Yemen
Siyasi Güvenlik Organına bağlı istihbarat birimleri
22.10.2002 Salı günü Hizb-ut Tahrir üyelerinden bir kaçını
tutukladılar. Nitekim Dr. Arif Bamhaşin (Hadramut’tan),
Üstad Adil Muhammed ve Üstad Muhammed Taha Mebruk da
tutuklananlar arasında yer aldılar. Takibatlar devam
etmektedir. Siyasi Güvenlik şimdi ise tutuklananları gizli
tutuyor. Ayrıca tutuklulara zulmediyor. Aile ve
arkadaşlarının onlarla görüşmesine izin vermiyor.
Tutuklulara gıda ve elbise ulaştırmaya da engel oluyor.
Kaldı
ki Yemen’deki yönetim demokrasiyle, kuvvetler ayrılığıyla,
düşünce hürriyetiyle, basın ve yayın hürriyetiyle
övünmektedir. Ayrıca kırk küsür partili bir demokrasiye
sahip olmakla gurur duymaktadır. Kopardığı bunca gürültüye
rağmen benimsediği kararlara, yücelttiği şiarlara ve
uyguladığını iddia ettiği yasalara aykırı tasarrufta
bulunmaktadır. Haksız yere yaptığı bu tutuklamalar,
ağızları kapama, dilleri susturma operasyonunun gerçek
yüzünü göstermiştir.
Yapılan
bu tutuklamaların sebebini araştırdığımızda, yönetimin
bunu Amerika’ya yardım etmek, ona askeri ve iktisadi
kolaylıklar ve stratejik bilgi sağlamak amacıyla yapmış
olduğunu görürüz. Özellikle Hizb-ut Tahrir’in 21.10.2002’de
“Yemen’deki Amerikan Varlığı” başlıklı bir beyanname
dağıtmasından sonra bu tutuklamaların başlaması bunu göstermektedir.
Zira bu beyannamede Amerika’nın Yemen’e pençesini attığı
açıklanıyordu. Aynı zamanda bu beyanname Müslüman Yemen
halkını, Millet Meclisi’ni, kabile reislerini, siyasi kanat
liderlerini ve ordu subaylarını buna engel olmaya davet
ediyordu.
Yönetimin
tutukladığı bu gençler, halk tarafından
çok iyi tanınan istikamet sahibi insanlardır. Onlar kültür
sahibi, şahsiyetli dava adamlarıdırlar. İdeolojisi İslam
olan siyasi bir parti olan Hizb-ut Tahrir’in üyesidirler.
Muhakkak ki bu partinin ideolojisi İslam, işi siyasettir.
Nitekim İslam’ı hayata nizam veren bir konuma getirmek için
ümmetle birlikte çalışmaktadır. Buna binaen Fikri Mücadele
ve Siyasi Çatışmayı kendisine amel edinmiştir. Hüccete karşı
hüccetle, düşünceye karşı düşünceyle ve delile karşı
delil ile karşılık vermektedir. Gençlerini takip ettiğiniz
ve tutukladığınız bu partinin maddi eylemle veya kaba
kuvvetle işi yoktur. Üstelik haram olan hiçbir işi de
yapmaz. Bilakis Rasulullah (sav) ’in metodu üzere İslam’a
daveti yüklenmiştir. Nitekim bu metod, siyasi bir metottur.
Evet!... Hizb-ut Tahrir Allah’ın indirdikleriyle yönetmeyen
bu nizamları izale edip yerine Raşidi Hilafeti kurmak için
açıkça çalışmaktadır. O, korktuğundan veya acizliğinden
yahut terör eylemi denilmesinden dolayı değil, yalnızca şer’i
hükümlere bağlılığından dolayı maddi eylemlerden uzak
durmaktadır. Buna karşılık Kitap ve Sünnetten aldığı hükümlerle
yoluna devam etmektedir. Gayesi, tek bir bayrak altında Müslümanları
ve İslam ülkelerini birleştirecek Hilafet Devleti’ni kurup
Halifeyi nasb ederek İslami hayatı yeniden başlatmaktır.
Ey
Millet Meclisi Üyeleri! Ey Tutuklular Konusunda Yetkili Savunma
Organının Üyeleri! Ve Ey Yemen’deki Etkili Ve Yetkili
Liderler!
İnsan
hayatının kudsiyetine ve görüş beyan etme hakkına saygı göstermeye
çağırdığınıza göre, bu tutuklama meselesini yani Siyasi
Güvenlik organı birimlerinin suçsuz günahsız bu gençleri
tutuklamalarını sorgulayıp idrak etmenizi bekliyoruz. Zira
onların tek suçu İslam’ı siyasi bir şekilde yüklenip,
halkı hayatın her alanında İslami hükümlerle kayıtlı
kalmalarına davet etmektir. Her Müslüman gibi onların da
kanaati budur. Her Müslüman gibi onlar da İslam’ın Akide
ve Nizam’dan müteşekkil olduğuna inanmışlardır. Tıpkı
bunun gibi toplumumuzun içine sürüklendiği bu fakirlik ve
fesattan, savaş ve kargaşadan ancak İslam’ın ortaya
koyduğu çözümlerle kurtulabileceğine inanmaktadırlar.
Kaldı ki bütün insanlık ancak ve ancak İslami çözümlerle
içine düştüğü bu fitne, fesat, delalet ve şikaktan
kurtulur.
Ey
Efendiler!
Benimsediği
kanunlara ve yücelttiği şiarlara bile aykırı icraatlarda
bulunan bu sistemi, bu rejimi kanuni yetkilerinizi kullanarak
muhasebe etmenizi sizden bekliyoruz. Bu suçsuz günahsız
tutuklu gençleri ve onlardan başka haksız yere tutuklanan
diğer Müslüman evlatlarının derhal serbest bırakılmaları
konusunda yetkilerinizin size yüklediği vazifenizi yerine
getirmenizi istiyoruz. Dahası sizleri Hizb-ut Tahrir ile
birlikte İslam’a daveti yüklenmeye çağırıyoruz. Çünkü
bu Allah’ın üzerinize yazdığı bir farzdır. Nitekim
insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaracak, İslam
Risaleti’ni bütün cihana yayacak ve dahilde de Allah’ın
indirdiği şeriatla hükmedecek olan Raşidi Hilafet Devleti’ni
kurmak, üzerinize yazılmış bir farzdır. Bunu
böyle bilin!
Allah
(cc) şöyle buyurdu:
Ve
Allah kendisine (kendi dinine) yardım edene elbette yardım
edecektir. Şüphesiz Allah güçlüdür, azizdir. [Hacc
40]
|