Geçen
hafta içinde, IMF direktifleriyle hükümet, yabancı
yatırımcılar için doğalgaz, petrol ve diğer mallar gibi
halkın servetlerini, sonunda satışa çıkarmak için zemin
hazırlamayı düşündüğü, kamu hizmetlerinin fiyatlarının
artışını ilan eden birçok açıklamalarda bulundu. Son
zamanlarda Amerikalı yatırımcıları temsil eden dokuz
kişilik bir heyet, OGDCL, PSO, PPL, POL ve dokuz petrol
kuyusunun özelleştirilmesine katılmayı düşündüklerini
ifade ettiler. İslam, bu nevi kamu mülkiyetlerini mülk
edinmeyi ve küffara Ümmetin servetleri üzerinde yetki ve
kontrol vermeyi Müslümanlara haram kıldı.
Ümmetin
servetlerini küffara satmakla Ümmet, üç şey üzerindeki
kontrolünü kaybeder:
Birincisi;
bu servetlerden gelen para, yerel ekonomide dolaşmaz. Bilakis
şu anda varolan 37 milyar dolarlık dış borç ödemesi
maskesi altında Batı’ya gider.
İkincisi;
mülkün yeni sahibinin yatırımlarının karlı olmasını
garanti altına almak için, kamu hizmetlerinin fiyatları daha
fazla artar.
Üçüncüsü;
bu yeni malikler, ilk sermaye masraflarını yeniden geri
almadıkları sürece, bu servetlerin geliştirilmesi için
gerekli olan ileriye dönük yatırımları yapmazlar.
Müslümanların
başındaki yönetimler, yabancı yatırımcıların artması
taleplerini tekrar tekrar dile getiriyorlar ki; onlar bununla,
ülke içine akan yabancı sermayenin, ekonomik gelişmeye
katkıda bulunacağını iddia ediyorlar. Halbuki Kapitalist
ekonomi fakültelerinin ders kitaplarından alınan bu basit ve
bayağı yaklaşımlar, Ümmetin servetlerini onun düşmanlarına
peşkeş çekmek için işlenen politik cürümlerin üzerini
örtmekte başarısız kalmaktadır. Çok iyi bilinmektedir ki;
2. Dünya Savaşı’nın ardından, kafirlerin işgalci askeri
kuvvetlerinin geri çekilmesinden sonra; küffar sömürgeciliğini,
ona yeni anlamlar yükleyerek sürdürdü. Bu yeni araçların
en önemlileri, ekonomik sömürü ve köleleştirmedir. Bunun
tam tersine İslam Hilafeti, ekonomiye tamamen hakim olmak
suretiyle, kendi kendine yeten bir konuma ulaşacak ve tüm
stratejik ekonomik unsurlarda denge ve kontrol sağlayacaktır.
|