Ana Sayfa

Ayın Konusu

İnceleme

Soru-Cevap

Kitap Tanıtım

Hakkımızda

Ana Sayfa
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email
İslam Devleti
İslam'a Davet
Hizb-ut Tahrir
Hilafet Nasıl Yıkıldı
İslam Şahsiyeti
İslam'da İctimai Nizam
İslam'da Yönetim Nizamı
İslam'da Ekonomik Sistem
Diğer kitaplar için tıklayınız

Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti'nden

 Türkiye'nin Hain İşbirlikçi Yöneticilerine, Ordu Mensuplarına ve Müslüman Halkına

Açık Bir Uyarı Ve Sıcak Bir Davet!

Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın. [Tevbe 14]

İslam’ın ve Müslümanların azgın düşmanı kâfir Amerika ve onun sinsi müttefiki kâfir İngiltere, Türkiye yöneticilerinin ve Arap yöneticilerin destek ve teşvikiyle, Irak’a ve onun mazlum Müslüman halkına karşı vahşi bir savaşa başladı. Bu savaş, her ne kadar Irak’ın silahsızlandırılması, kitle imha silahlarından arındırılması ve bölgede bir tehdit olmaktan çıkarılması ve Irak’ın kurtarılması bahaneleri altında yürütülse de savaşın asıl nedeni; sömürgeci kâfir devletler tarafından Müslümanların kanlarının akıtılması ve servetlerinin yağmalanmasıdır. Onun için bu savaş, İslam’a ve Müslümanlara yönelik bir savaş olarak, apaçık bir Haçlı Savaşı’dır. Çünkü Irak’ı ve mazlum halkını hedef alan bu saldırı; kâfirler tarafından Müslümanların kanlarının dökülmesine, petrol ve doğalgaz gibi servetlerinin çalınmasına, sömürgeci varlıkların Müslüman toprakları üzerine kalıcılaşmasına, İslam Ümmeti’nin yegane kurtuluşu ve Allah (cc)’nin kesin emri olan Raşidi Hilafet Devleti’nin kuruluşunun geciktirilmesine sebep olacaktır. Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinin yöneticileri ile birlikte AKP hükümetinin yönettiği Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri de bu Haçlı Savaşı’nda Amerikan kâfirlerine tam destek vermektedir.

Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar? [Munafikun 4]

Bu vahşiyane Haçlı Savaşı’nda Türkiye, kafirlerin Irak'a saldırmalarında hava sahası, lojistik destek ve limanlar konularında kesin destek vermektedir. Başta Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olmak üzere, AKP’li yetkililerin açıklamalarından ve en son çıkan tezkere ile bu desteğin kesinlik kazandığı açığa çıkmıştır. Iraklı Müslüman kardeşlerini ucuz bir bedele satan Türkiye’nin bu hain yöneticileri, kiralık katil misyonunu çoktan yüklenmişlerdir. Bunların yüzsüzlükleri ve ihanetleri bu kadarla da kalmadı. Yaptıkları çoğu açıklamalarda, Amerika’nın kendilerinin dost ve müttefiki olduğunu, Amerika ile Türkiye arasında stratejik bir işbirliği bulunduğunu, Amerika’nın siyasi ve askeri menfaatlerini gerçekleştirmek için ellerinden geleni yapacaklarını utanmadan ilan ettiler. Böylelikle halkın düşüncesi neredeyse; “Irak’a karşı savaş olmasın. Ama çıkarlarımız gereği buna da mecburuz” haline geldi. Şunu sormak istiyoruz: Müslümanlar olarak bizim ölçümüz, 3-5 kuruşluk çıkarlarımız mıdır, yoksa Allah (cc)’nin bize emrettikleri (helaller ve haramlar) ve kardeşlerimizin pak kanları mıdır?

Ey insanlar! Sizin azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda dönüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz. [Yunus 23]

Ey Türkiye’nin Gaflet İçindeki Yöneticileri!

Kâfir Amerika’nın başlattığı bu Haçlı Savaşı’nın başarısı için sizi zorladığı şeyleri kendisine vermeniz şer'an haramdır. Amerika’nın emirlerine boyun eğmeniz, çeşidi her ne olursa olsun ona yardım etmeniz, güvenlik ile ilgili istihbarat sağlamanız, onların topraklarımızda yerleşmelerine, hava alanlarımızı, limanlarımızı veya üslerimizi kullanmalarına veya topraklarımız üzerinden Müslüman kardeşlerimize saldırmak için geçmelerine izin vermeniz Allah (cc)’nin nefret ettiği bir iş ve Allah (cc)’ya, Rasulü (sav)’e ve mü’minlere karşı apaçık bir hıyanettir. Bununla beraber büyük bir cürüm ve Müslümanları sırtlarından hançerlemektir. Siyasi, askeri, ekonomik veya herhangi bir diğer alanda sömürgeci kâfirlerle dostluk ve işbirliği yapmanız veya stratejik ortaklık kurmanız da haramdır. Çünkü başında Amerika ve İngiltere’nin bulunduğu sömürgeci kâfir devletler, İslam'ın ve Müslümanların aleni düşmanıdırlar. Bunu Filistin’de, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Doğu Türkistan’da, Keşmir’de ve daha birçok Müslüman beldede çok acı bir şekilde hissettik ve hissetmeye devam ediyoruz. Şimdi de listeye Irak eklendi. Yarın sıranın bizde olmadığını kim bilebilir ki? Bakınız, bizim de Rabbimiz sizin de Rabbiniz olan Allah (cc) ne buyuruyor:

