Amerikan
yöneticisi ve Irak işgalcisi Bremer, (Temmuz’un 5’indeki)
basın toplantısında, görevi “anayasal bir konferans”a
davet etmek olan bir yönetim konseyi şekillendirdiğini ilan
etti. Sonra konuşmasında anayasanın “kendisinin herhangi
bir müdahalesi olmaksızın, Iraklılar tarafından
yazılacağını” ve bir Irak anayasası yazımını, herhangi
bir baskı veya zorlama olmaksızın devletlerarası uzmanlar
tarafından desteklenen seçilmiş Iraklı şahsiyetlere emanet
edeceğini vurguladı. Sonra vurguladığı ve yoğunlaştığı
anayasanın Iraklılar tarafından kendi serbest iradeleri ile
yazılması noktasına binaen, konseyi ve anayasası için hazırlık
yapmak üzere malum bazı nüfuz sahibi Iraklı tarafları
ziyarete koyuldu. Amerikan medyası ve bu kanaatteki diğerleri,
Amerikan adaleti ve özgürlüğünün bir delili olarak
addedilen bu harekete yönelik övgüler yağdırdılar. Yine
sonra bu, Blair’in hayranları ve yardımcıları ve onlara
katılan ikiyüzlüler tarafından da tekrarlandı.
Ey
Irak’ın Müslümanları!
Amerikan
yöneticisi ve işgalcisi tarafından onaylanan bir Irak
anayasası yazmak için Bremer’e bağlanmak, birkaç açıdan
büyük bir cürümdür:
Birincisi;
Müslümanların anayasası bilinmez değildir. Bilakis malumdur
ve insanların Yaratıcısı ve işlerinin Düzenleyici tarafından
takip edilmek üzere emredilmiştir. Bu Allah [Subhanehu
ve Teâlâ]’nın Kitâbı ve Rasulü [SallAllahu Aleyhi ve
Sellem]’in Sünneti’dir. Her kim onları reddederse,
Alemlerin Rabbi olan Allah [Subhanehu ve Teâlâ]’yı inkâr
etmiştir:
Hayır!
Rabbine and olsun ki, onlar aralarında çıkan ihtilaflarda
seni hakem tayin edip sonra da verdiğin hükme, içlerinde
hiçbir sıkıntı duymaksızın (ona) tam bir teslimiyetle
teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar. [Nisa
65]
İkincisi;
İnsanın kendisi için yasamada bulunması, Allah’tan başka
ilah edinmesi demektir. Bu, Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve
Sellem]’in şu ayet-i kerimeyi tefsirinde beyan edilmiştir:
Onlar
rahiplerini ve hahamlarını, Allah’tan başka rabler ittihaz
ettiler. [Tevbe 31]
Bunun
sebebi şudur: Çünkü onlar, Helâl ve Haram’ı
kanunlaştırmada onları kabul ettiler ve bunda onları takip
ettiler. Bu, Allah’ın yanında ilahlar olarak onları ilah
edinmek ile aynıdır. Bu ise, birincisinden daha büyük bir
cürümdür. İster Iraklı olsun isterse olmasın tüm insanlar
için, Allah’ı yasamadan mahrum etmeleri caiz değildir.
Yasama (teşriî) yalnızca Allah [Subhanehu ve Teâlâ]’ya
aittir:
Hüküm
sadece Allah’a aittir. [Yusuf
40]
Üçüncüsü;
Bu yasama, Amerikan yöneticisi ve Irak işgalcisinin izni ile
Irak halkı için olacak ve onun tasdik etmesiyle, onlar
üzerinde zorla kabul ettirme bulunmaksızın kendi tercihleri
ile kendi anayasalarını yazmak üzere Irak halkına imkân tanıyan
bir lütuf olacaktır! Bu, Irak’ı ve halkını rezil etmek
isteyen Amerikan hegemonyasını ifade eden büyük bir
cürümdür.
Ey
Irak’ın Müslümanları!
