Türkiye'nin
Hain İşbirlikçi Yöneticilerine, Ordu Mensuplarına ve Müslüman
Halkına
Açık
Bir Uyarı Ve Sıcak Bir Davet!
Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle
onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip
kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın.
[Tevbe 14]
İslam’ın ve Müslümanların azgın düşmanı
kâfir Amerika ve onun sinsi müttefiki kâfir İngiltere, Türkiye
yöneticilerinin ve Arap yöneticilerin destek ve teşvikiyle,
Irak’a ve onun mazlum Müslüman halkına karşı vahşi bir
savaşa başladı. Bu savaş, her ne kadar Irak’ın
silahsızlandırılması, kitle imha silahlarından
arındırılması ve bölgede bir tehdit olmaktan çıkarılması
ve Irak’ın kurtarılması bahaneleri altında yürütülse de
savaşın asıl nedeni; sömürgeci kâfir devletler tarafından
Müslümanların kanlarının akıtılması ve servetlerinin
yağmalanmasıdır. Onun için bu savaş, İslam’a ve Müslümanlara
yönelik bir savaş olarak, apaçık bir Haçlı Savaşı’dır.
Çünkü Irak’ı ve mazlum halkını hedef alan bu saldırı;
kâfirler tarafından Müslümanların kanlarının dökülmesine,
petrol ve doğalgaz gibi servetlerinin çalınmasına, sömürgeci
varlıkların Müslüman toprakları üzerine kalıcılaşmasına,
İslam Ümmeti’nin yegane kurtuluşu ve Allah (cc)’nin kesin
emri olan Raşidi Hilafet Devleti’nin kuruluşunun
geciktirilmesine sebep olacaktır. Katar, Kuveyt, Bahreyn ve
Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinin yöneticileri ile
birlikte AKP hükümetinin yönettiği Türkiye Cumhuriyeti
yöneticileri de bu Haçlı Savaşı’nda Amerikan kâfirlerine
tam destek vermektedir.
Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu
hale geliyorlar? [Munafikun 4]
Bu vahşiyane Haçlı Savaşı’nda Türkiye,
kafirlerin Irak'a saldırmalarında hava sahası, lojistik
destek ve limanlar konularında kesin destek vermektedir. Başta
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül
olmak üzere, AKP’li yetkililerin açıklamalarından ve en
son çıkan tezkere ile bu desteğin kesinlik kazandığı açığa
çıkmıştır. Iraklı Müslüman kardeşlerini ucuz bir bedele
satan Türkiye’nin bu hain yöneticileri, kiralık katil
misyonunu çoktan yüklenmişlerdir. Bunların yüzsüzlükleri
ve ihanetleri bu kadarla da kalmadı. Yaptıkları çoğu açıklamalarda,
Amerika’nın kendilerinin dost ve müttefiki olduğunu,
Amerika ile Türkiye arasında stratejik bir işbirliği
bulunduğunu, Amerika’nın siyasi ve askeri menfaatlerini gerçekleştirmek
için ellerinden geleni yapacaklarını utanmadan ilan ettiler.
Böylelikle halkın düşüncesi neredeyse; “Irak’a karşı
savaş olmasın. Ama çıkarlarımız gereği buna da mecburuz”
haline geldi. Şunu sormak istiyoruz: Müslümanlar olarak bizim
ölçümüz, 3-5 kuruşluk çıkarlarımız mıdır, yoksa Allah
(cc)’nin bize emrettikleri (helaller ve haramlar) ve
kardeşlerimizin pak kanları mıdır?
Ey
insanlar! Sizin azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir;
(bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde
edersiniz; sonunda dönüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta
olduklarınızı size haber vereceğiz.
[Yunus 23]
Ey Türkiye’nin
Gaflet İçindeki Yöneticileri!
Kâfir Amerika’nın başlattığı bu Haçlı Savaşı’nın
başarısı için sizi zorladığı şeyleri kendisine vermeniz
şer'an haramdır. Amerika’nın emirlerine boyun eğmeniz, çeşidi
her ne olursa olsun ona yardım etmeniz, güvenlik ile ilgili
istihbarat sağlamanız, onların topraklarımızda
yerleşmelerine, hava alanlarımızı, limanlarımızı veya
üslerimizi kullanmalarına veya topraklarımız üzerinden
Müslüman kardeşlerimize saldırmak için geçmelerine izin
vermeniz Allah (cc)’nin nefret ettiği bir iş ve Allah (cc)’ya,
Rasulü (sav)’e ve mü’minlere
karşı apaçık bir hıyanettir. Bununla beraber büyük bir
cürüm ve Müslümanları sırtlarından hançerlemektir.
