Son
zamanlarda İslam’ı ikame etmenin, toplumda militanlığa ve
şiddete başvurmak anlamına geldiği şeklinde bir sanı
bulunmaktadır. Bu da kısmen İslamî metodu yanlış anlayan
ve İslam’a karşı fanatik propaganda yapan birtakım fertler
ve gruplar nedeniyledir.
İslam Yegâne
Çözümdür
Hizb-ut
Tahrir, toplumda gerçek değişim için
çabalayan İslamî bir partidir. Biz inanıyoruz ki İslam,
İslam Devleti (Hilafet) yoluyla kurulmasına ihtiyaç duyulan
Allah [Subhanehu ve
Teâlâ]’dan gelmiş tek sahih
ideolojidir. Hizb-ut
Tahrir, Ümmeti yeniden canlandırma
çalışmasına 50 yıl önce, Müslüman alemi ve bu çöküşünün
arkasındaki sebepler üzerine yaptığı derin ve kapsamlı bir
araştırmanın ardından başladı. Aynı zamanda bir Sistem
olarak kapsamlı bir İslam, ve İslam ile değişim getiren
metod araştırması yürüttü.
Şu
anda bizler insan yapımı Kapitalist Yönetim Sistemini,
materyalist (maddeci) ve kişisel menfaat değerleri ile
birlikte, kör bir şekilde benimsedik. Bu insan yapımı bozuk
sömürgeci ideoloji toplumumuza yalnızca sefalet getirdi. Bu yüzden
çalışmamızın amacı bu bozuk yönetim sistemini değiştirmek
ve zulümden uzak yeni bir İslamî Yönetim Sistemi
kurmak içindir.
Şiddet
ve Militanlık
Şiddet,
zorbalık ve militanlık, bir halkın inançlarını,
değerlerini ve duygularını asla değiştiremez ve bundan
dolayı toplumda hiçbir değişime yol açamaz. İnsanlar
arasında ancak korku ve öfke saçar ve sonra toplumu İslam’dan
soğutur. İnsanların düşünmesini doğru bir şekilde
değiştirmenin tek yolu, onları mevcut fikirlerinin
yanlışlığına ikna etmek ve bunları tartışma ve delil gösterme
yoluyla doğru olanlar ile değiştirmektir. İşte İslam’ın
değiştirme metodu budur! Nitekim
Allah [Subhanehu ve Teâlâ] şöyle
buyurmuştur:
Rabbinin
yoluna (yani İslam’a) Hikmet (yani Kur’an ve Sünnet) ile
ve güzel öğüt ile davet et ve onlar ile en güzel bir
şekilde tartış. [ân-Nahl
125]
Muhammed
[SallAllahu Âleyhi ve Sellem]’in Metodu
Tartışmasız
bir gerçektir ki, Rasul [SallAllahu
Âleyhi ve Sellem] İslam’ı ikame etme
mücadelesinde asla şiddete ve militanlığa
başvurmamıştır. Muhammed [SallAllahu
Âleyhi ve Sellem], Sahabileri [RadiyAllahu Ânhum]
ve beraberindekiler, Mekke zorbalarından her çeşit zulüm ve
sıkıntıya maruz kaldılar. Fakat O [SallAllahu
Âleyhi ve Sellem] bir kez olsun, fikrî
ve siyasî vasıtalardan vazgeçmedi. Sahabiler üzerindeki
musibetler arttığı zaman bile Nebi [SallAllahu
Âleyhi ve Sellem] onlara şöyle diyerek
silahları kullanmalarını yasakladı: Şüphesiz ben
insanlarla savaşmakla değil, onları bağışlamakla
emrolundum. [ân-Nesaî
ve âl-Hakim, İbn Âbi Hâtim’den rivayet etti] Bu, İslamî
Devlet’i kurmaya yönelik İslamî metodolojide şiddetin hiçbir
şekilde yer almadığını apaçık gösteren delillerden yalnızca
bir tanesidir. Kur’an’da açıkça özetlendiği gibi, Rasul
[SallAllahu Âleyhi ve
Sellem]’in metodu; insanların
putperestlik olan yanlış inançlarına, onların ekonomik
alışverişlerindeki yozlaşmaya, kızları diri diri gömmeleri
gibi acımasız toplumsal davranışlarına ve Mekke’yi yöneten
zorbaların zulümlerine hitap etmekten ibaretti.
Hizb-ut
Tahrir’in Değiştirme Metodu
Rasulullah
[SallAllahu Âleyhi ve Sellem]’in
metodunu takip eden Hizb-ut Tahrir, mevcut tüm zulmedici
uygulamalara ve fikirlere karşı fikrî ve siyasî bir
mücadele ile uğraşır. Sonuç itibariyle Hizb, yoğun bir
şekilde, sömürgecilerin ve onların ülkelerimizdeki ajanlarının
kültürel, siyasî, ekonomik ve askerî plânlarını deşifre
eder. Öyle ki insanlar, kapitalist küfür sisteminin bozukluğunu
hissedebilsinler. Aynı zamanda Hizb, toplumdaki çeşitli
ekonomik, sosyal ve siyasal problemlere yönelik İslamî
çözümleri vurgular. Öyle ki insanlar, İslamî Sistem’e
yeniden güven duysunlar ve onu toplumda ve devlette tatbik
etsinler. Nitekim insanların, sabit kalan ve sürekli büyüyen
İslamî sistem istekleri yoluyla halihazırdaki insan yapımı
sistem sonunda dağılacak ve yerine İslamî Devlet kurulacaktır.
Üyeleri birçok zulümlere uğramış olsalar bile Hizb, 50
yıllık tarihinde herhangi bir şiddet veya militanlık
aracına asla başvurmamıştır.
Devlette
ve Toplumda İslam’ın İkame Edilmesinin Farz Oluşu
Allah
[Subhanehu ve Teâlâ] İslam’ı,
insanlığın kişisel, toplumsal, ekonomik ve siyasî tüm işlerini
çözmek üzere kapsamlı bir Din olarak gönderdi. Bunun
içindir ki, toplumdaki tüm bozukluğun, yozlaşmanın ve cürümlerin
kaynağı, toplumda İslamî Sistem’in bulunmamasıdır. Allah
[Subhanehu ve Teâlâ]
Müslümanlara, küfür fikirlerine ve
sistemlerine karşı mücadele etmeyi ve Rasulullah [SallAllahu
Âleyhi ve Sellem]’in metodunu takip
ederek Hilafet Sistemi’ni kurmayı emretmiştir.
Aralarında
Allah'ın indirdikleri ile hükmet ve onların arzularına uyma!
Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni
saptırmalarından sakın.
[âl-Mâ’ide 49]
Ve
her kim boynunda bey’a (Halife’ye bağlılık yemini)
olmadan ölürse, cahiliyye ölümü ile ölür. [Muslim,
İmara 3441]
Tüm
Müslümanları, erkekleri ve kadınları, Hilafet Sistemi’ni
yeniden kurmak için bu selim mücadeleyi desteklemeye ve çalışmaya
davet ediyoruz. Öyle ki, bu dünyada ve Ahirette Allah [Subhanehu
ve Teâlâ]’nın Rızası’nı
kazanabilelim. Nitekim üyelerimiz; profesyonelleri, öğrencileri,
alimleri ve toplumda vatandaşlardan sorumlu olan diğerlerini
kuşatmaktadır.