Bugünlerde
Amerika ve yahudilerin isteği üzerine, Arafat yönetiminin
yeniden yapılanma girişimleri dalga dalga yayılmaya
başladı. Amerika ve yahudilerin bu talebi nasılda çarçabuk
karşılık buldu. İlgili kişiler hemen de bu ıslahatın,
birilerinin emriyle olmadığını yönetimin bizzat kendi kararı
olduğunu konuşmaya başladılar. Şu var ki; Filistin halkı
ve Müslümanlar, yönetimin neler çevirdiğini ve FKÖ’nün
yetkili kişilerinin yapmakta oldukları şeyin aslında ilk
olmadığını, bilakis ortaya çıktığı ilk günden beri
durumunun hiç değişmediğini ve aynı yolda yürüdüğünü
kavramış bulunmaktadırlar. Öyle ki; bu örgüt, şehadet
eylemlerini hor olarak kullandı (barış görüşmelerine bir
alt yapı haline getirdi). Halkın yaralanıp öldürülme pahasına,
kendini feda ettiği birinci intifada eylemlerini ve halkın
çektiği külfetleri uğursuz Oslo antlaşması hesabına
istismar etti. Aynı örgüt bugün de, yahudilere karşı hala
devam eden direniş, Filistin Meselesi’nin geri kalan
kısmını bitirmek için kullanmaya koyulmuştur. Bu kadar
yaralanmalar, tutuklanıp toplama kamplarına götürmeler,
bunca ızdırab, sıkıntı ve akıtılan bunca nezih kanlardan
sonra FKÖ; kendi ilgili organlarını ıslah etme ameliyesiyle
karşımıza çıktı. Halbuki mevcut yönetim seçimle gelmişti.
Şimdi ise mevcut yönetim teşkilatı, “ıslah” adı
altında (hiyerarşisi ve biçimi yok farz edilmektedir). Tıpkı
bunun gibi, daha önce yapılmış olan ve mevcut durumu ortaya
çıkaran seçim de bir mana ifade etmemiş olmaktadır.
Gerçek
şu ki; bu yönetim ve örgütün başı, yahudi varlığını
yerleştirip Filistin meselesini (ortadan kaldırmak için)
belediye, milletvekili ve başkanlık seçimi düzenlemek,
ipleriyle Amerika ve ona destek olan Batılı devletlerin ördüğü
entrikaları sarmaya çok kesin kararlıdır. Kendilerini seçenlerin
elleriyle Filistin halkı adına yahudilerle antlaşmalar
yapıp, varlıklarını meşrulaştırarak ihanet olan barışı
sağlamak istemektedirler. Bu nedenle; seçimler yoluyla FKÖ
yönetim organlarının ıslahından söz etmek aslında bir
aldatma ve yalandır. Hiç kimse buna inanmamaktadır. Belli bir
süre işinin başında olan ve doğru yolda olduğuna inanan ve
bununla övünen hangi komutan, durup dururken yalnız yolda ve
fesat üzere olduğuna inanır. Üstelik FKÖ’nün organlarının
fesada karıştığını, ıslahata muhtaç olduğunu söyleyen
Şaron ve Amerika olunca!..
Yönetim
kadrosunu yenileme iddiası aslında, gelmekte olan yeni
merhalede yapılacak işlerin itirazla karşılanmaması içindir.
Muhtemelen direniş sayılan her söz ve amel, seçkin Filistin
halkı için şiddet, terör ve tahribat olarak değerlendirilecektir.
Örgüt liderinin her fırsatta dile getirdiği gibi, bu nevi söz
ve eylemler, Filistin halkının yüksek menfaatleri için
zararlı addedilecektir. Aynı hazırlık çerçevesinde, yasa
ve kanunlarla bazı tavizler imza altına alınacaktır. Örneğin
su, yerleşimciler, başkanlık, mülteciler, sınırlar ve Kudüs
gibi konular yasa ve kanunlarla belirlenecektir. Muhtemelen
efendileri Amerika ve İsrail’in gösterdiği, adına ıslahat
dediği her şeyi ve güvenlik organlarını yenileyeceklerdir
ki; Filistin halkının kendisini koruduğu ve intikam aldığı
bütün mukavemet biçimleri yasaklansın. İşte bütün bunlar
aslında İsrail denen varlığın gerçekleştirmekte aciz
kaldığı icraatlardır ki; FKÖ bunu sağlayarak yahudileri
korumuş olmaktadır.
