Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Müslümanların Başındaki Yöneticiler ve Köpek

 -Bir Karşılaştırma Denemesi-

Allah (Subhanehu ve Teala) bir ayet-i kerimesinde, şöyle buyurmaktadır:

Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız.” [Zariyat 49]

Müslümanların başında bulunan yöneticilerin özellikleri ile köpeğin özellikleri birlikte düşünüldüğünde, Allah (Subhanehu ve Teala); bu yöneticiler ile köpekleri birbirinin çifti olarak mı yarattı demekten, geri duramazsınız. Öyle ki; sanki birbirlerinin farklı formlardaki iki hali gibidir. Aralarındaki en önemli fark ise, birinin diğer insanlar gibi bir insan olması, diğerinin de diğer hayvanlar gibi bir hayvan olmasıdır.

Şimdi bu özelliklerin, ne olduğuna bakmanın zamanı geldi. Bu özellikleri, ayet ve hadislerle örneklemek gerekir ki; bu alçakları hala başlarında tutmaya devam eden Müslümanların akıllarını başlarına almaları için çarpıcı bir etken olsun.

1- Sadakat

Köpek: Bilindiği köpeklerin en önemli özellikleri sahiplerine olan bağlılıklarıdır. Köpeğin bu özelliğini bilen Ashab-ı Kehf’in de yanlarında bulunan, hatta mağarada bile kendilerinden ayırmadıkları bir köpekleri vardı. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’in Kehf suresinde, onlardan ve yanlarında bulunan köpekten, bizleri haberdar etmektedir. Gerçekten de köpekler, kendilerini evinin bekçisi yapan, kendisini besleyen ve kendisine zarar vermeyen kimselere sadakatiyle cevap verir, gücünü o kimseyi ve o kimsenin mülkiyetini korumaya adar.

Yönetici: Bugün Müslümanların başına musallat olmuş yöneticiler de aynen köpekler gibi kusursuz bir sadakate sahiptirler. Kendilerini topraklarımızın ve servetlerimizin başına geçiren, kendilerine kredi ve yardımlar veren ve saltanatlarının devamı için kendilerini koruyan, sömürgeci kafir efendilerinin bu jestine karşılık; sadakatlerini esirgememekte ve sahip oldukları tüm güçlerini onların emirlerini yerine getirmek için harcamaktadırlar. Kendilerini, İslam’ın ve Müslümanların düşmanı olan sömürgeci kafir efendilerinin hegemonyasını sürdürmeye adarlar.

2- Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’in, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) kanalıyla şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Köpek besleyen bir aile yoktur ki, her gün rızklarından iki kırat eksilmemiş olsun…"

Köpek: Görüldüğü gibi Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’in ifadesiyle, köpek besleyen ailenin rızkından her gün belli bir miktar kesilmektedir.

Yönetici: Aynı şekilde, bu köpek yöneticileri besleyen ve başında tutmaya devam eden toplumun rızkından da belli bir miktar kesilmektedir. Bugün Müslümanların üzerinde bulunduğu ülkelerin tamamı, ekonomik kriz yaşamakta ve açlık, sefalet ve borç batağında debelenmektedir. İşte nedeni, bu köpek tiniyetli yöneticilerdir. Öyleyse yapılması gereken; bu köpekleri kapımızdan kovmaktır. Onların yeri, kendileri gibi köpek olan efendilerinin yanıdır.

3- Yine Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’in, Ali bin Ebu Talib (Radiyallahu Anh) kanalıyla şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “İçerisinde resim, cünub ve köpek bulunan eve (rahmet) melekleri girmez.

Köpek: Yine anlaşıldığı gibi, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem); içerisinde köpek bulunan bir eve rahmetin veya rahmet meleklerinin girmeyeceğini bildirmektedir.

Yönetici: Aynı şekilde, bu köpek yöneticilerin içerisinde bulunduğu bir toplumda da ne rahmet kalır ne de rahmet melekleri gelir. Yine bugün Müslümanların üzerinde bulunduğu ülkelerin neredeyse tamamında sosyal çalkantılar, cinsel sapıklıklar, cinayetler, hırsızlıklar, boşanmalar, aile içi kaoslar ve akıl almaz pislikler, bu köpeklerin içimizde bulunması nedeniyle dehşet verici oranda yayılmıştır.

4- Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) yine Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) kanalıyla rivayet edilen bir hadiste şöyle buyurmaktadır: “Melekler, içinde köpek ve çan bulunan kafileye arkadaşlık etmezler.

Köpek: Gayet açıktır ki bu hadiste de Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem); meleklerin, köpek bulunan bir kafileye, yolculukları esnasında refakat etmeyeceğini ifade buyurmuştur. Demek ki, herhangi bir seyahate çıkıldığında yanımızda hiçbir köpek bulunmamalıdır.

