Hamd
Allah (cc)’yadır. Biz O’na hamd ediyor ve O’nun
yardımını ve zaferini bekliyoruz. Allah’ın doğru yola
ilettiği kimseyi hiç kimse saptıramaz. O’nun saptırdığı
kimseyi de hiç kimse doğru yola iletemez. Şahitlik ederiz ki,
Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederiz ki,
Muhammed (sav) O’nun salih kulu ve kerim Rasulü’dür.
Allah
(cc) şöyle buyurmuştur:
''Allah
size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse
yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım
eder? Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.'' [Al-i İmran 160]
Küfür
sistemi ve avaneleri, İslam fikri karşısındaki çaresizlik
ve acziyetlerini bir kez daha kanıtlamış ve İslam Ümmeti’nin
hayırlı ve seçkin kitlesi Hizb-ut Tahrir’in Türkiye’deki
gençlerine karşı, MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) ve TEM
(Terörle Mücadele Müdürlüğü) gibi şeytani birimleri
vasıtasıyla zelil bir operasyon düzenlemiştir. Sabahın
erken saatlerinde gençlerin evlerine birçok ekipler ile baskınlar
yapılmış, aileleri rahatsız edilmiş, evleri alt-üst edilmiş
ve polis müdürlüğünde uykusuzluk, açlık ve yoğun
psikolojik baskılar altında yapılan soruşturmaların
ardından birkaç genç tutuklanarak hapishanelere gönderilmiştir.
Ardından
bu operasyonlar hakkında basın-yayın organlarında yer alan
birçok haberlerde “Hizb-ut
Tahrir çökertildi”,
“Hizb-ut Tahrir’e büyük darbe” ve benzer ibareler
kullanılarak, İslam davetine ve onu taşıyanlara karşı
kalplerinde gizledikleri kin ve nefreti, hayal ettikleri
kuruntularla dışa vurmuşlardır. Bunlar bilmiyorlar mı ki,
Allah davasının sahibidir ve davasını taşıyanlar ile
beraberdir. Bunlar görmüyorlar mı ki, Allah’ın yardım
ettiği ve beraberlerinde olduğu kimseler için ne korku vardır
ne de onlar üzüntü duyacaklardır. Bunlar hissetmiyorlar mı
ki, Allah mü’minlerden canlarını ve mallarını içtenlikle
rızasını kazanmak için sarf eden kimselere, kardeşleri
olarak, kendileriyle İslam davasını kuvvetlendirecek, yükseltecek
nice erler ikram edecektir. Bunlar, bu sevinçlerinin ebedi
süreceğini ve asla sona ermeyeceğini mi sanıyorlar? Bunlar
Allah’ın, onların ümitsizce hayalini kurdukları
heveslerini kursaklarına tıkamayacağını mı zannediyorlar?
Gerçek
şu ki, bunlar sadece Türkiye’de değildir. Birçok İslam
beldesinin başına musallat olmuş zalimlerin bunlardan farkı
yoktur. Suriye’de, Özbekistan’da, Filistin’de, Tunus’ta,
Libya’da, Doğu Türkistan’da, Azerbaycan’da ve diğer birçok
beldelerde de bunlar gibi nice umutsuz zavallılar vardır.
Onlar da aynı heves ve aynı hayallerle, İslam davasının
mutlak zafere adım adım yaklaşmasından derin bir endişe ve
korku duymaktadırlar. Nitekim Raşidi Hilafet’in
-Allah’ın izni ve yardımıyla- tekrar kurulması suretiyle
İslami hayatın yeniden başlaması, onlar için katlanılmaz
bir kâbus ve dayanılmaz bir hezimet olacaktır. Çünkü
nefret ettikleri İslam hayata hakim olacak, keyfini sürdükleri
hanedanlıklar yıkılacak, hayranı oldukları Batı hadaratı
kara bir sayfa olarak tarihe karışacak ve sömürdükleri
servetleri ellerinden çıkacaktır. Kirlettikleri ve
kokuttukları dünya, yeniden İslam nuru ile temizlenerek,
insanlığı aydınlatacaktır.
