Ey
Türkiye Müslümanları!
Sizleri
İslam’ın sıcak selamıyla selamlıyoruz. Es-Selamu Aleykum
ve Rahmetullahi ve Berakâtuhu.
Mübarek
Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimizle tebrik ediyor,
Mevla’mızdan bu bayramı hayır ve rahmet kılmasını
diliyoruz. Müslümanların içinde yaşadıkları bu vahim
durumdan ve Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya ve diğer kafir
devletlerin hegemonyasından tam manasıyla kurtulması için
Rabbimizin yardımını diliyoruz. Kendilerine hükmeden küfür
nizamlarına son verip Allah’ın Kitab’ı ve Rasulü’nün
Sünneti’ni uygulama konumuna getirecek, kafir devletlerin
kuklası olmuş bu zalim yöneticileri alaşağı edip Müslüman
ülkeleri tek bir devlet çatısı altında birleştirecek,
mikrobik yahudi varlığına son verecek ve de İslam’ın
hidayet ve nur ışığını dünyaya taşıyacak olan Raşidi
Hilafet Devleti’ne yeniden kavuşmak için Müslümanlara
kendi katından aziz bir zafer ile ikramda bulunması için
Alemlerin Rabbine yalvarıp yakarıyoruz!
Fakat
ne yazık ki, bu tebrikimiz buruk bir tebriktir. Çünkü ne
Rabbimizin razı olduğu İslami bir hayat yaşayabiliyoruz ne
de kafirlerin bize ve dinimize yönelik vahşiyane
saldırılarına engel olabiliyoruz. İçinde bulunduğumuz bu
zamanda ne kadar acıdır ki, tümüyle İslam’a ve Müslümanlara
muhalif işler yapılmakta, hükümler çıkartılmakta ve inançlarımıza
acımasızca saldırılmaktadır. Dahası dünyanın diğer bölgelerinde
yaşayan birçok kardeşlerimiz zulüm ve katliam içerisinde
ezilmekte, hapishanelere tıkılmakta, çeşitli zulümlere
maruz kalmaktadır.
Müslümanlar
Afganistan’da, Keşmir’de, Çeçenistan’da, Irak’ta,
Filistin’de, Özbekistan’da ve diğer müslüman
memleketlerde bunca eziyet ve musibetler altında eziliyorlarken
ve Allah’ın dininden uzak bir hayat yaşıyorlarken, nasıl
olur da büyük bir rahatlık içerisinde huzurlu bir bayram
geçirebiliriz? Nitekim İslam’ın şerefli kumandanı
Selahaddin Eyyubi, Kudüs toprakları kafirlerin necis
ayaklarıyla kirlendiği bir halde kendisini gülmekten uzak
tutmuş ve Kudüs kurtuluncaya kadar güldüğü veya sevinçli
bir an geçirdiği görülmemiştir. Şimdi nasıl olur da Müslümanlar
bundan çok daha vahim bir durumda iken, bizler bu bayramı gülerek
ve eğlenerek kutlayabiliriz?
Ey
Muhterem Müslümanlar!
Müslümanlar
Ramazan ayını taat, teheccüd ve Kur’an okumakla
geçirirler. İşte bugün de Ramazan coşkusu içinde oruç ile
gece namazlarıyla ve diğer ibadetlerle Rablerinden amellerini
kabul buyurması ve kendilerini Ramazanın bereketinden
faydalanmış kullarından eylemesi için yalvarmaktadırlar.
Müslümanların
Ramazan’da kendisine kulluk ettikleri O Allah (cc) bütün
aylarda kendisine kul olunmaya müstehak olandır. Siz Müslümanlardan,
bu kerim taat ve ibadet ayından sonra Allah (cc)’ya
yaklaşmanızı ve Allah (cc)’nın bütün hayatınızı ve
davranışlarınızı düzenleyen bir sistem getiren ve
gerçekten insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet
olmanız için sizi yükselten bir din göndermiş olduğunu
idrak etmenizi istiyoruz.
