Müslümanların
kararsız ve karanlık hayatı görüp geçirmeleri üzerinden
neredeyse seksen yıl geçti. Vakıanın bu hale gelmesinin
temel sebebi, İslam topraklarında Müslümanlar üzerine
musallat olmuş ajan yöneticilerdir. Onlar Allah’ı razı
etmek için değil, bilakis sömürgeci haçlıların azgın
ihtiraslarını doyurmak için koltukları işgal ettiler.
Tacikistan’ın başkanı ve onun çevresindeki zümre de aynı
cinstendir. Onların ihaneti ve İslam’a ve Müslümanlara,
bilhassa İslam’a davet edenlere verdikleri zarar, artık hiç
kimse için bir sır değildir. Bizatihi (Tacikistan Devlet
Başkanı) Rahmanov İslam Ümmeti’nin bir evladı olmakla
birlikte, Hizb-ut Tahrir üyelerini teröristler, bölücüler
ve aşırılar olarak damgalamakta, [LA'İLAHE İLLELLAH
MUHAMMEDERRASULULLAH] ’ı tüm diğer şeylere üstün kılmak
için olduğu kadar İslam Şeriati ve Bayrağı altında tüm
Müslümanları birleştirmek amacıyla İslam Daveti’ni yüklenenleri,
sırf bunun için tutuklamaktadır. İslam’a ve Müslümanlara
yönelik böylesi bir düşmanlığın asli sebebi, onun
efendilerini memnun etmesi arzusu üzerine kuruludur. Onu, Allah
[Subhanehu ve Teâlâ]’ya ve O’nun emirlerine karşı yürüten
şey, tam olarak işte bu arzusudur.
O,
bu cürümleri işlemek için Amerika, İngiltere, İsrail ve
Rusya gibi sömürgeci devletlerin desteğini almaktadır.
Ayrıca yardım ve hayır organizasyonları maskesi altına
gizlenmiş değişik misyonerlerin varlığı ile alıştıra
alıştıra kendilerini Müslümanlara, insanların
yardımcıları olarak sunmaktadırlar. Bu misyonerler kiliseler
inşa etmekte ve Müslümanları imanlarından saptırmaya yönelik
kitaplar ve bildiriler dağıtmaktadırlar. İmansız Amerika ve
müttefikleri, üzerimize hakim olmaya ve bizlere neyin doğru
neyin yanlış, neyin helâl neyin haram olduğunu öğretir
hale gelmeye başladılar. Bundan da öte, İslam Ümmeti’nin
evlatlarını kendi ülkelerine gönderen, tamamen İslam’a
ters olan yanlış ve bozuk alâkalar ile olduğu kadar milliyetçilik
ve vatancılık ile onların zihinlerini bulandıran “değişim
programları” hazırlayarak okullara ve yüksek öğrenim
kurumlarına çengel atmaktadırlar. Böylece şerir
entrikalarını gerçekleştirmektedirler. Tarih binlerce kez
ispat etti ki; yahudiler ve nasraniler İslam’ın ve Müslümanların
azgın düşmanlarıdırlar. Onların düşmanlığı ta İslam’ın
inzâl edildiği ilk günden itibaren meydana çıkmıştır.
Onun içindir ki, bu düşmanlığın varlığı katiyyen sona
ermeyecektir. Ta ki onlar İslam’ı imha edinceye yahut Müslümanları
kendi dinlerine inandırıncaya kadar...
Sen
onların dinine tâbi olmadıkça, ne yahudiler ne de nasraniler
senden razı olurlar!
[Bakara 120]
Hakikaten
onların İslam’a olan düşmanlıkları bunaltmaktadır. Onun
içindir ki, üzerimize kapitalizmin, demokrasinin ve diğerlerinin
kanunlarını, şöyle diyerek empoze etmektedirler: “Bunlar
İslam üzerine kuruludur ve hiçbir alanda onunla ters düşmemektedirler.”
Bununla beraber onların vakıası şu ki; bunlar küfür
nizamları ve kanunlarıdırlar. Halbuki bunlara inanmak ve
bunlara göre problemleri çözümlemek Müslümanlara Haramdır.
Her şeyin Yaratıcısı [Subhanehu ve Teâlâ] İslam
dışında herhangi bir dini veya kanunları kabul etmeyi
yasaklamıştır. Allah [Subhanehu] şöyle buyurmaktadır:
Her
kim İslam’dan başka bir din arıyorsa, (bilsin ki) ondan böyle
bir din asla kabul edilmeyecektir.
[Al-i İmran 85]
Yine
Allah [Subhanehu ve Teâlâ] Müslümanlara, işlerini onlara
inzâl ettikleri ile yönetmelerini emretmektedir:
Aralarında
Allah’ın inzâl ettikleri ile hükmet!
[Maide 48]
Bunun
da üzerinde, O [Subhanehu ve Teâlâ] Müslümanlar arasında
mevcut olabilecek tüm problemlerin ve ihtilafların da inzâl
ettikleri ile ele alınmasını, çözülmesini emretti:
Hayır!
Rabbine and olsun ki, onlar aralarında çıkan ihtilaflarda
seni hakem tayin etmedikçe iman etmiş olmazlar. [Nisa
65]
Ey
Müslümanlar!
Siz
insanlar içerisinden çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz.
Kâfirlerin hükmü altında hayat sürmek ve onlara karşı böylesine
rezil bir konumda oturmak ve onların fikirlerini,
çözümlerini ve kanunlarını uygulamak, size yakışmaz. Size
yakışan şey, tek bir Halife’nin bayrağı altında tüm
İslam topraklarını birleştirmek, İslam Şeriati’nin hükümlerini
uygulamak, onu davet ve cihad ile hidayet ve nur olarak tüm
dünyaya yaymak, yek vücut olarak Amerika ve müttefiklerine
göğüs germek ve İslam bayrağı gölgesinde onlarla savaşmaktır.
Ey
Tacikistan’ın Müslümanları!
Bu
büyük ümmetin ayrılmaz bir parçası olarak sizler, İslami
hayat yolunu geri getirmek üzere İslami Hilafet’i ikame
etmek için çalışmalısınız. Bu büyük görevi yerine
getirmek için ise, sizin aranızda bu görevi gerçekleştirmek
amacıyla çalışan Hizb-ut Tahrir üyelerine katılın! Kâfirler
durdurmaya çalışsalar bile, muhakkak ki Hilafet, hayata geri
dönecektir. Onun dönüşü; Allah [Subhanehu] tarafından
emredildiği üzere Müslümanlar için farzların zirvesi
olmasına ilaveten, Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]
tarafından da önceden haber verilmiştir:
...Sonra
da Nübüvvet (Peygamberlik) Metodu üzerine (Raşidi) Hilafet
olacaktır.
Müslümanların
ve kendi devletlerinin koruyucusu ve liderinin mahrumiyeti
sebebiyle içerisinde düştüğü hıyanet ve fesatlıktan dünyayı
kurtarmak, artık bir zaruret olmuştur.
|