Mesele,
işgalci Kâfir Amerika’nın -sizin tercihiniz olsun veya
olmasın- bir anayasaya yazmak için size izin vermesi gerektiği
meselesi değildir. Bilakis el altındaki mesele, bizatihi
işgaldir, onun kaldırılması ve def edilmesi meselesidir. Bu
mesele sizin anayasanızda şöyle ifade edilmiştir:
Ve
Allah, kâfirler için mü’minler aleyhine asla bir yol
vermeyecektir. [Nisa 141]
Bu
size; zehir kusmaktan başka hiçbir şey olmayan işgalin
gereğince davranmanızı, onu kabul etmenizi veya onların
zorladıkları yada teklif ettikleri şeylere bağlanmanızı
değil, tam aksine işgale direnmenizi emretmektedir. Üstelik
şimdi bu yayılmayan bir zehirdir. Öyleyse mesele; ister
zorlama isterse tercih şeklinde olsun, anayasa konusunda Bremer
ile bir tartışma yapmak hakkında değildir. Fakat mesele,
kendi aranızda işgale nasıl bir son vereceğinizi ve sonra
kararlılık ve ciddiyetle bunu nasıl tatbik edeceğinizi
tartışmak hakkındadır.
Ey
İslam Topraklarındaki Müslümanlar!
Irak’taki
Hizb-ut Tahrir; sizden Irak’ı ve halkını desteklemenizi ve
onları zalim Amerikan kuvveti ve onun küstahlıkları ve
aldatmacaları ile karşı karşıya bırakıp terk etmemenizi
talep etmektedir. Siz büyük bir Ümmetsiniz, sizin barışınız
tek bir barış ve sizin savaşınız, tek bir savaştır.
İslam sizin bölünmenizden ve işgalci kâfirlerle karşılaşmada
birliğinizin bulunmamasından nefret eder ki, bu konu Ümmete
isabet eden felaket ve vehametlerin çoğalmasına yol açtı.
Yahudilere karşı yalnız başına bıraktığınız Filistin
halkından, Ruslara karşı yalnız bıraktığınız Çeçen
halkından ve Hindulara karşı yalnız bıraktığınız
Keşmir halkından bir ders almalısınız. Bunun yanında,
Amerika, İngiltere ve onların yardakçılarına karşı da
Afgan halkını yalnız bırakmıştınız. Bunların tamamı,
Allah’ın Dini’ne karşı işlenmiş korkunç bir
cürümdür. Sakın aynı tavrı Irak’a karşı da takınarak
zinciri tamamlamayın!
Yöneticilerinizin
ordularını onlara karşı harekete geçirmeyen Küffarın
ajanları olduğunu ve onların kendi menfaatleri yüzünden
buna bir engel olarak durduklarını söylemek üzere Allah katında
kendiniz için hiçbir deliliniz olmayacaktır. Eğer Allah için
samimiyetle harekete geçer ve Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve
Sellem]‘e karşı dürüst olursanız, sizler bu orduları
harekete geçirebilir ve orduların harekâtı önünde engel
olarak duran ve İslam’ın en üst zirvesini (Cihadı) iptal
eden yöneticileri def edebilirsiniz. Siz bunu yapmaya
muktedirsiniz. Sadece bu değil! Aynı zamanda ordularınızı
harekete geçirecek, Müslümanların kendisiyle korunacakları
ve onun arkasında savaşacakları Halifeleri tarafından yönetilecek
olan İslam Devleti’ni, Raşidi Hilafet’i de kurabilirsiniz.
Halife onlarla Irak’a ve diğer ülkelere doğru ilerleyecek
ve gece-gündüz Amerika, İngiltere ve onların yardakçılarının
zulümlerine maruz kalan yaşlıların, kadınların ve
çocukların yardımına koşacaktır. O zamanda Allah
[Subhanehu ve Teâlâ] semavi orduları arasında sizi de
zikredecek ve siz hem bu dünya hayatının ve hem de Ahiretin
şerefine ulaşacaksınız. İşte Irak’taki Hizb-ut Tahrir
sizin desteğinizi talep ediyor. Peki icabet edecek misiniz?
|