Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Dinin etkisi

 Ortadoğu politikasının 3. bölümü: geçmiş, şimdi ve gelecek serileri

Tereddütsüz şunu açıklamak istiyorum ki, İslamiyet ve Yahudilik Filistin’deki politik çıkarların mağdurlarıdır. Önceden açıklandığı gibi, Filistin’deki anlaşmazlıklar Osmanlı Devletinin yıkımının sonucunda ortaya çıkmıştır. İslam kadar Yahudilikte bu kargaşalara bir sıcaklık ve canlılık kattı. Yahudilerin Filistin’e ilticası çoğu kez ‘vaad edilmiş topraklar’ sloganı altında cesaret bulmuştur. Diğer taraftan, İsrail’deki Yahudilere karşı yapılan saldırılarda İslamın ‘cihad’ şemsiyesi altında gerçekleşiyordu.

1920’lerden 1980’lerin ortasına kadar, yapılan savaşlarda, farklı Arap milliyetçileri veya sosyalistleri adı altında savaşılıyordu. Lübnan’da Hizbullah, ilk olarak İslam’ı bir araç olarak kullanarak Güney Lübnan’daki İsrail’e ciddi saldırılar gerçekleştirdi. Filistin’de, İslam adına oluşan grupların çoğalıp göz önüne çıkmaları 1987 intifadasından sonra oldu. Sovyetlerin etkisiyle meydana gelen, gecikmiş Afgan savaşı dünyanın çeşitli yerlerinde, Filistin’i de içine alacak şekilde İslam’da ki cihad terimini tekrar canlandırdı. İslam Devletinin (Raşidi Hilafet Devletinin) yokluğundan dolayı şahısların ve grupların yaptıklarının kontrol edilmesi güçleşir. Bu, şu gerçeklerle ortadadır ki, Filistin’de veya başka yerlerdeki Müslümanlar zulüm ve çaresiz şartlar altında yaşamaktalar. İslam Devletinin rolü, meydana gelen hareketleri ya savaşa ya da barışa dönüştürmektir. Devletin izin vermediği hareketleri kolayca kontrol altına alması veya engellemesi gibi. Hatta, İslam’ın ideoloji, siyasi sistem ve devlet olarak, İslam dünyasından kaldırılmasıyla birlikte İsrail varlığının kurulması için karar kılındı. 1924’te Mustafa Kemal İstanbul’daki yasal olarak var olan Hilafet Devletini kaldırdı. Tarihte, Mustafa Kemal’in Hilafet sisteminden önce ve kaldırılmasından sonra da İngilizlerle birlikte çalıştığına dair yeterince kanıtlar bulunmaktadır. Buna göre, İslam’ın Filistin’de ki olaylara direkt etkisi olduğu söylentileri tarihi incelemekteki eksiklikten dolayıdır. İslam’ın bu kargaşalara bir çözümü var mı? Bunun cevabı kesinlikle ‘evet’. Fakat İslamiyetin çözümü teorik değildir. Başka bir deyimle; bu kargaşaları İslam’ın yolu ile çözümlemek, bir ülke için İslam’ın kanunları dahil bütünüyle benimsenmesini içermektedir. İslam, laik varlıkların kendisini (İslamiyetin bir parçasını) kendi emelleri ve şerefleri için kullanmasına rıza göstermediği gibi bunları da bir çözüm için kullanmayı uygun bulmaz.

Terörizm anlayışı

Lügatte terörizm kelimesi kadar anlamına mutabık düşmeyen bir kelime mevcut değildir. Filistin olaylarının meydana geldiği bölge de için olmakla beraber, PLO bir zamanlar terörist bir grup olarak adlandırılmıştı. Ondan sonra barış yanlısı olduğu söylendi. Arafat bir ara terörist olarak ele alındı, ondan sonra Nobel ödülüne layık görüldü. Bir zamanlar Shamir bağımsızlığın kahramanıydı, ondan sonra İngiliz kuvvetleri tarafından terörist olarak adlandırıldı. Hagan, Lehi ve savaşan diğer Yahudi grupları bir taraftan bağımsızlık savaşçıları olarak ele alındı, diğer taraftan terörist olarak adlandırıldılar. Hamas ve Cihad gruplarına da bağımsızlık savaşçıları ve teröristler olarak bakıldı. 11 Eylül olaylarından önce bu gruplara özgürlük savaşçıları olarak bakılıyordu ve şimdi terörist grupları olarak adlandırılıyorlar. Aynı şeyler neredeyse dünyadaki bütün gruplara uygulanmaktadır. Kısacası, terörizmin tanımı yöneticilerin çıkarlarına göre tarif edildi. İsrail’de yer alan intihar saldırıları İsrailliler tarafından her zaman terör saldırıları olarak görüldü. Kimin öldüğü veya kimin kaldığı hiç önemli değildi. Ve aynı şekilde, İsrail askerleri ve polisleri tarafından Filistin’e saldırılar her zaman Filistin otoritesine karşı terörizm olarak görüldü. Burada da saldırının nedeni ve kullanılan aletleri hiç önemli değildi. Bunun için, suçlamalar ve terörizmi onaylamalar bu kan gölüne dönüşen savaş alanlarına bir son getirmez. Kim daha fazla suçlama atfederse galip geleceği bir oyun değil bu. Burada ki oyun, o alanda herkesin yenilmesidir. Tek galip gelecek ise, bu oyunun kurallarını koyanlardır. Ne yazık ki, bu kurallar uzun bir zaman önce, insanların bedellerini kendi kanı ve canıyla ödedikleri dönemden önce konulmuştur. Bu kurallar bir çeşit savaşa destek adına konmuştur.

Dr. Mohammed Malkawi

18 Mayıs, 2002-05-27

Kaynak: Khilafah.com

Yorum : Birinci bölüm: Ortadoğu politikası, Geçmiş, şimdi ve gelecek- giriş

İkinci bölüm: Ortadoğu politikası: Geçmiş, şimdi, gelecek- bu kargaşalara uluslararası siyasetin etkisi

Yukarı