Zira
İslam Ümmeti’nin başına gelen tüm bu feci olaylar;
Müslümanların, Allah ve Rasulü’nün yolunu izlemekten ve
Allah’ın kendileri için seçtiği İslam Dini’ni O’nun
bulunmasını istediği konuma yükseltmekten başka herhangi
bir çarelerinin olmadığını apaçık bir hakikat olarak göstermiştir.
Nitekim
İslam, asla her gün tekrarlanan ibadetlerden oluşan sadece
manevi bir din olmamıştır. Tam aksine devletin yönetimi ile
dünyaya hakim olmaktan tutun da eziyet veren bir engeli yoldan
kaldırmaya kadar insanın bütün hayatını düzenleyen bir
nizam olmuştur. Rasulullah (sav)’i devleti için başkan
yapan bir din olmuştur. Zira Allah (cc) Rasulullah (sav)’e şöyle
hitap etmiştir:
Aralarında
Allah’ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma!
Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni
saptırmamalarına dikkat et. Eğer yüz çevirirlerse bil ki,
Allah ancak günahlarının bir kısmını onların başına
bela etmek ister. İnsanların bir çoğu da zaten yoldan çıkmıştır.
Yoksa onlar cahiliyye yönetimini mi istiyorlar!? İyi anlayan
bir toplum için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim vardır?
[Maide 49-50]
Müslümanları,
devlet yönetiminde Rasulullah (sav)’e halifeler yapan din
olmuştur. Nitekim Rasullulah (sav) şöyle buyurdu:
İsrail
oğulları Nebiler tarafından yönetiliyordu. Her bir Nebi
vefat ettiğinde ardından bir diğer Nebi geliyordu. Muhakkak
ki, benden sonra Nebi gelmeyecektir. Fakat halifeler olacaktır.
Hem de çok halifeler gelecektir. [Muslim
rivayet etmiştir]
Müslümanları,
bu devlet yoluyla İslam’ı ve hidayeti tüm dünyaya ve
insanlara taşımakla mesul tutan bir din olmuştur. Bunun için
İslami fetihler genişlemiş ve İslam Fransa’ya, Çin’e,
Afrika’ya ve hatta Endonezya’ya kadar ulaşmıştır. Bundan
dolayı İslam Devleti yani Hilafet Devleti dünyada birinci
devlet idi. Öyle ki bütün diğer devletler bütün icraatlarında
Hilafet Devleti’ni dikkate alır, ona göre hareket ederlerdi.
İster Müslüman ister kafir olsun bütün insanlar, yaşadıkları
beldelerde yöneticilerinin zulmünden ve sistemlerinin
tasallutundan hep ona sığınmışlardı.
Ey
Türkiye’deki Müslümanlar!
Raşidi
Hilafet Devleti’nden, onu kurmanın ve kurmak için çalışmanın
farziyetinden söz ettiğimizde, bütün İslam Ümmeti’nden
bunu anlamalarını ve buna göre çalışmalarını
istediğimizde, ulaşılması imkansız hayaller veya
kuruntulardan söz etmiyoruz. Nafile bir ibadetten veya zorunlu
olmayan bir iyilik yapmaktan da bahsetmiyoruz. Bilakis bu Allah’ın
emrettiği farzların en üstünüdür. Sahabiler (ra) bunun
farz olduğunda ittifak etmişlerdir. İslam Ümmeti de bu farzı
Rasulullah (ra)’den, sahabilerden ve tabiinden içerisinde
hiçbir şüphe olmayan tevatür yoluyla almışlardır. Bunun
farz olduğunda da hiç kimse ihtilafa düşmemiştir. Bugün
içerisinde bulunduğumuz durum açıkça göstermektedir ki,
ümmet her hangi bir zamanda bu durumu değiştirmeye ve bu
devleti kurmaya muktedirdir. Zalim yöneticilerin ümmetten olan
korkusu, ümmetin onlardan olan korkusundan daha fazla hale
gelmiştir. Batılı devletler de İslam’ın sebep olduğunu
çok iyi idrak ettikleri bu korkuyu dikkate alır hale
gelmişlerdir. Zira İslami fetihlerin izleri, başkanlarının
zihinlerinde hâlâ mevcuttur ve de fetihlerin somut eserleri
hâlâ ülkelerindedir ve her gün gözlerinin önündedir.
