Allah,
sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara,
kendilerinden öncekileri sahip ve hakim/halife kıldığı gibi
kendilerini de yeryüzüne sahip ve hakim/halife kılacağını,
onlar için beğenip seçtiği dini (İslam’ı) onların
iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku
döneminden sonra bunun yerine onlara güven sağlayacağını
vaad etti. Çünkü onlar yalnız bunu kulluk ederler, hiçbir
şey bana ortak koşmazlar. Artık kim inkar ederse işte onlar
asıl büyük günahkarlardır. [Nur 55]
Gazeteler Sudan’ın ABD’nin Elçilerinin
Egemenliğinde Olduğunu Açıkladı
25 Ocak 2002 (11 Zilkade 1422) tarihinde
yayınlanan, 14191 sayılı El-Hayat Gazetesi’nin yaptığı
bir haberde özetle şu bilgiler geçti:
“Cibal-un Nube bölgesinde, geçen Salı gününden beri
yürürlüğe giren ateşkesi sağlamakla yükümlü ve 80.000
km2 ’lik bir alan üzerinde, büyük yetkilerle
donatılmış bir askeri birliği komuta edecek olan kişinin,
Dennis Gidennis adında bir Amerikan yarbayı olması ile ilgili
bir karar alındı. Adı geçen yarbayın da daha adları
belirlenmemiş iki naibi/vekili olacak. Ayrıca Sudan Hükümetini
temsilen üç kişi ve isyancıları temsilen de üç kişi,
adı geçen yarbay ile ortak çalışacaklardır.”
Hükümet ve isyancılar arasında meydana
gelen Cibal-un Nube antlaşması, her bir tarafın bütün
bölgeyi kontrolleri altına almaktan vazgeçip, ellerinde
olanla yetinmeleri ve askeri güçlerini dondurmalarını hükme
bağlamıştı. Buna göre Hükümet, halen elinde tuttuğu yedi
mevkiye karşılık üç tanesini, isyancılar ise halen
ellerinde tuttukları ellibir mevkiye karşılık ondört
tanesini elinde tutacak ve kuvvetlerini buralarda toplayacaklardır.
Bu ayrıntıyı da aynı gazete 26 Ocak 2002 tarihinde 2609
sayılı nüshasında yayınladı. Bütün bunlar gösteriyor
ki; Amerikan yarbayının komutasındaki söz konusu askeri
birlik, aslında Cibal-un Nube bölgesini yönetecek olan bir
Askeri Hükümet olacak ve Amerikan yarbayı da bu hükümetin
Başkanı olacaktır.
El-Hayat Gazetesinin verdiği habere göre,
Hükümet ve İsyancılar arasında yapılan antlaşmada, Askeri
Komite bir Askeri Hükümet(!) gibi düşünülerek, büyük
yetkiler verilmiştir. Anlaşmazlık halinde, bu komitenin görüşü
esas alınacağı belirtilmiştir. Böylece Komiteye, bir
hükümet yetkileri verilmiştir. Hatta Cibal-un Nube bölgesindeki
uçuş izni de bu komitenin eline verilmiştir. Tarafların
antlaşmaya bağlı kalmalarını sağlama ve ihtilafları
bertaraf etme yetkisi de verilerek, Askeri Komite bir Askeri Yönetim
olarak değerlendirilmiştir. Oysa bu Komite, 10-15 ecnebi asker
üyeden oluşmuştur.
Dahası bu Komiteye (Askeri Yönetime),
tarafların kontrollerine verilen bölgelerde bulunduracakları
askeri kuvvetleri sınırlandırma, hareketlerini ve silah
stoklarını ve destek noktalarını denetleme yetkisi de
verilmiştir.