Allah
şahittir ki, küfrün yaptığı bu baskı, işkence ve
tutuklamalar, İslam Davasının kuvvet ve ihtişamının
işaretleridir. Tutuklanan kardeşlerimiz için ise, bir imtihan
ve sabırlarının sınırının ne kadar olduğu hususunda
Allah (cc)'nın Sünnetullahı’nın üzerlerine olan bir
tecellisidir. Çünkü Allah (cc) Rasullerini gönderdiğinden
beri, bu dava düşmanlarının, onu tebliğ edenlere, onu
taşıyanlara ve ona inananlara karşı çıkmaları, davanın yüklenilmesi
ve onun yüceltilme yolunun tabiatında vardır. Bu davanın düşmanları,
daveti taşıyan ve inananlara karşı; davadan saptırmak veya
vazgeçirmek, cazip tekliflerle onları satın almak, olmazsa
peşlerine düşmek, evlerine baskınlar düzenlemek, ailelerini
perişan etmek, mallarını yağmalamak, tehditler savurmak,
kendilerine işkenceler yapmak, hapishanelere tıkamak ve hatta
katletmek gibi üsluplara başvurdular. Allah (cc) bu
durumların kendi sünnetinden (daima süregelen işlerden)
olduğunu, mallarından, nefislerinden, çocuklarından,
evlerinden ve ticaretlerinden fitne, azap ve imtihan
dokunacağını haber vermiştir. Buna rağmen Allah (cc)
sadakat, sabır, sebat ve azim yolunu emretmiştir. Nitekim şöyle
buyurmuştur:
''İnsanlar
imtihandan geçirilmeden sadece, “İman ettik”
demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki,
biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette
Allah, sadıkları da yalancıları da mutlaka ortaya
koyacaktır. ''[Ankebut
2-3]
''Andolsun
ki sizi, biraz korku ve açlık, biraz da mallardan, canlardan
ve ürünlerden eksiltmek ile imtihan ederiz. Sabredenleri
müjdele!'' [Bakara
155]
Velâkin
bu sadakat, sabır, sebat ve azme karşılık, Allah (cc)
ikramların en güzelini ve ecrin en kıymetlisini vaâdetmiştir.
Nitekim Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
''Allah,
mü’minlerden mallarını ve canlarını, kendilerine
(verilecek) cennet karşılığında satın almıştır... Allah’tan
daha çok ahdine vefa gösteren kim vardır?! O halde O’nunla
yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte
(gerçekten) büyük kazanç budur!'' [Tevbe
111]
Ey
Müslümanlar!
Haberiniz
olsun ki, ümmetin hayırlı ve seçkin kitlesi Hizb-ut
Tahrir'in tutuklanan o gençleri; Allah'a samimiyetle bağlanmış,
Allah ve Rasulü'nün hükümlerini hayatlarının merkezine
yerleştirmiş, çevrelerinde ve akrabaları arasında
şahsiyetli, temiz ve itibarlı gençler olarak tanınmış ve
sevilmiş, fikri zenginlikleriyle insanları İslam'a davet
etmiş ve izzetli tavırlarıyla daima seçkin numuneler olmuşlardır.
Hiçbir kimse onlardan en ufak bir zarar görmemiş, onları hiçbir
pis iş üzerinde bulmamış ve onların hiçbir asi tavırlarına
şahit olmamıştır. Hal böyle iken ve siz onları oldukça
yakından tanıyorken, kimi sizin çocuğunuz, kimi sizin yakın
dostunuz, kimi sizin akrabanız, kimi sizin komşunuz ve her
şeyden öte, hepsi de sizin Müslüman kardeşleriniz iken ve
onların Allah'ı razı etmek ve Rasulullah (sas)'in yolu üzere
-Allah'ın izni ve yardımıyla- Raşidi Hilafet'i kurmaktan
başka hiçbir hedefleri yok iken ve zalimler tarafından sırf
bunun için cezalandırılıyorlarken şimdi onları ve onların
devamı olan bizleri, yalnız başımıza mı bırakacaksınız?
Onlara ve bize, kuvvet ve cesaretle destek vermekten ve
savunmaktan geri mi duracaksınız? Küfrün bekçiliğini yapan
zavallılardan korkacak veya onlarla birlikte mi olacaksınız?
