Bugün
elli-beş sayfalık "Irak'ın Kitle İmha Silahları - “İngiliz
Hükümetinin Değerlendirmesi" başlıklı bir rapor
yayınlandı. Bu rapor, Irak'a karşı askeri harekata ilişkin
kamuoyu oluşturma amaçlı bir teşebbüsten başka bir şey
değildi. Hakikatte Irak'a yönelik planlı savaş "kitle
imha silahları" nedeniyle değildir. Bilakis oradaki
petroller ve Körfezin hakimiyeti içindir. Dick Cheney Saddam
ile alakalı en son açıklamasında şöyle dedi: "O
(Saddam) dünya petrol rezervlerinin %10'u üzerinde oturuyor.
Bundan kaynaklanan muazzam bir servete sahiptir."
Eğer
Irak'a yönelik askeri harekat gerçekten kitle imha silahları
sebebiyle ise; İngiliz hükümeti neden, bunları doğrudan
sivil halklar üzerinde kullanan Amerika'nın kitle imha
silahları hakkında bir dosya hazırlamıyor? 1945'te Hiroşima
ve Nagazaki'ye nükleer bomba yağdırdığı zaman 200.000
insan Amerika tarafından katledildi. Binlerce masum insan
Amerika tarafından Vietnam'da, Afganistan'da ve kendisini denge
unsurlarından kılmak için Irak'ta katledildi.
Neden
her gün Müslümanları katliamdan geçiren israil ve Hindistan
tarafından üretilen kitle imha silahları hakkında bir dosya
hazırlamıyorlar?
Gayet
açıktır ki; Britanya kapitalist bir millettir ki,
hareketlerinde bütünüyle maddi menfaatlerini ve
açgözlülüklerini esas alır. Sömürgecilik ve masumların
katledilmesinde Britanya'nın sicili, Amerika'dan pek de farklı
değildir. Gerçekte bu(nun aslı), Birinci Dünya Savaşı'ndan
sonra Iraklılara karşı zehirli gaz kullanılması hakkında,
mevcut politikacıların kendisine saygı gösterdiği
Britanya'nın eski başbakanı Winston Churchill'in söylediği
şu sözdür: "Vahşi kabilelere karşı zehirli gaz
kullanılmasını şiddetle destekliyorum. Ahlaki etkisi güzel
olmalı... ve (zaten) bu canlı bir terör yayıyordu."
Bu,
kapitalist devletlerden onların haksızlık ve zulümlerine son
vermelerini uman siyasi saflığın en büyük hareketidir ki,
bu vasıflar her bir kapitalist devlet de esastır.
BM,
Arap Birliği, OIC ve diğer tüm uluslararası organizasyonlar
sadece, sömürgeci güçlerin ellerindeki araçlardır. Bu
organizasyonlardan (harekatı) durdurmaya yönelik çözüm arayışları,
ileride dünya sömürgeciliğinin ayağını
sağlamlaştırır.
Bunların
da üzerinde Müslümanlar, sahibi bulundukları İslam
ideolojisine ters olan bu çözümleri reddetmelidirler. İslam,
Batılı çözümlere boyun eğmeyi reddeder. İster
parlamenterle kulis yapmak, ister sömürgecilerden yardım
aramak veya isterse doğrudan kapitalizme davet etmek şeklinde
olsun, fark etmez.
Ey
îman Edenler! Kendi dışmızdakileri dost edinmeyin! Çünkü
onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, daima sizi
sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten kin ve nefretleri
ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır.
Kalplerinde gizledikleri düşmanlıkları ise daha büyüktür.[Ali
İmran 118]
Müslümanlar
Batılı kapitalizme ve onun sömürgeci dünya görüşüne
mutlak bir alternatif olarak, İslam ideolojisini takdim
etmelidirler. Bugün hiçbir İslam Devleti mevcut değildir.
Dahası İslam dünyası Batılı devletlerin katıksız
kuklaları olan yöneticiler eliyle talan edilmiştir. Saddam Hüseyin'in
zulmünü bertaraf etmek için çözüm onu, Batı'nın bir
diğer kölesi olacak Hamid Karzai'nin Irak versiyonu ile değiştirmek
değildir.
Müslüman
dünyasının yüz yüze geldiği tüm sorunların hakiki
çözümü, İslam Hilafeti'ni yeniden kurmaktır. Bu devlet Müslümanların
müfsid yöneticilerini def edecek, aydın İslami çözümleri
tatbik edecek ve dünyayı Batılı hegemonyaya karşı
savunacaktır. Batıdaki Müslümanların sorumluluğu;
kitleleri kıtlığa mahkum ederek köleleştiren kapitalizme
karşı durmak ve aynı zamanda alternatif bir ideoloji olarak
İslam'ın hakimiyeti için çalışmaktır.
|