Siyasi, askeri, ekonomik veya herhangi bir diğer alanda sömürgeci
kâfirlerle dostluk ve işbirliği yapmanız veya stratejik
ortaklık kurmanız da haramdır. Çünkü başında Amerika ve
İngiltere’nin bulunduğu sömürgeci kâfir devletler,
İslam'ın ve Müslümanların aleni düşmanıdırlar. Bunu
Filistin’de, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Doğu Türkistan’da,
Keşmir’de ve daha birçok Müslüman beldede çok acı bir
şekilde hissettik ve hissetmeye devam ediyoruz. Şimdi de
listeye Irak eklendi. Yarın sıranın bizde olmadığını kim
bilebilir ki? Bakınız, bizim de Rabbimiz sizin de Rabbiniz
olan Allah (cc) ne buyuruyor:
Düşman
onlardır. Onlardan sakın! [Munafikun
4]
Sizi Allah (cc)’nin
azabı ve kerim İslam Ümmeti’nin ayak sesleri ile uyarıyoruz.
Çünkü Allah (cc)
yaptığınız bütün amellerin hesabını soracaktır. Amerika’nın
azameti sizi korkutmasın. Onun siyasi, askeri ve ekonomik
tehditlerine aldırmayın! Değil 6 milyar $ veya 10 milyar $, dünyanın
hazinelerini önünüze dökseler, tek bir Müslümanın dahi
kanının akıtılmasına nasıl razı olabilirsiniz? Hele
Allah'ın Rasulü (sav) bile
razı değilken:
Kâbe’nin taş taş yıkılması, Allah’ın
katında tek bir Müslümanın kanının akmasından daha
ehvendir.
Şayet sizler; hiçbir kınayıcının
kınamasına aldırmaksızın, hiçbir zalimin tehdidinden
korkmaksızın ve hiçbir mazlumun kanını dökmeksizin, ahını
almaksızın, cesaretle ve imanla, İslam’a uygun hareket
ederek Raşidi Hilafet Devleti’ni ilan edebilme iradesini gösterirseniz,
Allah (cc)’nın
yardımını ve İslam Ümmeti’nin teveccühünü kazanırsınız.
İzzet ve azametiniz, şeref ve haysiyetiniz
olur. Nitekim Rabbimiz (sav) şöyle
buyurmaktadır:
Müminleri bırakıp da kâfirleri dost
edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi
arıyorlar? Bilsinler ki; izzetin tamamı Allah'a aittir.
[Nisa 139]
Karunlar, Nemrudlar, Firavunlar da Amerika
gibi değiller miydi? Onlar da yeryüzünde büyüklük taslamadılar
mı? Sonra ne oldu? Allah (cc)
onları yerin dibine geçirmedi mi? Onlardan herhangi bir kalıntı
görebiliyor musunuz? Amerika’nın sonu da, önceden
yeryüzünde haddi aşan ve fesat yayan Ad ve Semud’un sonu
gibi olacaktır. Rabbimiz (cc)
onların sonunu bize şöyle haber vermektedir.
Ad kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere
büyüklük tasladılar ve: “Bizden
daha kuvvetli kim vardır?”
dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın, onlardan daha
kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim ayetlerimizi
inkâr ediyorlardı.
[Fussilet 15]
Siz bu mazlum Müslüman halkı
kandırıyorsunuz. Fakat gayet iyi biliyorsunuz ki bu halk; Müslüman
olduğunuza, İslam’ın ve Müslümanların hayrına işler
yapacağınıza inandığı için sizi seçti. Halbuki siz, barış
girişimlerinde bulunduğunuzu, savaşı istemediğinizi iddia
ederek, halkın temiz İslami duygularıyla oynuyorsunuz. Siz de
biliyorsunuz ki, bu halk bu savaşı istememektedir.
Amellerinizde Allah'a isyan etmenizin yanı sıra otoritenizi
kendisinden aldığınız halkın bile isteklerinin tam tersini
yapıyor, kâfir Amerika'nın emirlerine boyun büküyorsunuz.
Sizler bu tavırlarınız ve sözlerinizle halkı
aldattığınızı sanıyorsanız, bilin ki ancak kendinizi
aldatıyorsunuz. Fakat Rabbimiz olan Allah'ı ve onun uğrunda mücadele
eden samimi müminleri asla!.. Haydi biraz cesaretiniz ve zerre
kadar imanınız varsa, Amerika ve diğer sömürgeci kâfirlere
meydan okuyun! Yardımı ve hoşnutluğu ancak Allah (cc)’den
isteyin. Kâfirlerin tarafında yer alarak Müslüman kardeşlerimizin
kanına girmeyin! Bu büyük cürüme ortak olmayın.
İslam Devleti olan Raşidi Hilafet Devleti’ni kurma
yiğitliğini gösterin! Yoksa siz bunu,
Allah (cc)’nin
vaadine rağmen, bir hayâl veya bir ütopya olarak mı görüyorsunuz?
Ey Türk Silahlı Kuvvetlerine
Mensup Askerler ve Komutanlar!
Sizler Rasulullah
(cc)’ın
ümmetinin güvenliğini ve bekâsını sağlayan askerlersiniz.
Sizler Fatih’in torunları değil misiniz? O Fatih ki, onun
ismini duyduklarında kâfirlerin dizlerinin bağı kopuyordu.
Başınızdaki birtakım İslam düşmanı Kemalistlerin
emirlerine itaat etmeyin! Sizler İslam Ümmeti’nin ordularısınız,
İslam’ın ve Müslümanların emin bekçisi olmalısınız.
