Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Basın Konferansı:

Amerika, Sudan Halkına Laikliği Zorla Kabul Ettirmesi İçin John Garang’ı Kullanıyor.

 “Allah, sizlerden iman edip salih amellerde bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslam'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vaad etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana şirk tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkar ederse, işte onlar fasık olanların ta kendileridir.” [Nur 55]

10 Mart 2000’de el-Hurriyeh gazetesi ön sayfasında, isyancı hareketin lideri John Garang’ın, kendilerine dinin devletten ayrılmasına izin verilmesi halinde, federal bir yapıya sadık kalacağını ilan ettiğini haber verdi. O açıkça, dinin devletten ayrılması durumunda birleşik bir Sudan devletini kabul edeceğini bildirmiştir. Yine 4 Mart 2002 tarihinde Londra’daki er-Ra’y el-Amm gazetesi de, Garang’ın kendi gerçek gündemini açığa vurduğunu ve üstü kapalı bir biçimde Sudan’ın bölünmesini ima ettiğini yazdı. 17 Mart 2002 tarihinde de yine er-Ra’y el-Amm gazetesi, Ulusal Basın Ajansı’ndan yaptığı alıntıda Garang’ın şöyle dediğini haber verdi: “O barış çağrısında bulunuyor olsa bile, hükümetle bir ateşkes ilan etmeyecektir.” John Garang’ın Ümmetin Akidesi’ne meydan okumasına ve böylesine bir karanlık, yüzsüzlük ve küstahça bir kibir ile tehditler savurmasına izin veren şey nedir?

Siyasi arena, isyancı hareketin müttefiki olan Abdul Aziz Halid’e bağlı kuvvetlerin katılımıyla Halk Kongresi ile isyancı hareket arasında karşılıklı anlayış anlaşmasına ve Ümmet Partisi ile isyancı hareket arasında yeni bir anlaşmaya şahid oldu.

Demokratik Birlik’e gelince; bu Ulusal Demokratik İttifak olarak bilinen isyancı hareketin bir işbirlikçisidir.

Amerika’nın bu yeni Haçlı Savaşı’ndaki amacı ise, laikliği -dinin devletten ayrılması ilkesini- zorla kabul ettirmektir. Ta ki laiklik, tüm halklar ve İslam Ümmeti’nin de dahil olduğu yeryüzündeki insanlar için yeni bir din haline gelsin. Bu da onun dünya üzerindeki hegemonyasını sağlamlaştırmasına ve kontrol sahasını genişletmesine yardım edecektir. Aynen Amerikan İnsan Hakları İzleme Komitesi’nin raporunda ima edildiği gibi: “George Bush’un Amerikan Yönetimi’nin öncelikler listesinin en başında, Sudan’daki petrol ve din bulunmaktadır.”

Er-Ra’y el-Amm gazetesi 16 Şubat 2002 tarihli haberinde, Amerikan yönetiminin; isyancı hareketi ve Mısır’ı, Güney bölgesine otonomi ve uygun gördükleri zamanda yönetim hakkı verilmesi sırasında, Sudan’ın bütünlüğünün korunması konusundaki ısrarı hakkında bilgilendirdiği yazıldı. Amerika’nın Sudan’ın birliği gibi bir meseleye önem verdiği herkesçe bilinmektedir. Fakat aynı zamanda Güney bölgesi için bir yönetim sistemi verilmesi önerisinin yanında, Kuzey bölgesi için daha gizli bir tehdit söz konusudur: Ya laikliği kabul edin! Yoksa Sudan’ın Birliği Tehlikeye Girer!

Böylece Garang’ın laikliğin reddedilmesi halinde savaşı sürdüreceği şeklindeki tehdidi, petrol pompalanmasının durdurulması ve Güney’in ayrılması suretiyle Sudan’ın parçalanacağı şeklindeki tehditlerin tamamının, Sudan halkına laikliği zorla kabul ettirmeyi öngören Amerikan planının parçaları oldukları açığa çıkmaktadır.

Amerika’nın planının icra edilmesine yardım eden şey ise, onu memnun etme ve pohpohlama yarışında olan ve Sudan ile halkını dilediği gibi parmaklarında oynatma hakkını kendilerine ikram eden yöneticilerdir.

Washington bir dizi ziyaretlere şahit oldu. Sudan hükümetini temsilen dışişleri bakanının, Ümmet Partisi’ni temsilen Sadık el-Mehdi’nin ve Ulusal Demokratik İttifak’ı temsilen Said ve Bagun Amum’un ve ayrıca isyancı John Garang’ın ve diğerlerinin ziyaretleri... Bunların hepsi de Amerika’nın rolüne razı olup, boyun büktüler.

Bazı zamanlarda, devletten dini koparma fikri, aldatıcı bir şekilde rafa kaldırılmaktadır. Aynen “Vatandaşlık hak ve görevlerin temelidir” şeklinde küfür akidesinden kaynaklanan fikrinde olduğu gibi... Eğer siyasi güçler, bir kuvvet aracı olarak, bu fikri kullanmak istiyorlarsa, bu mutlaka Ümmet’in Akidesi’ne karşı çalışmak anlamına gelmektedir. Diğer taraftan böylesine bir harekette bulunmak; bu dünyada utanç içinde ve alçalmış olarak siyasi bir intihara teşebbüs etmeleri olduğu gibi, aynı zamanda ahirette de cezalandırılmaları demektir.

Sudan Hükümeti şu anda birkaç kısmi şey dışında, İslam Şeriatı’nı tatbik etmemektedir. Genelde konuştuklarının aksine, Batılı küfür sistemini tatbik etmektedir. Bununla birlikte, Amerika ve diğer küfür devletleri tarafından desteklenen isyancı John Garang ise, popülaritesini artırsa bile İslam’ın sloganlarını kullanmayı kabul etmemektedir. Bu doğru uygulamadan yoksun olabilir.

Şeriat, hükümeti tehdit amacıyla Amerika tarafından kullanılmayı terk etmediği ve Amerika ile bağlantısı bulunan herhangi bir fert veya organizasyon ile bağlantılarını durdurmadığı sürece, isyancı hareket ile olan tüm ilişkileri kesmeyi emreder. Ta ki Ümmet, -Allah (cc)’nın izni ve yardımıyla- Raşidi Hilafet’i yeniden kurmak suretiyle, İslam Akidesi’ni ve bu akideden çıkan hüküm ve çözümleri ikame edebilsin. Zira bu, ister Müslümanlar isterse gayri müslimler olsun, İslam’ı dünyaya Davet ve Cihad yoluyla taşınmasına ve insanlığın içinde bulunduğu karanlıktan kurtarılarak aydınlığa kavuşturulmasına yardım edecek bir etkendir.

Allah (Subhanehu ve Te'ala) şöyle buyurdu:

“Ey İman Edenler! Allah ve Rasulü sizi, size hayat verecek şeye davet ettikleri zaman icabet edin! Bilin ki Allah, kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz muhakkak O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir

H. 6 Muharrem 1422

Sudan Resmi Sözcüsü

Ali Sa’id Ali (Ebu’l Hasen)

 M. 19 Mart 2002

Yukarı