Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Hizb-ut Tahrir’den Alimlere Mektup

Ey Endonezya’nın değerli, faziletli, takva sahibi alimleri!

 Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Gerçek şu ki; Allah size değer vererek, ilim ve takvanızdan dolayı sizi peygamberlere varis kıldı. Dahası Allah Subhanehu ve Teala;

“Kulları arasında gerçek manada Allah’tan korkanlar ancak alimlerdir.” [Fatır 28] diye buyurarak sizi onurlandırdı. Gerçek manada Allah’tan korkma özelliğiniz nedeniyle sizi, dışınızdakilerden ayırdı. Demek ki alimleri alim yapan, gerçek anlamda Allah’tan korkmalarıdır. İşte, Irak Valisi Haccac b.Yusuf Es-Sakafi’nin halk arasında meşhur olan zulmüne engel olan, İslam ümmetinin ulemasından biri olan Hasan Basri!.. O hak sözle bu zulme engel oluyordu. Nitekim söylediği şu sözüyle şöhret olmuştur: “Gerçeği gizlemeyip açıklayacaklarına dair Allah alimlerden söz almıştır.

İşte o, bu nedenle eziyet ve işkencelere katlanıyordu. İşte, diğer bir şahsiyet Süfyan Es-Sevri!.. Ebu Cafer El-Mansur kendisinin ve ailesinin büyük bir yekun tutan hac masraflarını beyt-ul mal’dan karşılama yoluna gidince, Süfyan Es-Sevri hemen ona karşı çıktı. Mansur’un polisleri, Süfyan Es-Sevri’yi neredeyse öldürüyorlardı. İşte, böylece ulemanın (alimlerin) yöneticilerin gözünde hep büyük bir itibarları olmuştur. Onlar hak söze sahip çıktıkça, Allah’da onlara sahip çıkıyordu.

Egemenlik İslam ümmetinin elinde olduğu ve ulemanın ümmete yol gösterici birer rehber oldukları zamanlarda, onların değeri yalnız halkın nazarında değil, bilakis yöneticilerin nezdinde de itibarları doruğa çıkmıştır. Lakin alimler kendi değerlerini düşürüp, görevlerini yerine getirmede eğrilik gösterince; yöneticiler onları yaptıkları icraatları destekleyen birer payanda konumuna sokmuşlardır. Böylece yöneticileri halka şirin göstermek için, dinin hükümlerini tahrif eden/değiştiren bir konuma düşmüşlerdir. Bu amaçla Allah’ın helal kıldığını haram, haram kıldığını helal kılarak, kendilerini Allah dışında rabler konumuna yerleştirmişlerdir. Nitekim Rasul (sav); “Rahiplerini ve hahamlarını Allah dışında rabler edindiler...”[Tevbe 31] şeklindeki ayeti aynen bu şekilde beyan buyurmuştur.

Ne gariptir ki; günümüzde İslam ümmetinin yöneticileri sömürgeci kafir devletlerin uşakları oldukları halde, ümmetin uleması Allah’a, Rasulü’ne ve Müslümanlara karşı işledikleri ihanete destek oluyorlar. Afganistan meselesinde bu açıkça görüldü. Zira Amerika ve işbirlikçileri yalnızca Afganistan’da değil, dünyanın her tarafında İslam ümmetine savaş açmışken; alimler bu işbirlikçi yöneticilerin yanında yer aldılar. İslam ümmetiyle savaş halinde olan kafir devletlerle alakayı kesip, bizim de onlara karşı savaş durumuna geçmemiz gerektiğini haykırmadılar. Basın ve yayın organlarının, kendilerine alim adını verdiği bazı kimselerin; “Biz kafirlerle alakayı kesersek, aç ve sefil kalırız” demesi ne kadarda şaşırtıcı!!! Halbuki bu söz gerçeğe aykırı, yanlış bir sözdür. Çünkü bu zengin Müslüman ülkelerin yoksullaşıp iflas noktasına gelmesinin yegane sebebi, kafir Amerika ve diğer sömürgeci devletlerdir. Öyle ki; bunlar fakir devletlerdi. İslam ülkelerini sömüre sömüre zengin oldular. İşte Endonezya buna bir örnektir!

Olan oldu ve Amerika Afganistan üzerine egemenliğini kurdu. Ardından ordularını Somali ve Filipin’e ve diğer İslam ülkelerine gönderdi. Teröre destek veriyor bahanesiyle, Irak ve Endonezya’yı vurmaya niyetlendiğini açıkladı. Aslında teröre destek veriyor bahanesini İslam ile savaştığını örtmek ve halkı şaşırtmak için uydurmuştur. Böylece Müslümanların akidelerini kendilerine eksen yaparak, bir ümmet olarak ayağa kalkmasına engel oluyor. Evet, o bundan çok korkuyor! Amerika ve onunla işbirliği yapan Singapur, “Endonezya’da terör kampları vardır” suçlamasıyla ülkeyi tehdit ediyorlar! Singapur Başbakanı Lee Kwan Yew’in ağzıyla; “Singapur’u tehdit eden terörün başı Endonezya’da bulunuyor” iddiasını ileri sürüyorlar. Adı geçen başbakan bu cümleyi, 18 şubat 2002’de sarf etmişti.

Amerika ve işbirlikçileri bu yaptıklarıyla yetinecekler mi? Asla!..Endonezya onun isteklerine olumlu cevap verene kadar, tehditlerine devam edecektir. O, maslahatı doğrultusunda tanımladığı terörle mücadele yasalarının çıkarılmasını talep ediyor. Nitekim; “Amerika’nın yanında yer almayan terörizmin yanında yer almıştır.” diyor! Evlatlarımızı Amerika yargılasın diye, tutuklamamızı istiyor. Bütün bu girişimler, Amerika ve kafir işbirlikçilerinin İslam’a saldırmak için öngördüğü faaliyetlerdir. Kaldı ki bunu Bush’un; “Bu bir haçlı savaşıdır” şeklindeki sözünde de görmekteyiz.