Kuvvetlerinizi diğer İslam ordularının kuvvetleri ile
birleştirmelisiniz. Mermileriniz ve bombalarınız Müslüman
kardeşlerinizi değil, gerçek düşmanınız olan kâfirleri
hedef alsın. Eğer bu takdire şayan harekette bulunursanız,
Allah ve Rasulü’nün yardımcıları, İslam Ümmeti’nin
Ensarı olursunuz. Hani Allah Rasulü (sav) Huneyn günü Ensar’a şöyle
hitap etmişti: Muhammed’in
canını elinde tutan Zat’a yemin olsun ki; Bütün dünyanın
adamları bir tarafa gitse ve Ensar da öbür tarafa gitse;
Vallahi Ensar’ın tarafına giderim. Ben Muhacir olmak değil,
Ensar’dan biri olmak isterdim. Ey Allahım! Ensar’a,
onların çocuklarına ve çocuklarının çocuklarına
rahmetini ve rızanı gönder. [Buhari,
Muslim, Tirmizi]
İşte tercih sizin! Rasulullah
(sav)’in
bu muhteşem övgüsüne layık olarak Haçlı Savaşçılarına
karşı kahramanca Cihad etmek mi? Yoksa kâfirlerin yanında
yer alan aşağılanmış kiralık katiller olmak mı?
Dilediğinizi seçin. Zira Allah (cc)
seçiminizin hesabını sizden hakkıyla sormaya muktedirdir.
Farkında olunuz ki, şu anda hizmetçisi olduğunuz Kemalizm ve
Laikliğin günleri sayılıdır. Allah (cc)’nın
müminlere vâdettiği zaferi ise, İnşaAllah pek yakındır.
Ey Rasulullah’ın Kerim Ümmeti!
Eğer sizin yöneticileriniz dinlerini bırakmış
korkak uşaklar ise ve eğer bütün saygınlıklarını
kaybetmiş olup zorba kâfir Amerika’nın önünde bir köle
gibi davranıyorlarsa ve onlardan hiçbir umut beklenmiyorsa,
söyleyiniz Allah aşkına, bu yöneticilerin kâfir Amerika ile
ittifak kurup sizi Müslüman kardeşlerinizle savaşmaya sürüklemelerine
izin mi vereceksiniz?! Yöneticilerinizin hava alanlarınızı,
limanlarınızı ve topraklarınızı, Müslümanları katletsin
diye kâfir Amerika’ya vermesine göz mü yumacaksınız?!
Evlatlarınızın kâfir Amerika ile beraber Müslüman kardeşlerinizi
öldürmesi için gönderilmesine razı mı olacaksınız?!
Allah’a yemin olsun ki bu yöneticilerin yaptıkları görülmedik
büyük bir cürümdür! Eğer onların Amerika’ya boyun bükmelerine
suskun kalarak izin verirseniz, Vallahi bu sizin için utanç
verici bir durum ve çok büyük bir günah olur! Şu anda acil
olarak yapmanız gereken şey; yöneticilerinizin ülkelerinizin
kapılarını Amerika’ya açmalarına engel olup,
Amerikalıları ülkenizden kovmanız ve bütün Müslüman
ülkelerden kovulması için çalışmanızdır. Müslümanların
üzerine küfür kanunlarını uygulamak ve ümmetin kuvvet ve
servetlerini kâfirlerin hizmetine sunmak, büyük sorumluluğu
olan akıl almaz bir cürümdür. Dolayısıyla yapmanız
gereken şey; İslam’ı hayatınızın tek ölçüsü haline
getirmeniz, kâfirlerden ve onların küflenmiş sistemlerinden
kurtulmanız, bunun için çalışan hayırlı evlatlarınıza
destek vermeniz ve ülkemizdeki yetki ve kuvvet sahiplerine Raşidi
Hilafet Devleti’ni kurmaları için baskı yapmanızdır.
Müslümanları dünyada izzetli kılan ve
üstün bir yaşantıya kavuşturan Hilafet Devleti’nin izleri
ne de çabuk silindi zihinlerden!... Halbuki o devlet, tek bir
Müslümanın akıtılan kanı için koca orduları seferber
etmedi mi? O devlet, bir mektupla koskoca devletleri dize
getirmedi mi? O devlet, zulmün karşısında bir kale gibi
durmadı mı? O devlet, cihana Allah’ın nizamıyla hükmederek
insanlığın önünde lider olmadı mı? O devletin şanlı
tarihi, zulüm ve sömürü değil de, rahmet ve adaletle dolu
değil mi? Kâfirlerin başınıza diktiği karton devletçikleri,
kokuşmuş sistemlerini ve uşaklarını tarihin çöplüğüne
atmanın zamanı hâlâ gelmedi mi? Yoksa işlenen bunca zulüm
ve rezillikleri kendinize reva mı görüyorsunuz?
Ey İman Edenler! Allah ve Rasulü sizi, size
hayat verecek şeylere davet ettikleri zaman icabet edin!
[Enfal 24]
|