Eğer böyle yaparsanız, bilin ki, Allah (cc) mü'minlerle
beraberdir ve hiç şüphe yok ki Allah (cc), mü'minlerin
yolundan başka yolları tercih edenler hakkında şöyle
buyurmuştur:
''Kendisi
için dosdoğru yol apaçık belli olduktan sonra, her kim Rasul’e
karşı çıkar ve mü’minlerin yolundan başka bir yola
giderse, onu o yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası
ne kötü bir yerdir!''
[Nisa 115]
Size
soruyoruz! Allah'ın
lanetine layık bu sistemden, onun kokuşmuş kanunlarından,
onun hırsız ve hortumcu liderlerinden, onun kafirlere
uşaklığı iş edinmiş hain yöneticilerinden, ancak fitne,
fesat ve kargaşa üreten uygulamalarından ne hayır gördünüz?
Hangi gün sizin için rahat ve onurlu bir gün oldu? Hangi
vakit "iyi ki
cumhuriyet, demokrasi var"
diyebildiniz? Hele Allah ve Rasulü, İslam'dan başka herhangi
bir sistemden ve yönetimden razı değil iken, hele bu sistem
Allah'ı ve Rasulü'nü hayattan koparıp atma ilkesi olan
laiklik (dinsizlik) temeli üzerine kurulu iken ve yöneticileri
de kafirlerin uşakları ve onların çürümüş kültürlerinin
bekçisi durumunda iken, siz mi bunlardan razı olacaksınız?
Artık bunca zillet, rezillik, hezimet ve alçaltılmaktan
bıkmadınız mı? Halâ tüm bunlara katlanmaya devam mı
edeceksiniz?
Hatırlayın
ki, tarihte size yaptığımız bu davetle karşı karşıya
kalan nice milletler vardı. Hepsi de içerisinde bulundukları
ortamdan rahatsız idiler. O zaman da Allah'tan başka ilah
tanımayan birçok elçiler, onlara gerçek çıkış yolunu göstererek,
kendilerini Allah'a tam itaatle itaat etmeye davet ettiler. O
milletlerden çok azı onların davetini kabul etti ve Allah da
onlardan razı oldu. Onların birçokları da tersledi ve kimi
korkak, ezik ve mahcup olarak, kimi de hain, zalim ve düşman
olarak yüz çevirdi. Allah da onları hem bu dünyada hem de
Ahirette hezimete uğrattı.
Şimdi
siz de aynı tercih ile karşı karşıyasınız. Sizlerden bir
kısmı aynı gerekçelerle yüz çevirecek ve bir kısmınız
da dünya ve Ahiret saadeti için buna icabet edecektir. Allah
sizi icabet edenlerden ve böylece razı olduğu seçkin
insanlardan kılsın.
Ey
Rabbimiz!
Mücahidlerin imamı
ve peygamberlerin efendisi, Muhammed (sav)'in Ümmeti'ni bağışla!
Bu ümmete senin hükümlerini, Raşid Halifeler gibi adaletle
ve hakkaniyetle tatbik edecek, Senin Dini'ni davet ve cihad yolu
ile tüm dünyaya bir nur ve hidayet meşalesi olarak
taşıyacak ve Senin yardımın ve lütfunla kurulması mümkün
olan Raşidi Hilafet Devleti'nin en kısa sürede kurulmasını
nasip et! Her ne kadar onlar bugün, Senin düşmanlarının
baskı ve tehditleri sebebiyle korku ve gevşeklik içinde
olsalar da, Sen Raşidi Hilafet'i ihsan buyurduğun gün, onlar [La
ilahe İllellah Muhammenden Rasulullah] sancağını
sevinçle ve gururla taşıyacaklardır.
Ey
Dualara İcabet Eden Rabbimiz! Mü'minleri bir an önce yardımın
ve zaferinle ferahlat! Amin!... Allah (sav) şöyle buyurdu:
''Mü'minlere
yardım etmek, zafer vermek de üzerimize hak olmuştur.''
[Rum 47]
|