Ey takva sahibi Alimler!

Siz Amerika’nın ortak ve işbirlikçilerine, şeytani desiselerine ve dininiz üzerine kurdukları bu egemenliğe razı mısınız!? Neyin hak, neyin batıl, neyin hayır, neyin şer olduğunu Amerika’nın size öğretmesine rıza gösterecek misiniz!? Halbuki Amerika yeryüzünün en şerlisidir. Nitekim Allah (cc) şöyle buyuruyor:

“Ehl-i kitaptan kafir olanlar ve müşrikler cehennem azabında ebedi kalacaklardır. Onlar yeryüzünün en şerli mahluklarıdır.” [Beyyine 6]

Müslüman kardeşleriniz haksız yere öldürülüp ve onlardan en faal olanlar tutuklanırken, öylece susacak mısınız?! Onların dininize, Rabb’inize, Resulünüze ve ümmetinize karşı yaptıkları savaşlarından, sizi kendilerine uşak ve işbirlikçi yapmalarından memnun musunuz??!

Kaldı ki size düşen, dininizin ahkamına dört elle sarılmanızdır. Böylece halkın yozlaştığı dönemlerde bile, Allah sizi bundan korumuş olur. Bozulmuş olan halkın nazarında garipsenebilirsiniz. Sakın cin ve insan kılıklı şeytanlara kanıp, dininizi dünya metaına satmayın! Zira Allah (cc);

“Ey insanlar! Şüphesiz Allah’ın vaadi haktır. Dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı da Allah’ın affına güvendirip sizi kandırmasın. Çünkü şeytan sizin amansız bir düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O kendisine uyan taraftarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.” [Fatır 5-6]

İmam Kurtubi’nin bu konuda; “Şeytan insanı Allah’tan uzaklaştıran ve O’na karşı çıkmaya teşvik eden her şeydir.” şeklindeki tespiti ne kadar yerindedir! Buna göre Amerika ve ortakları Allah’a karşı gelmektedirler. Hatta terörle mücadele adı altında, Allah’a Rasulü’ne ve çeşitli Müslümanlara karşı savaş ilan etmişlerdir. Allah (cc)’nun şu sözünü hiç mi düşünmüyorsunuz?:

“Onların kinleri ağızlarından dökülen sözlerinden belli olmuştur. Gönüllerinde sakladıkları ise daha büyüktür. Eğer aklınızı kullanıyorsanız size ayetlerimizi muhakkak açıklamışızdır.” [Al-i İmran 118]

Bütün bunlardan sonra onların sizi ve ümmetinizi şaşırtmaya müsaade edecek misiniz?!

Ey fazilet ve takva sahibi Alimler!

Sırf dininizin hükümlerine sarıldığınız için, onların sizi terörist olarak nitelendirmeleri sizleri üzmesin! Zira Allah (cc) Rasulü’ne; “Onların sözleri seni üzmesin! Şüphesiz bütün izzet Allah’ındır.” [Yunus 65] şeklinde hitap etmiştir. Öyle ise bilin ki; izzet bütünüyle Allah’ındır, Amerika ve işbirlikçilerinin değil!... Evet, Amerika’nın dünya kamuoyunu şaşırtan hilesi ortaya çıkmıştır. O barış ve güvenliği sağlamak için uğraşmıyor. Aksine Müslümanların servetlerini çalmak için, İslam ile savaşıyor! Onun akıbeti daha önce gelmiş geçmiş, Ad ve Semud kavimleri gibi olacaktır. Kur’an’da zikredildiği gibi, bu kavimler de taşkınlık yapıp fesadı yaymışlardı. Allah (cc) şöyle buyurdu:

Görmedin mi Rabbin ne yaptı Ad kavmine, ülkelerde benzeri yaratılmamış olan İrem şehrine, yontulmuş kayaları vadiye getiren Semud kavmine, kazık gibi dikilmiş piramitlerin sahibi Firavun’a. Zira onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Bulundukları yerlerde kötülüğü çoğalttılar. O sebepten dolayı Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin her an gözetlemededir. [Fecr 6...14]

Ey takva ehli Alimler!

Ümmetinizi kafirlerin egemenliğinden, içine düştüğü zilletten ve onlara musallat olan küfür ahkam, düşünce ve nizamından kurtarma fırsatı elinize geçmiştir. Seçkin İslam şeriatını tatbik ederek, Müslümanları başlangıçtaki izzet ve şerefine kavuşturmak ve düşman karşısında Müslümanların saflarını birleştirmek için, ihlaslı bir şekilde çalışan kardeşlerinizin yanında yer almanın zamanı gelmiştir. İslam’ın dünyaya liderlik yaparak, insanlığı kapitalizmin zulmünden kurtarma zamanı gelmiş çatmıştır. Bu Rasulullah (sav)’in kurulacağını müjdelediği Raşidi Hilafet Devleti ile gerçekleşecektir. Zira Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“...Sonra da nübüvvet metodu üzere hilafet olacaktır.” [Ahmed b. Hanbel] Zamanımızda ve ellerimizle Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulmasını nasip ederek, Müslümanların izzet ve şerefini iade etmesini Allah’tan niyaz ediyoruz. Allah bizi rızasına uygun amel işlemeye muvaffak kılsın.

Allah’ın Selamı ve rahmeti üzerinize olsun!

Hizb-ut Tahrir

1422 Arafat’ta Vakfeye durulduğu gün

Endonezya

M. 21 Şubat 2002

Yukarı