Düşman onlardır. Onlardan sakın! [Munafikun 4]

Sizi Allah (cc)’nin azabı ve kerim İslam Ümmeti’nin ayak sesleri ile uyarıyoruz. Çünkü Allah (cc) yaptığınız bütün amellerin hesabını soracaktır. Amerika’nın azameti sizi korkutmasın. Onun siyasi, askeri ve ekonomik tehditlerine aldırmayın! Değil 6 milyar $ veya 10 milyar $, dünyanın hazinelerini önünüze dökseler, tek bir Müslümanın dahi kanının akıtılmasına nasıl razı olabilirsiniz? Hele Allah'ın Rasulü (sav) bile razı değilken:

Kâbe’nin taş taş yıkılması, Allah’ın katında tek bir Müslümanın kanının akmasından daha ehvendir.

Şayet sizler; hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmaksızın, hiçbir zalimin tehdidinden korkmaksızın ve hiçbir mazlumun kanını dökmeksizin, ahını almaksızın, cesaretle ve imanla, İslam’a uygun hareket ederek Raşidi Hilafet Devleti’ni ilan edebilme iradesini gösterirseniz, Allah (cc)’nın yardımını ve İslam Ümmeti’nin teveccühünü kazanırsınız. İzzet ve azametiniz, şeref ve haysiyetiniz olur. Nitekim Rabbimiz (sav) şöyle buyurmaktadır:

Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki; izzetin tamamı Allah'a aittir. [Nisa 139]

Karunlar, Nemrudlar, Firavunlar da Amerika gibi değiller miydi? Onlar da yeryüzünde büyüklük taslamadılar mı? Sonra ne oldu? Allah (cc) onları yerin dibine geçirmedi mi? Onlardan herhangi bir kalıntı görebiliyor musunuz? Amerika’nın sonu da, önceden yeryüzünde haddi aşan ve fesat yayan Ad ve Semud’un sonu gibi olacaktır. Rabbimiz (cc) onların sonunu bize şöyle haber vermektedir.

Ad kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: “Bizden daha kuvvetli kim vardır?” dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim ayetlerimizi inkâr ediyorlardı. [Fussilet 15]

Siz bu mazlum Müslüman halkı kandırıyorsunuz. Fakat gayet iyi biliyorsunuz ki bu halk; Müslüman olduğunuza, İslam’ın ve Müslümanların hayrına işler yapacağınıza inandığı için sizi seçti. Halbuki siz, barış girişimlerinde bulunduğunuzu, savaşı istemediğinizi iddia ederek, halkın temiz İslami duygularıyla oynuyorsunuz. Siz de biliyorsunuz ki, bu halk bu savaşı istememektedir. Amellerinizde Allah'a isyan etmenizin yanı sıra otoritenizi kendisinden aldığınız halkın bile isteklerinin tam tersini yapıyor, kâfir Amerika'nın emirlerine boyun büküyorsunuz. Sizler bu tavırlarınız ve sözlerinizle halkı aldattığınızı sanıyorsanız, bilin ki ancak kendinizi aldatıyorsunuz. Fakat Rabbimiz olan Allah'ı ve onun uğrunda mücadele eden samimi müminleri asla!.. Haydi biraz cesaretiniz ve zerre kadar imanınız varsa, Amerika ve diğer sömürgeci kâfirlere meydan okuyun! Yardımı ve hoşnutluğu ancak Allah (cc)’den isteyin. Kâfirlerin tarafında yer alarak Müslüman kardeşlerimizin kanına girmeyin! Bu büyük cürüme ortak olmayın. İslam Devleti olan Raşidi Hilafet Devleti’ni kurma yiğitliğini gösterin! Yoksa siz bunu, Allah (cc)’nin vaadine rağmen, bir hayâl veya bir ütopya olarak mı görüyorsunuz?

Ey Türk Silahlı Kuvvetlerine Mensup Askerler ve Komutanlar!

