Liderler,
Amerika’nın Irak’a karşı saldırganlığı hususunda,
halkı sessizliğe boğmak için etrafa terör yaymaya başvurmaktalar.
Hükümete Müşerref’in; “Irak’tan sonra Pakistan
hedef olabilir.” ve Jamali’nin; “zorla savaşa
itildiğimiz takdirde bu son raunt (devre) olacaktır.”
şeklindeki açıklamaların gerçek hedefinin ne olduğunu
sormak istiyoruz.
Bu açıklamalar,
Amerika’nın Pakistan ve İslam’a olan düşmanlığını
belirtmek, dolayısıyla muhtemel bir Amerikan saldırısında
halkın kendisini korumak için hazırlık yapmaları
niteliğini taşıyan bir uyarı mahiyetinde midir?! Yoksa bu açıklamaların
gerçek hedefi; Pakistanlı Müslümanları Irak konusunda,
halkın arasında “terör olduğunu” gerekçe göstererek
halkı susturmak mı? Afganistan konusunda da; “Hindistan-Amerika”
alakaları büyütülerek halkın korkutulması için aynı
strateji kullanılmıştı.
Irak’a
saldırmakla Amerika, yeni “engelleyici harekatlar”
doktrinine öncelik tanımak istiyor. Ki; bu doktrine işlerlik
kazandırmak için “teröristler” argümanını kullanarak,
ülkeleri suçlayıp onlara karşı harekatlar düzenleye
bilsin.
Irak
gibi zayıf bir ülke birkaç yıl içerisinde nükleer silah
üretmiş ihtimali olmasından dolayı (nükleer kapasitesini
çoktan kapatmış olan Pakistan içinde aynı sebep geçerlidir)
“yasal” bir hedef gösterilmiştir.
Pakistan’a
üzerine düşen; karşı şiddeti durdurabilmek için “suskun
izleyiciler” rolünü oynamaktan vazgeçip, Amerika’nın
savaş rüzgarları estirmesini durdurmaktır. Ki; böylelikle
Irak saldırısı başka saldırılara bir başlangıç olamasın.
Hilafet
sistemi altında ne Halife nede şura temsilcileri küffârın Müslümanlara
saldırısında yardımcı olmak veya olmamak gibi hususları
tartışmakla zaman geçiremez. Çünkü, Allah (cc) bizlere bu
konuda şer’i hükmü belirtmiştir. Hilafet sistemine yöneliş,
bugünkü kötü yöneticilerin baskısına rağmen tekrar
ayağa kalkmaktadır. Bu gelişme, Müslümanların müstemleke
durumuna düşmesini önleyecektir.
|