Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri,
kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi
onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için
seçtiği dinlerini yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri)
bu korku durumlarını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira
onlar yalnız Bana ibadet eder ve hiçbir şeyi Bana ortak
koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar
fasıkların ta kendileridir. [Nur
55]
- Basın Açıklaması -
Yeni Sudan denilen şeyin tartışıldığı
otellerin ve gazinoların koridorlarında düzenlenen birtakım
toplantılar ile beş gün geçirdikten sonra Güney Sudan isyancılarının heyeti, dünden önce
Hartum'dan ayrıldı ve Yasir 'Urman Hilton Oteli'nde şöyle
bir açıklamada bulundu: "Eski Sudan'ı gömmek üzere Garang'a taşımak ve onun kalıntıları
üzerine Yeni Sudan'ı kurmak için geldik."
İsyancıların üzerinde tartıştıkları
Yeni Sudan'ın özellikleri şunlardır:
1. Şüphesiz bu, Amerikan mızrakları
altında bina edilmiş bir Sudan'dır ve el-Ra'y el-'Amm
gazetesinin 05.12.2003 Cuma günü Hartum'da yayınlanan 2262 numaralı baskısında beyan edildiğine
göre bu, Amerikan İstihbaratı'ndaki yetkililerin
isyancılara eşlik etmesinde açığa çıkmaktadır.
2. Şüphesiz bu, hükümetinin,
muhalefetinin ve isyancıların Amerika'nın izniyle
toplanabildiği bir Sudan'dır. Bu ise Amerikan başkanı
George Bush'un (Sudan devlet başkanı 'Umer) el-Beşir ve (Güney
Sudan isyancılarının lideri John) Garang'a telefonda
verdiği talimatlarda ve Beyaz Saray'ın eşiklerinden cürüm işlemeyi sürdürmelerine çağırmasında
görülmektedir. Yine dün muhalif liderlerin, hatta Cihad
ilan edenlerden ve isyancıların cürümlerine şahit olanlar bile yağmaladıkları,
hırsızlık ve soygun yaptıkları, Kur'an'ı yırttıkları,
mescidleri kirlettikleri ve diğer benzer şeyleri
yaptıkları herkesçe bilinen düşmanlarına gösterdikleri
apaçık dalkavukluklarında da açığa çıkmaktadır.
Ayrıca ilk maddesi Hükümet ile (İsyancı) Cemaat
arasındaki Cidde Anlaşması'nda sınırlandırılan, görüşmelerin
kendisiyle öne çıktığı tüm ön kabullerde de
görülmektedir. (Nitekim her iki taraf da Temmuz 2002'de Mişakus
Anlaşması çerçevesinde
beyan edilen şeye, Sudan'ın birliği hakkındaki mutabakat,
self-determinasyon hakkı, din-devlet ilişkisi ve bunu takip
eden şeyler ve Nifâşâ'daki noktalardan kalanlar üzerine
takip edecek şeyler üzerine yoğunlaşmaktadır.)
3. Şüphesiz bu, içerisinde ardışık hükümetlerin,
mevcut hükümetin ve isyancıların, bu Ümmetin hakkına,
akidesine ve ülkeden yırtarak ayrılan toprağına, Ümmetin
fakirleşmesine, inançlarının değiştirilmesine, fitne
tohumlarının ekilmesine ve halkının arasının
ayırılmasına ilişkin cürümlerini unutturmak amacıyla Ümmete zarar anlamına gelen
bir Sudan'dır. Bir Sudan ki, Amerika'nın ucuz komisyoncusu
Mansur Halid'in telkinlerine göre zalimlerin alkışlanması,
katillerin onurlandırılması ve Kuffarın, hainlerin ve
Amerika'nın vali ve lider olan işbirlikçilerinin kabul
edilmesi amacıyla içerisinde Ümmete umursamazca davranıldığı bir Sudan!...
4. Şüphesiz bu, karanlık cehalet
asırlarına alçaltan, fanatikliğin ve kabileciliğin en düşük
zilletine düşüren, varlığından arta kalanı koparan bir
Sudan'dır ve bu, isyancıların canlanmasından fanatik ırkçılığa
ve ırkçılık ile etnisite esasına göre topladıkları
kalabalıklara yönelik hitaplarında saplandıkları çürük
kokusuna dönüşümde açığa çıkmaktadır.
Kendilerini Haçlı saldırısında
Amerika'nın ellerindeki basit birer alet haline getirenler,
Sudan'ın ve Sudan halkının meselesini çözemeyecekleri gibi
Müslümanlar veya ğayri-muslimler için barış, güvenlik,
istikrar veya refah da tesis edemeyeceklerdir. Onlar yalnızca
efendilerini ve Beyaz Saray'daki büyüklerini memnun etmek
için çalışmaktadırlar. Ardından onlar, Hükümet ile sınırlı
Cidde Anlaşması'nın imzalanmasından sonra, el-Cezira Uydu
Kanalı tarafından yayınlanan basın açıklamasında bir
Sudanlı aksanı ile konuştuğunda (ki bu insanlar pastayı
yalnız başına yemektedirler) Muhalif Milli Cemaat'in başı
Muhammed Usman Mirğanî tarafından ifade edildiği gibi
otoriteden nasiplenmelerini kabul etmektedirler.
Allah'ın izniyle gelişi çok yaklaşmakta
olan Hilafet Devleti, Küffara sağlanmış bu olanağı
onların elinden alacak tek kuvvettir. Milletler için adaletli
olacak, onların işlerini gözetecek ve üzerlerindeki haksızlıkları
kaldıracak ve İslam'ın tatbiki ile barışı tesis edecek
olan tek kuvvettir. Yine Allah'ın izniyle zalimlerden, mücrimlerden
ve katillerden intikam alacak
olan tek kuvvettir.
|