Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Britanya’daki Müslümanlara, Tehlikeli Entegrasyon Çağrısı İle Alakalı Açık Mektup

Bile bile Hakkı gizleyip Hakkı Batılla Karıştırmayın! [Bakara 42]

Muhammed (sav)’in Kerim Ümmeti’nin Britanya’da yaşayan bir parçası olmanız vasfıyla sizlere hitap ediyoruz. Bunu size, gelecekle ilgili önemli dönemde yaşadığımız bir zamanda ve tüm ihtarların üzerinde yeni bir uyarı ekleyerek yazıyoruz. Size, hepinizin çok iyi bildiğiniz fakat hatırlamaya muhtaç olduğunuz hakkı anlatmak istiyoruz. Allah (cc)’ya ve Ahiret Günü’ne olan İmanınıza müracaat etmenizi hedef ediniyoruz. Sizi, Batı’daki Müslümanlara karşı, Entegrasyon (bütünleşme) örtüsü altında başlatılan uyum ve hoşgörü kampanyası konusunda uyarıyoruz! Ki bunun hedefi, Müslümanların İslam’dan kaynaklanan ortak ve birleşik kimlikleridir.kendinize Allah (cc) katındaki görevinizi hatırlatıyoruz. Bu nesil için de sahip oldukları kardeşlik ve kulluğun hatırlatılması gerekmektedir. Zira zaman kısadır.

Kıymetli Kardeşler ve Bacılar!

11 Eylül 2001 olaylarından beri, Batılı yönetimler tarafından; “Terörizm ile savaş” maskesi arkasında saklanarak İslam’a ve Müslümanlara karşı, insafsız bir kampanya başlatıldığı konusunda sürekli uyarılarda bulunduk. “Terörizm ile savaş” adına, Afganistan’daki Müslümanların katledilmesine, Irak’taki Müslümanların boykot edilmesine ve Filistin’deki Müslümanların kasaplar tarafından katledilmesine, büyük bir üzüntü ve acı duyurak şahit olduk. Ayrıca Çin’de Müslümanların idam edilmesini, Özbekistan’da azimleri parçalanmak istenen Dava adamlarının tutuklanarak, işkence edilmesini ve Hindistan’da Hindu müşrik çetelerin elleriyle Müslümanların maruz kaldıkları hücumları gördük. Bunların tümü Küfrün başı Amerika ve köle gibi onu destekleyen İngiltere ve diğer Batılı yönetimler tarafından tezgahlanan ve tasdik edilen entrikalardı.

Onların bu kampanyadaki amaçları; Müslümanların Akidelerini reddetmelerini ve İslam’ı tamamen hayattan koparıp atmak anlamına gelen, Dini hayattan ayırmaya davet eden Laiklik Akidesini kucaklamalarını sağlamak suretiyle, İslam’ı yok etmektir. Batılı yönetimler gece-gündüz bıkmadan-usanmadan çalışıyorlar ki; Müslümanlar, tek bir Halife liderliğinde asla bir birlik oluşturmasınlar! Öyle ki; önceki izzet ve şereflerine, kuvvet ve ihtişamlarına yeniden kavuşmasınlar ve Batılı hayat tarzının minberinde boyunlarını büksünler!

Allah (cc)’nın Kuffar hakkında koyduğu kanunu şudur:

Sen onların milletine (dinlerine/hayat tarzlarına) uymadıkça, ne yahudiler ne de nasraniler senden asla razı olmazlar! [Bakara 120]

Muhakkak ki; bu entegrasyon çağrısı, Batı’nın bu Ümmetin bölünmüşlüğünü kalıcı kılmak için sürdürdüğü mücadelesinin bir devamıdır. Bu dürtü, İkinci dünya savaşından önce İngiliz Dışişleri Bakanı tarafından şöyle ifade edildi: “Müslümanların çocukları arasında herhangi bir İslami birliğin oluşmasını sağlayacak, herhangi bir şeyi engellemek zorundayız. Hilafet’in işini bitirme görevini başardığımız gibi, Müslümanlar arasında ister fikri isterse kültürel olsun herhangi bir birliğin yeniden ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığından da emin olmalıyız.

Son aylarda, bu kampanyaların ilerlemesini sağlamak için; politikacıları, eleştirmenleri, gazetecileri ve diğer ünlü kimseleri, Britanya’daki Müslüman toplumun durumunu tartışmak üzere bir araya getirdiler. Şimdi bu, basılı medyada yer etme ve talk showlarda saatlerce konu edilme merhalesine geldi ve son zamanlarda zirve noktasına ulaştı. 12/05/2002’de The Sunday Times gazetesindeki başyazıda şöyle denildi: “Aşırı Müslümanların hoşgörüsüzlüğü bir problemdir ve çözümü bellidir. Onlar bizim dinimizi değil, siyasi kültürümüzü kabul etmelidirler. Britanya’da onlar için izlenecek yöntem ve bizimle birlikte mutlu bir şekilde yaşamaları için en iyi yol budur.

Hayatta hiçbir yön yoktur ki; İslam onu kuşatmasın. Hal böyle iken; İslam’a sıkıca sarınıldığı sürece, Batı’nın entegreci (kendisiyle bütünleştirici) siyasi kültürünü kabul etmek, İslam’a tamamen ve temelden terstir. Yeryüzünün en nadide çiçeğini büyüten bir medeniyet inşa eden İslam; nasıl olur da dünya üzerinde fesadın, geri kalmışlığın ve kargaşanın kaynağı olan Batılı hayat nizamı ile bütünleşebilir? Allah (cc)’nın Dini, nasıl olur da beşeriyetin sapık ve bozuk Dini ile bir olabilir?

