler.
Komunist görüşte, çelişkileri meydana çıkartmak metoddandır. İslâmî
görüşte cihad, metoddan iken; kapitalist görüşte, halkları sömürmek
metoddandır. Bu arada top, kılıç ve atom bombası gibi harb
aletleri ile bunların nasıl kullanılacağını gösteren savaş
planları, askerî teknik bilgiler ve buna benzer şeyler vesilelerden
ve üslûblardandır. Bundan hareket ederek metodu, İslâm'dan başka
bir yerden almak caiz değildir. Vesilelerden ve uslublarden farklı
olarak metodda İslâm'ın getirdiği metoda kesinlikle bağlı olmak
lazımdır. Vesileler ve uslublar ise hakkında nehiy bulunmadığı müddetçe
nerede bulunursa bulunsun alınması caizdir.
|