Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Müslümanları Günahkârlar Gibi Tutar Mıyız Hiç? Size Ne Oluyor? Ne Biçim Hüküm Veriyorsunuz? [Kalem 35-36]

 Yemen Siyasi Güvenlik Organına bağlı istihbarat birimleri 22.10.2002 Salı günü Hizb-ut Tahrir üyelerinden bir kaçını tutukladılar. Nitekim Dr. Arif Bamhaşin (Hadramut’tan), Üstad Adil Muhammed ve Üstad Muhammed Taha Mebruk da tutuklananlar arasında yer aldılar. Takibatlar devam etmektedir. Siyasi Güvenlik şimdi ise tutuklananları gizli tutuyor. Ayrıca tutuklulara zulmediyor. Aile ve arkadaşlarının onlarla görüşmesine izin vermiyor. Tutuklulara gıda ve elbise ulaştırmaya da engel oluyor.

Kaldı ki Yemen’deki yönetim demokrasiyle, kuvvetler ayrılığıyla, düşünce hürriyetiyle, basın ve yayın hürriyetiyle övünmektedir. Ayrıca kırk küsür partili bir demokrasiye sahip olmakla gurur duymaktadır. Kopardığı bunca gürültüye rağmen benimsediği kararlara, yücelttiği şiarlara ve uyguladığını iddia ettiği yasalara aykırı tasarrufta bulunmaktadır. Haksız yere yaptığı bu tutuklamalar, ağızları kapama, dilleri susturma operasyonunun gerçek yüzünü göstermiştir.

Yapılan bu tutuklamaların sebebini araştırdığımızda, yönetimin bunu Amerika’ya yardım etmek, ona askeri ve iktisadi kolaylıklar ve stratejik bilgi sağlamak amacıyla yapmış olduğunu görürüz. Özellikle Hizb-ut Tahrir’in 21.10.2002’de “Yemen’deki Amerikan Varlığı” başlıklı bir beyanname dağıtmasından sonra bu tutuklamaların başlaması bunu göstermektedir. Zira bu beyannamede Amerika’nın Yemen’e pençesini attığı açıklanıyordu. Aynı zamanda bu beyanname Müslüman Yemen halkını, Millet Meclisi’ni, kabile reislerini, siyasi kanat liderlerini ve ordu subaylarını buna engel olmaya davet ediyordu.

Yönetimin tutukladığı bu gençler, halk tarafından çok iyi tanınan istikamet sahibi insanlardır. Onlar kültür sahibi, şahsiyetli dava adamlarıdırlar. İdeolojisi İslam olan siyasi bir parti olan Hizb-ut Tahrir’in üyesidirler. Muhakkak ki bu partinin ideolojisi İslam, işi siyasettir. Nitekim İslam’ı hayata nizam veren bir konuma getirmek için ümmetle birlikte çalışmaktadır. Buna binaen Fikri Mücadele ve Siyasi Çatışmayı kendisine amel edinmiştir. Hüccete karşı hüccetle, düşünceye karşı düşünceyle ve delile karşı delil ile karşılık vermektedir. Gençlerini takip ettiğiniz ve tutukladığınız bu partinin maddi eylemle veya kaba kuvvetle işi yoktur. Üstelik haram olan hiçbir işi de yapmaz. Bilakis Rasulullah (sav) ’in metodu üzere İslam’a daveti yüklenmiştir. Nitekim bu metod, siyasi bir metottur. Evet!... Hizb-ut Tahrir Allah’ın indirdikleriyle yönetmeyen bu nizamları izale edip yerine Raşidi Hilafeti kurmak için açıkça çalışmaktadır. O, korktuğundan veya acizliğinden yahut terör eylemi denilmesinden dolayı değil, yalnızca şer’i hükümlere bağlılığından dolayı maddi eylemlerden uzak durmaktadır. Buna karşılık Kitap ve Sünnetten aldığı hükümlerle yoluna devam etmektedir. Gayesi, tek bir bayrak altında Müslümanları ve İslam ülkelerini birleştirecek Hilafet Devleti’ni kurup Halifeyi nasb ederek İslami hayatı yeniden başlatmaktır.

Ey Millet Meclisi Üyeleri! Ey Tutuklular Konusunda Yetkili Savunma Organının Üyeleri! Ve Ey Yemen’deki Etkili Ve Yetkili Liderler!

İnsan hayatının kudsiyetine ve görüş beyan etme hakkına saygı göstermeye çağırdığınıza göre, bu tutuklama meselesini yani Siyasi Güvenlik organı birimlerinin suçsuz günahsız bu gençleri tutuklamalarını sorgulayıp idrak etmenizi bekliyoruz. Zira onların tek suçu İslam’ı siyasi bir şekilde yüklenip, halkı hayatın her alanında İslami hükümlerle kayıtlı kalmalarına davet etmektir. Her Müslüman gibi onların da kanaati budur. Her Müslüman gibi onlar da İslam’ın Akide ve Nizam’dan müteşekkil olduğuna inanmışlardır. Tıpkı bunun gibi toplumumuzun içine sürüklendiği bu fakirlik ve fesattan, savaş ve kargaşadan ancak İslam’ın ortaya koyduğu çözümlerle kurtulabileceğine inanmaktadırlar. Kaldı ki bütün insanlık ancak ve ancak İslami çözümlerle içine düştüğü bu fitne, fesat, delalet ve şikaktan kurtulur.

Ey Efendiler!

Benimsediği kanunlara ve yücelttiği şiarlara bile aykırı icraatlarda bulunan bu sistemi, bu rejimi kanuni yetkilerinizi kullanarak muhasebe etmenizi sizden bekliyoruz. Bu suçsuz günahsız tutuklu gençleri ve onlardan başka haksız yere tutuklanan diğer Müslüman evlatlarının derhal serbest bırakılmaları konusunda yetkilerinizin size yüklediği vazifenizi yerine getirmenizi istiyoruz. Dahası sizleri Hizb-ut Tahrir ile birlikte İslam’a daveti yüklenmeye çağırıyoruz. Çünkü bu Allah’ın üzerinize yazdığı bir farzdır. Nitekim insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaracak, İslam Risaleti’ni bütün cihana yayacak ve dahilde de Allah’ın indirdiği şeriatla hükmedecek olan Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak, üzerinize yazılmış bir farzdır. Bunu böyle bilin!

Allah (cc) şöyle buyurdu:

Ve Allah kendisine (kendi dinine) yardım edene elbette yardım edecektir. Şüphesiz Allah güçlüdür, azizdir. [Hacc 40]

 

Hizb-ut Tahrir

H. 18 Şaban 1423

Yemen Vilayeti

M. 24 Ekim 2002

Yukarı