Seçim
meselesine gelince; bu aslında yeni bir oyalama taktiğidir ki,
bununla evlat acısıyla yüzünü döven anneler, inleyen yaralılar,
açıkta (toplama kamplarında) yaşayanlar ve en çirkin bir
şekilde sürgüne gönderilenler ve bu gasp edilmiş ülkede
zillete duçar olmuş bütün kesimler oyalansın,
kandırılsın. İslam ülkelerinde yapılan seçimlerin
hangisinin gerçek olduğuna kim inanır? Sömürgeci kafirler,
zalim partileri ve örgütleri başımıza musallat eden en büyük
aldatmaca bu yalan seçimler değil midir? Muhakkak ki; Filistin’deki
seçim, sair Müslüman memleketlerinde yapılan seçimlerden
farklı olmayacaktır. Nitekim Pakistan’da Amerikan
uşağını Müslümanların başına getiren yine bu seçim değil
midir? Afganistan hakeza! Sudan’da da Amerikan askerlerini
Nobe bölgesine yerleştiren, Ömer Beşir’i iktidara getiren
de aynı seçimdir. Aynı şekilde Cezayir’de ülkeyi kan
gölüne çeviren, askeri yönetimi getiren, Tunus’ta Zeynel
Abidin’i ömrünün sonuna kadar iktidarda tutan yine
seçimler olmuştur. Müslüman memleketlerinde seçim ile
iktidarın el değiştirdiğini söyleyecek biri var mı? Varsa
çıkıp söylesin de bunda bir hayır olabileceğini umalım!
İslam
ülkelerinde yapılan seçimler böyledir. Filistin’deki yapılan
seçimler ise daha büyük bir felaket ve beladır. Çünkü bu
seçimlerin ilk yansıması, yahudilere teslim olmaya onay veren
bir ihanet olacaktır. Hiç kuşkusuz ki Amerika ve İngiltere
kuklaları ve yahudi dostu olan bu işbirlikçiler, başta
kaldıkları sürece ihanet görüşmelerine katılmayanlara
daha ağır basacaktır. Bunu meşrulaştırmak için de seçimi
kullanacaklardır. Bu demek oluyor ki; FKÖ’nün meydana
getirdiği yenilgi sonuçlarına demokrasi kisvesi altında
halkın istekleri olarak kabul ettirilecektir. Bu seçim
komedisiyle yalancı bir zafer ve rahatlama atmosferi
oluşturulacak, halkın ödediği ağır bedel, çektiği büyük
sıkıntı ve ızdırab bu ihanet ateşine odun ve yakıt
yapılarak heba edilecektir.
Halkı
minnet altında bırakmaya yarayan “Filistin Devleti”
meselesine gelince; O Amerika’nın 1947’den beri Filistin’i
paylaştırırken aldığı bir karar idi! Şu anda ondan söz
etmek aldatıcı bir seraptan başka bir şey değildir. Sözü
edilen devlet olsa olsa kökünden koparılmış ve silahtan
yoksun bırakılmış bir oluşum olacaktır. Yahudilerin güvenliğini
sağlamaktan başka bir görevi olmayacaktır. Ekonomisi bile
yahudi varlığının ekonomisine bağlı olacaktır. Orada
kurulacak pazarların ekseni ise günah, kumar ve faiz olacaktır.
Bakanların ve bürokrasinin maaşlarını bile Müslüman
memleketlerini sömüren kafir devletler ödeyecektir. Bu çarpık
sözde devletin ne yerde, ne hava sahasında, ne sınırlar
üzerinde ve ne de sular üzerinde herhangi bir hakimiyeti
olmayacaktır. Arap devletçiklerin sayısını artıran ve
anahtarı üç beş Amerikalı ve yahudinin elinde olan bir
devletçik olacaktır. Mevcut olan malum devletlerin bize bir
yararı olmuş mudur? Ya da üzerimize çöken düşman
hakimiyetini ve zilleti kaldırmışlar mıdır? Allah rahmet
eylesin şunu diyen ne güzel demiş: Nice
ayakkabılar vardır ki; yalınayak gezmekten beterdir.
Ey
Müslümanlar!
Muhakkak
ki; bu seçimlerin bir hile, bir aldatmaca, bir iftira ve içine
komplo ve entrikaların zehiri akıtılmış habis bir düşünce
olduğunu açıkça gördünüz. Onun günahından beri olup,
utancından ve ateşinden uzak durmalısınız. Amerika ve Batı’nın
uşak ve kuklalarından ve entrikalarından kaçının! İhanet
kutlamalarına iştirak etmeyin! Artık herkesin tanıdığı bu
hainlik planlarına alet olmayın! Ondan bir parça olmaktan sakının!
İslami
hareketlerin ihlaslı evlatlarının ayaklarının kaymaması için
onları uyarıyoruz. İhanetin sembolü olan FKÖ’nün nefsini
şeytana satan üyeleriyle birlikte olmasınlar! Bilakis
onlardan; bu örgütün ihlaslı mücahidlerin fedakarlıklarını,
Amerika’nın gösterdiği yola girmesi için köprü olarak
kullanmasına engel olmalarına çağırıyoruz. Ayrıca
onları, hainlerden beri kılarak, gerçek manada kurtaracak ve
onlara izzet ve ikbal verecek olan, İslam Devleti’ni kurmak için
çalışmaya davet ediyoruz!
“Ey
iman edenler! Allah’a, Rasulü’ne ihanet etmeyin! (Sonra)
size verilen emanetlere bile bile ihanet etmiş olursunuz.”
[Enfal 27]
|