Evet!
Şüphesiz ki İslam Ümmeti bu içler acısı durumunu
değiştirme kuvvetine sahiptir. Nitekim bu durumu
değiştirmeyi ümmetin üzerine farz kılan Allah (cc),
kendisinin rızasını kazanmak amacıyla olduğu ve kendisinin
gösterdiği metodu takip ettiği sürece bu ümmeti yardımsız
bırakmayacaktır. Ümmetin yapması gereken tek şey, bu durumu
değiştirmek için doğru metodu izlemesidir. Bizler bu metodu
bir farziyet ve sorumluluk olarak yerine getiriyor ve Ümmetin
bu metodu tam bir berraklıkla anlaması ve üzerinde yürümesi
için çalışıyoruz. Ortaya çıktığımız ilk anda; Allah
(cc) bizlere zafer nasip edene kadar ve İslam’ın ve Müslümanların
izzetini görene kadar veya Allah’ın rızasına götüren bu
yol üzerindeyken ölene kadar, bu metoddan kıl kadar
ayrılmayacağımıza dair izzetin Rabbi olan Allah (cc)’ya
yemin ettik.
Ey
Kerim Kardeşlerimiz!
Size
Ramazan’da ibadet ve taatı farz kılan ve sizin de O’nun
çağrısına icabet ettiğiniz O Allah (cc), Raşidi Hilafet
Devleti’ni kurmanız için çalışmayı da üzerinize farz kılandır.
Yine içinde yaşadığınız şu feci durumdan kurtularak
ayağa kalkmanızı her biriniz üzerine farz kılandır. Allah
(cc)’nın indirdikleriyle yönetmeye muvaffak olmak için
ciddi ve ihlaslı bir şekilde çalışan kardeşlerinize
yardım etmeniz de farzdır. Zira Allah (cc) sizin Rabbinizdir
ve O’nun hükümleri değişmedi ve kesinlikle
değişmeyecektir. Bunun için Rabbinizin çağrısına icabet
ediniz ve üzerinize farz kıldıklarını yerine getiriniz.
Şunu biliniz ki; Allah (cc) sizin için iki hayat seçmiştir:
Dünyada İslam Akidesi ve İslam Nizamı gölgesinde aziz ve
şerefli bir hayat, Ahirette de Allah’ın Rızası ve Rahmeti
gölgesinde eşsiz ni’metler ve ebedi cennet hayatı... Allah’ın
sizin için seçtiği bu iki harika hayatı reddetmeyiniz! Allah’a
yönelin, O da yardımını size yönlendirsin ve size izzet ile
zafer versin.
Bu
vesileyle tüm Müslümanların mübarek Ramazan Bayramlarını
tekrar tebrik eder, bu mübarek bayramın tüm İslam Ümmeti’ne
hayırlar getirmesini ve önümüzdeki Kurban Bayramını hep
birlikte Raşidi Hilafet Devleti çatısı altında kutlamayı
nasip etmesini Alemlerin Rabbinden niyaz ederiz.
Allah’ın
selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun!
Ey
iman edenler! Allah ve Rasulü sizi, size hayat veren şeye
davet ettikleri zaman icabet edin! Ve bilin ki Allah kişi ile
kalbi arasına girer. Ve siz muhakkak O’nun huzurunda
toplanacaksınız. Bir de öyle bir fitneden sakının ki, o içinizde
sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz. Biliniz ki Allah’ın
azabı şiddetlidir. [Enfal
24-25]
|