Bizim Britanya’daki Müslümanlara tavsiyemiz; Batılı hayat nizamının safsataları ve bozukluklarının farkında olmak ve her işte İslam Şeriatı’nın hükümlerine mutlak olarak sadık kalmak suretiyle, bu entegrasyon çağrısından kendilerini uzaklaştırmalarıdır. İslam, Müslümanların boynunda bulunan bir emanettir ve Allah Kıyamet Günü onları, bu emanete hıyanet edip etmediklerinden hesaba çekecektir. Müslümanların, üzerlerine uygulanan baskılardan kendilerini korumak için, İslam’ın herhangi bir parçasını terk etme hakları yoktur.

 Ey Müslümanlar!

Herkes için aşikar oldu ki; Batı, aralarında yaşayan Müslümanları, hala İslam Ümmeti’nin bir parçası olarak görmektedir. Öyleyse kendilerini Ümmetten kurtarmak ve Britanya toplumuna entegre olmak isteyen bazı Müslümanlara ne oluyor? Bu Batılı yönetimler, aralarında Britanya’daki Müslümanların da yer aldığı İslam Ümmeti’nin; henüz kanları kurumamış Afganistan Müslümanlarına karşı yaptıkları vahşiyane saldırıları unutacağını mı sanıyorlar? Onlar bu Ümmetin oğullarının ve kızlarının, Irak Müslümanlarına onların elleriyle uygulanan ambargo ve ablukayı hatırlamayacaklarını mı sanıyorlar? Britanya’daki Müslümanlar, uluslararası kanunun himayesinde kendilerine gelecek musibetleri bekleyen Filistin’deki kardeşlerini ve bacılarını terk ederler mi? Kendilerinin entegrasyon adına bir azınlık konumuna yerleştirilmesini kabul etmek ve Kuffarın evlerinin kapılarında onları memnun etmek üzere çalışmak ve yine bu Kafirler Iraklı müslümanları boykot ederken, Afganistanlı müslümanları doğrarken ve Filistinli müslümanları katlederken birtakım faydalar ve bazı küçük menfaatler aramak; bu Ümmetin oğulları ve kızları için bir yüzkarası değil mi?

 Ey Müslüman Alimler ve Cemaatler!

Allah’ın Rasulü (sav) şöyle dedi:

Her kim Allah’a ve Ahiret gününe iman ediyorsa; ya Hayrı konuşsun ya da sussun!

Sizler, bu Kerim Ümmeti; Müslümanların tertemiz Akidelerini kirletmenin yollarını arayan bu kafirlerin komploları ve entrikalarına karşı korumada öncü olmalısınız! Sizler, Küfrün karanlığını İslam’ın aydınlığı ile parçalamak için, İslam’ın meşalesini yukarı kaldırmada en ileride yer almalısınız! Çalışmalarınız, Allah’ın Dini’ni acınacak bir fiyata satmak suretiyle, Müslümanların küçük düşürülmesine alet olacak çalışmalar olmamalıdır! Entegrasyon adına Batılı hayat nizamında teselli arayanlar; Batının ellerinde rezil olmaktan ve bu dünya hayatında onların İslam alemindeki musibetlerinden ve Ahirette de Allah (cc)’nın şiddetli azabından korkmalıdırlar. 

Ey Müslümanlar!

Bugünün Haçlı Seferi; Müslümanların, kendi akidelerini reddetmelerini ve dinlerini tarih kitaplarındaki birkaç sayfadan ve ibadet yerlerindeki birtakım manevi ibadetlerden başka hiçbir şey kalmayacak şekilde, hayatlarından İslam’ı tamamen uzaklaştırmak anlamına gelen, Din’i hayattan ayırmaya davet eden laiklik akidesini kabul etmelerini sağlamak suretiyle; İslam’ı çökertmek için İslam’a ve Müslümanlara karşı başlatıldı. Şüphesiz bunlar, İslam Ümmeti’nin Hilafet’ten mahrum kaldığı karanlık günlerdir. Sizleri Allah (cc)’nın Yardımı gelinceye ve İslam’ın ve Müslümanların izzet ve kuvvetini görünceye veya O’nun rızasını kazanmış olarak Allah (cc)’ya kavuşuncaya kadar, Hakkın yolundan kıl kadar dahi olsa ayrılmamaya davet ediyoruz.

Hizb-ut Tahrir, bilindiği gibi, İslam Dünyası’nda İslami Raşidi Hilafet’i kurmak için evrensel çalışmasına kararlılıkla devam etmektedir. Britanya’daki Müslümanlar ve Allah’ın izniyle, yaklaşan akıbetin içinden çıkılamayacak şekilde sardığı her beldede bulunanlar, bunun bilincindedir. Ayrıca bizler de, -Allah’ın izni ve yardımıyla- onların saf İslam kimliklerini koruyacak ve Küffarın alçakça projelerinden kurtarıp, Şeri’at Ahkamı’na sapasağlam bağlayacak olan Raşidi Hilafet’in İslam toprakları üzerinde yeniden dönüşü için Britanya’daki müslümanları hazırlamaya devam ediyoruz. 

Onlar Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirlerin hoşuna gitmese de, Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez. [Tevbe 32]

Hizb-ut Tahrir

H. 05 Rabi’ul Evvel 1423

Britanya

M. 17 Mayıs 2002

Yukarı