“Cibal-un Nube İttifakı“ diye addedilen
antlaşmanın maddeleri açısından meseleye baktığımızda,
ABD’nin yönettiği heyetlerin yürütecekleri faaliyetler
gereği, bütün Sudan’da rahat hareket etmelerine her iki
tarafın da yardım etmeleri ve her tür ulaşım ve iletişim
imkanlarının sağlanmasının öngörüldüğüne şahit
oluyoruz. Bütün bunlar birlikte göz önüne alındığında,
aslında söz konusu antlaşma ile Cibal-un Nube bölgesinin
hatta bütün Sudan’ın Amerikan elçilerinin egemenliğine
verildiği gerçeğini, tasdik ettiği anlaşılacaktır. Böylece
Sudan Hükümet Başkanı ve isyancıların komutanı, biri
Kuzeyi diğeri Güneyi idare eden birer müdür konumuna
getirilmişlerdir. Kaldı ki; söz konusu bölge ve Sudan arasında
nihai siyasi sınırı çizme yetkisi de ABD’ye verilmiştir.
Adı geçen antlaşmaya karşı olduğunu söyleyen
siyasi parti yöneticileri de, bilahare muvafakat verdiler. Daha
antlaşmanın ayrıntılarından haberdar olmadan, tamamen kabul
ettiklerini açıkladılar. Bazıları daha da ileri giderek,
Amerika’dan Cibal-un Nube bölgesiyle yetinmemesini talep
ettiler.
Hükümetin, muhalefetin ve isyancıların,
ateşkesi kontrol etme adı altında ecnebi/yabancı bir askeri
gücün ülkeye müdahalesine muvafakat etme noktasında
birleşmeleri, Sudan tarihinde bir ilktir!
Gerçek şu ki Hükümet, Muhalefet ve isyancıların
zalim ve gaddar sömürgeci Amerika’ya boyun eğip zillet göstermeleri,
çok feci bir işbirlikçilik, uşaklık ve çirkin bir
ihanettir.
Muhakkak ki Amerika, Sudan’a ve adı geçen
bölgeye, barış ihlal edildiği için gelmemiştir. Aksine bir
daha hayata egemen bir konuma gelmesin diye, İslam ile
savaşmak için buralara geldi. Geldi ki, ülkenin servetlerini
paylaşsın. Nitekim bu amaç HRW (Human Rights Watch -İnsan
Hakları İzleme) komitesinin aldığı kararlarda “George
Bush hükümeti olarak Amerika’nın, Sudan ile ilgili
öncelikleri din ve petroldür” diye açıkça ifade
edilmektedir. Evet bu ifade, aynı gazetenin 24 Ocak 2002
tarihli 2606 sayılı nüshasında yer aldı.
Gerçek şu ki; Amerika’nın ülkemize
egemen olması, kesin bir delil ile haram kılınmıştır. Zira
Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
Allah, kafirlerin için müminler aleyhine asla bir yol
vermeyecektir. [Nisa 141]
Allah’ı bırakıp da kafirleri dost edinenler onların
yanında izzet mi arıyorlar! Şüphesiz izzetin tamamı Allah’a
aittir. [Nisa 139]
Biz yöneticileri ve halkı; Amerika sömürüsüne
karşı uyardığımızda, aynı zamanda bunlardan kurtulma
fırsat ve imkanımızın da olduğunu belirtmiştik. Yol olarak
da yapılan bütün bu antlaşma ve planlara karşı çıkarak,
bunların iptal edilmesini sağlamak olarak göstermiştik. Böylece
bize düşeni yapmış olacağız. Çünkü Rasul (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur:
Hayır!... Allah’a and olsun ki; ya
iyiliği emreder kötülükten alıkoyarsınız, zalimin elinden
tutar onu hakka döndürürsünüz (hak üzere kalmasını
sağlarsınız); ya da Allah bazılarınızın kalbini
bazılarının aleyhine çevirip, onların size lanet etmesi
gibi, siz de onlara lanet edersiniz.
Şunu da özellikle belirtelim ki; Sudan’ın
Cibal-un Nube bölgesinde ve sair ülkelerdeki bütün sorunlarımızın
yegane çözüm kaynağı; İslam’ı bir akide, bir hayat
nizamı, bir yaşam tarzı ve metodu olarak alıp, O’na
sımsıkı sarılmaktır. Bunun yolu da Nübüvvet metodu
üzerine, Raşidi Hilafet Devletini tekrar kurmaktır.
Ey iman edenler! Allah ve Rasulü sizi, size hayat veren
şeye çağırdıklarında icabet edin. [Enfal 24]
|