Yönetici: Hal böyle iken; bu ümmet başında ve yanında bu köpek yöneticiler bulunduğu halde geleceğe nasıl seyahat etmeyi düşünüyor. Zamana, ölüme, hesap gününe doğru başladığımız bu seyahatimiz sırasında, yanımızda bu köpekler varken, onların bu esnada bizi koruyacaklarını ve onlar sebebiyle haydut saldırılarından emin olduğumuzu nasıl düşünürüz? Böyle yapmakla (bu köpeklerle korunalım derken) Rabbimizin korumasını ve bize liderlik etsin diye tayin ettiği koruyucuyu terk etmiyor muyuz? Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) bir hadis-i şerifinde; “İmam (halife) kalkandır. Onunla korunulur ve onun arkasında savaşılır.” buyurmaktadır. Öyleyse bizim gerçek korumamız, bu hain ve uşak yöneticiler değil; önce Rabbimiz sonra da onun gösterdiği Halife’dir. Bu durumda Müslümanların korunmak ve düşmanlarına karşı savaşmak için bu köpeklerden kurtulup, Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulmasına yardım ederek, kendileri için kalkan ve mızrak olacak Halife’yi başlarının tacı kılmalıdırlar.

5- Saldırı

Köpek: Bilindiği gibi; köpek kendisine zarar verildiği an saldırgan bir hal alır. Bu durum özellikle kuduz köpeklerde daha çok belirgindir. Kuduz köpek, kaptığı hastalık ve virüsün verdiği zarar ile canının yandığını hisseder ve ölümünün yaklaştığını anlar. İşte bu andan itibaren anlaşılmaz bir saldırganlık ile önüne gelen her canlıya alabildiğine saldırır ve ölürken adeta onların da kendisiyle beraber ölmesine istercesine mümkün, olduğunca zarar vermek ister.

Yönetici: Aynı şekilde, bugün Müslümanlara musallat olmuş kiralık yöneticiler de, Müslümanların uyanışını ve İslam Devleti’nin yakın olduğunu hissettikleri an kuduz bir köpek gibi, çevresindeki azgın çetesi ile birlikte, kendisinin sonunu getireceğini açıkça gördüğü, İslam’a ve İslam davetini taşıyan samimi Müslümanlara karşı, her taraftan saldırmaya başlar. İşte, kuduz köpek Amerika’nın Müslümanların bağrını hançerlemesi, Özbekistan, Tacikistan, Pakistan, Türkiye, Suriye, Ürdün, Libya, Suudi Arabistan ve Tunus gibi ülkelerde Müslümanların toplanması, tutuklanması, izlenmesi, işkence edilmesi, yakınlarına eziyet edilmesi, İslami mefhumların çarpıtılması, Müslümanların ve İslami kurumların terörist (!) olarak fişlenmesi, İslam’ın gerici olarak nitelenmesi, Müslüman kadınların örtülerine saldırılması, işte tüm bunlar ve bunlara benzer aşağılıkların tamamının şiddetle ve ısrarla sürdürülmesinin tek nedeni; bu kuduz köpek psikolojisidir. Kuduz köpeğin varlığı, aynen bu yöneticilerin Müslümanların başında bulunması gibi, ciddi bir toplumsal tehlikedir. Çaresi de ancak onun gebermesini sağlayacak olan, Raşidi Hilafet mermisini ateşlemektir. Bugün Müslümanların elinde, İslam silahı bulunmaktadır. Onun mermileri olan gayretli dava adamları, şarjöre yerleşmişlerdir. Mermiyi ateşleyecek olan mekanizma (İslami bir kitle) de hazır ve sağlamdır. Tek bir hareket kalmıştır o da: İslam ümmetinin elinde bulunan silahın tetiğine basmasıdır. Muhakkak ki; ümmet bu tetiği harekete geçirecek güce sahip olduğu gibi, Allah kendisine elbette yardım edecektir. Yeter ki; bu ümmet ancak Allah (Subhanehu ve Teala)’ya güvenip, sadece O’na dayansın.

6- Her ne kadar bu hain ve alçak yöneticilerin yaptığı hayvanlıklar, bir köpeğin yapmaktan haya ettiği kadar rezilce olsa da, Rabbimiz bizlere sırf ibret ve ders olsun diye, bu hayvanı mı yarattı demek yanlış olmaz. Öyle ki; köpekler dile gelse kesinlikle; “ben bu hayvanlıkları yapmam” diyeceklerdir. Adamın biri; “İnsanları tanıdıkça, kedileri daha çok seviyorum” demiş. Bu sözü duyunca insanın; “Yöneticileri tanıdıkça, köpekler daha sevimli görünüyor” diyesi geliyor. Muhakkak ki; Allah en güzel karşılaştırmayı yapandır:

“Dileseydik elbette onu, bu ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevasının peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumu gibidir. Üstüne varsan dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayan toplumun durumu budur. Bu kıssayı anlat; belki düşünürler.” [A’raf 176]

Yukarı