Sizler Rasulullah (cc)’ın ümmetinin güvenliğini ve bekâsını sağlayan askerlersiniz. Sizler Fatih’in torunları değil misiniz? O Fatih ki, onun ismini duyduklarında kâfirlerin dizlerinin bağı kopuyordu. Başınızdaki birtakım İslam düşmanı Kemalistlerin emirlerine itaat etmeyin! Sizler İslam Ümmeti’nin ordularısınız, İslam’ın ve Müslümanların emin bekçisi olmalısınız. Kuvvetlerinizi diğer İslam ordularının kuvvetleri ile birleştirmelisiniz. Mermileriniz ve bombalarınız Müslüman kardeşlerinizi değil, gerçek düşmanınız olan kâfirleri hedef alsın. Eğer bu takdire şayan harekette bulunursanız, Allah ve Rasulü’nün yardımcıları, İslam Ümmeti’nin Ensarı olursunuz. Hani Allah Rasulü (sav) Huneyn günü Ensar’a şöyle hitap etmişti: Muhammed’in canını elinde tutan Zat’a yemin olsun ki; Bütün dünyanın adamları bir tarafa gitse ve Ensar da öbür tarafa gitse; Vallahi Ensar’ın tarafına giderim. Ben Muhacir olmak değil, Ensar’dan biri olmak isterdim. Ey Allahım! Ensar’a, onların çocuklarına ve çocuklarının çocuklarına rahmetini ve rızanı gönder. [Buhari, Muslim, Tirmizi]

İşte tercih sizin! Rasulullah (sav)’in bu muhteşem övgüsüne layık olarak Haçlı Savaşçılarına karşı kahramanca Cihad etmek mi? Yoksa kâfirlerin yanında yer alan aşağılanmış kiralık katiller olmak mı? Dilediğinizi seçin. Zira Allah (cc) seçiminizin hesabını sizden hakkıyla sormaya muktedirdir. Farkında olunuz ki, şu anda hizmetçisi olduğunuz Kemalizm ve Laikliğin günleri sayılıdır. Allah (cc)’nın müminlere vâdettiği zaferi ise, İnşaAllah pek yakındır.

Ey Rasulullah’ın Kerim Ümmeti!

Eğer sizin yöneticileriniz dinlerini bırakmış korkak uşaklar ise ve eğer bütün saygınlıklarını kaybetmiş olup zorba kâfir Amerika’nın önünde bir köle gibi davranıyorlarsa ve onlardan hiçbir umut beklenmiyorsa, söyleyiniz Allah aşkına, bu yöneticilerin kâfir Amerika ile ittifak kurup sizi Müslüman kardeşlerinizle savaşmaya sürüklemelerine izin mi vereceksiniz?! Yöneticilerinizin hava alanlarınızı, limanlarınızı ve topraklarınızı, Müslümanları katletsin diye kâfir Amerika’ya vermesine göz mü yumacaksınız?! Evlatlarınızın kâfir Amerika ile beraber Müslüman kardeşlerinizi öldürmesi için gönderilmesine razı mı olacaksınız?! Allah’a yemin olsun ki bu yöneticilerin yaptıkları görülmedik büyük bir cürümdür! Eğer onların Amerika’ya boyun bükmelerine suskun kalarak izin verirseniz, Vallahi bu sizin için utanç verici bir durum ve çok büyük bir günah olur! Şu anda acil olarak yapmanız gereken şey; yöneticilerinizin ülkelerinizin kapılarını Amerika’ya açmalarına engel olup, Amerikalıları ülkenizden kovmanız ve bütün Müslüman ülkelerden kovulması için çalışmanızdır. Müslümanların üzerine küfür kanunlarını uygulamak ve ümmetin kuvvet ve servetlerini kâfirlerin hizmetine sunmak, büyük sorumluluğu olan akıl almaz bir cürümdür. Dolayısıyla yapmanız gereken şey; İslam’ı hayatınızın tek ölçüsü haline getirmeniz, kâfirlerden ve onların küflenmiş sistemlerinden kurtulmanız, bunun için çalışan hayırlı evlatlarınıza destek vermeniz ve ülkemizdeki yetki ve kuvvet sahiplerine Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmaları için baskı yapmanızdır.

Müslümanları dünyada izzetli kılan ve üstün bir yaşantıya kavuşturan Hilafet Devleti’nin izleri ne de çabuk silindi zihinlerden!... Halbuki o devlet, tek bir Müslümanın akıtılan kanı için koca orduları seferber etmedi mi? O devlet, bir mektupla koskoca devletleri dize getirmedi mi? O devlet, zulmün karşısında bir kale gibi durmadı mı? O devlet, cihana Allah’ın nizamıyla hükmederek insanlığın önünde lider olmadı mı? O devletin şanlı tarihi, zulüm ve sömürü değil de, rahmet ve adaletle dolu değil mi? Kâfirlerin başınıza diktiği karton devletçikleri, kokuşmuş sistemlerini ve uşaklarını tarihin çöplüğüne atmanın zamanı hâlâ gelmedi mi? Yoksa işlenen bunca zulüm ve rezillikleri kendinize reva mı görüyorsunuz?

Ey İman Edenler! Allah ve Rasulü sizi, size hayat verecek şeylere davet ettikleri zaman icabet edin! [Enfal 24]

  

Hizb-ut Tahrir

H. 17 Muharrem 1424

Türkiye Vilayeti

M. 20 Mart 2003

 

Yukarı