Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Hizb-ut Tahrir’in Mutahida Meclis-i Ammâl’a Nasihati

 Rasulullah (sav)şöyle buyurdu: Din nasihattir. Dediler ki: “Kimin için (nasihattir)?”. Dedi ki: Allah için, Kitabı için, Rasulü için, Müslümanların imamları ve ammileri için!

Seçim sonuçlarından apaçık bir şekilde ortaya çıkmıştır ki; Ümmet İslam’ın tatbik edilmesini ve Amerika’nın tasallutundan kurtulmayı arzulamaktadır. Rasulullah (sav)'in siretinden çıktığı haliyle Şeriat hükümlerinin ışığı altında anladık ki; İslam Nizamının tatbiki demokrasi yoluyla mümkün değildir. Türkiye ve Cezayir’deki -sözde- İslamcı partilerin acı tecrübeleri de aynı noktaya işaret etmektedir. Demokratik bir sistemde yasama, İslam’ın yönetim nizamına muhalif bir şart olarak, %51 oranında bir çoğunluğu gerektirir. İnanların veya temsilcilerinin çoğunluğu tarafından kabulün gerçekleşmesinin Allah (cc) ve Rasulü (cc)’in emirlerinin tatbik edilmesi için gerekli bir şart olması, gerçekte hakimiyeti Allah’ın elinden alıp insanlara teslim etmektir. Bununla beraber Allah (cc) insanlara herhangi bir şekilde kanun yapma hakkı vermemiştir:

Allah ve Rasulü, bir işe hüküm verdikleri zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadına o işlerinde kendi serbestiyetlerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Rasulü’ne isyan ederse, büyük bir sapıklıkla sapıtmış olur. [Ahzab 36]

Hakikat şu ki; geçen son elli yıl boyunca Pakistan’da İslam’ın tatbikinin önündeki en büyük engel, bir yasama şartı olan çoğunluğun tavsibi şeklindeki demokratik kaide olmuştur. İslam’ın yönetim sisteminde yani Hilafet’te Halife’nin mesuliyeti sadece Allah (cc)’nın hükümlerini tatbik etmektir. Bunun için Halife, ne Ümmet Meclisi’nin çoğunluğunun ve ne de herhangi bir başkasının tasvibine muhtaçtır. Sizler oy toplama işlerine katılmak suretiyle bu sistemin bir parçası olmak yerine; yöneticilerinizi muhasebe etmek, onlara baskı yapmak, demokrasiden kurtulmak ve Hilafet’i yeniden kurmak zorundasınız. Ve bu Hilafet, İslam Ümmeti’ni otoritesi bünyesine dahil olmaya davet edecek ve böylece Müslümanlar bir an önce yeniden tek bir lider etrafında işlerini yürütebileceklerdir.

Demokrasi gibi menfaate mebni bir sistemde kaideler, “uzlaşma”, “esneklik”, “karşılıklı uyum” ve “ulusal çıkar” gibi şeker katkılı terimler yoluyla feda edilmiştir. Sizler yalnızca Ümmetin işlerini İslam ile yürütmek ve Müslümanları Amerikan hegemonyasından kurtarmak üzere seçildiniz. O kadar ki, bu kaidelerden kaynaklanan uzlaşma, esneklik veya saplantının herhangi bir çeşidi, Ümmete karşı ihanet ile müteradiftir. Sizlerin İslami hayatın yeniden başlaması ve El-Hilafet’in yeniden kurulması çalışması için çalışanlardan olmanızı ümid ediyoruz ki, bu İslam’ın kaidelerini uzlaşmanın herhangi bir çeşidinden kurtaracaktır.

Bu nedenle mesele ister Pakistan toprakları üzerindeki ABD üsleri ve FBI büroları olsun veya ister riba ve IMF ile Dünya Bankası’na boyun eğmek olsun veya ister petrol, doğalgaz ve madenlerin özelleştirilmesi ve tarımın şirketleştirilmesi olsun veya ister eğitim müfredatının Amerika’nın istekleri doğrultusunda değiştirilmesi ve sağlık ile eğitim sektörlerini satışa çıkarmak olsun; sizin sorumluluğunuz, tüm bu meselelere karşı sesinizi yükseltmeniz ve yöneticilerin İslam’a ve İslam Ümmeti’ne muhalif olarak attıkları adımları durdurmanızdır. Sizler ancak ve sadece İslam’ın tam kapsamlı ve kuşatıcı bir biçimde derhal tatbik edilmesini talep etmek zorundasınız. Bu böyledir. Çünkü İslam kapsamlı, mütekamil ve külli bir nizamdır ve böylelikle İslam ne tedrici bir yol üzerinde işlev görebilir ne de parça parça tatbik edilebilir. Dahası iddia edildiği gibi İslam’ın tedricen veya parça parça tatbik edilmesi hiç yoktan iyi değildir. Zira İslam bu uzlaşmayı tümüyle reddeder. Nitekim Allah’ın Rasulü (sav) de Kureyş ve diğer Arap kabileleri tarafından yapılan yönetim tekliflerini reddetmişti. Çünkü onlar İslam’ın uzlaşmaya açılmasını şart koşmuşlardı. Hatta bu olay Müslümanların kafirlerin baskısı altında ezildikleri biz zamanda vukuu bulmuştu. Üstelik bu teklif, iddiaların aksine hiç yoktan daha iyi olmaktan da çok uzak görünüyordu. Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim İslam’ın külliyen tatbikini keskinlikle emretmekte ve insanların hevalarına tabi olarak İslam’ın herhangi bir cüzünü terk etmemiz halinde, şiddetli bir azap ve büyük bir rüsvaylıkla ihtar etmektedir:

Ve aralarında Allah’ın indirdikleri ile hükmet ve onların hevalarına uyma! Allah’ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. [El-Maide 49]

Yine Kur’an İslam’ın tedricen tatbikini ve sarsılmaz bütünlüğünü uzlaşmaya açmamızı şiddetle yasaklamaktadır:

Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıyor, bir kısmını da inkar mı ediyorsunuz? Sizden böyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık, Kıyamet Günü’nde de azabın en şiddetlisine çarptırılmaktır. [El-Bakara 85]

Allah (cc)’nın üzerinize yüklediği, Ümmetin işlerinin İslam ile gözetleyici olma mesuliyetini yerine getirebilmeniz için dua ediyoruz. Yine Allah’ın, Rasulü’nün ve Mü’minlerin sevgisine şayan bir tavırla, kafir ABD ve kafir Batı karşısında dikilen bir barikat olabilmeniz için dua ediyoruz. Buna ilaveten sizleri Rasul (sav) ’in benimsediği minhac üzere Hilafet’i yeniden kurmaya davet ediyoruz. Bu minhac, Rasulullah’ın Medine’de ilk İslam Devleti’ni muvaffakiyetle kurarken takip ettiği minhacdır. Allah Kıyamet Günü’nde sizi bu hususta hesaba çektiği vakit, itminanla icabet edebilmeniz gerektiği bilincinde olunuz.

Allah (cc)’dan bir an önce Ümmetin vahdetini sağlayacak ve tüm beşeriyet üzerinde bir şahid olarak Ümmeti layık olduğu konuma yükseltecek olan Raşidi Hilafet’in kuruluşunu hepimizin eliyle mümkün kılmasını niyaz ediyoruz. Amin!

Hizb-ut Tahrir

H. 25 Şa’ban 1423

Pakistan Vilayeti

M. 01 Kasım 2002

Yukarı