Ana Sayfa
Ana Sayfa
 
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email

Kâfirlerin Bayramlarını Kutlamak Allah’ın Şeri’atinde Haramdır

Müslümanlardan olmayan Nasraniler (Hıristiyanlar) Meryem’in oğlu ‘İsa [‘Aleyhi’s Selam]’ın doğum günü ve Yeni Yıl olarak inandıkları bu günlerde kutlamalar yapmaktadırlar. Müslümanların evlatlarının Nasranilerin kutlamalarında onları taklit ettiklerini, onların geleneklerine bağlandıklarını ve bu bayramlar ile geleneklerin, Nasranilerin sapık ve bozulmuş inançlarından kaynaklandığından ve bunların şer'î hükümlerde hiçbir yerinin olmadığından habersiz olduklarını görmek, bir Müslümanın kalbi için acı vericidir.

Şüphesiz ki Şeri’at, Müslümanların bayram günlerini belirledi ve bunlar yevm-ul fitr [Ramazan Bayramı] ve yevm-ul edha [Kurban Bayramı]’dır. En-Nesai, Enes [RadiyAllahu ‘Anh]’den şöyle dediğini rivayet etti:

Nebi [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] Medine’ye geldi ki orada iki gün (bayram olarak) kutlanıyordu ve şöyle dedi: Allah Te’alâ onları sizin için daha hayırlısı ile değiştirdi: el-Fitr [Ramazan Bayramı] ve el-Edha [Kurban Bayramı]

Bu, Rasulullah [‘Aleyhi’s Salatu ve’s Selam]’in Müslümanlara bir beyanıdır ki, onlar için yalnızca iki bayram yani yevm-ul fitr ve yevm-ul edha vardır. Ayrıca bu iki bayram, İslam öncesi cahiliyye (İslam-dışı) bayramlarını, kutlamalarını da iptal etti. Bu iki bayram; ibadette, itaatte ve Allah Te’alâ’nın emirlerine bağlanmakta tevhidden doğan Müslümanların akidesine raptedilmiştir, çakılmıştır.

Ama özelde Batılıların ve genelde Nasranilerin olan Noel bayramına gelince, bu onların Meryem oğlu ‘İsa [‘Aleyhi’s Selam]’a hakkındaki sapık ve bozuk inançlarından kaynaklanan bir kutlamadır. Bu ise, eski Romen putperest geleneklerini taklit etmekten karışmıştır. Bunun sapık ve çürük olarak kabul edilmesi ve sahiplerinin kâfir olması apaçık bir gerçektir ve Müslümanlar için bunda hiçbir şüphe yoktur. Allah Subhanehu şöyle buyurdu:

“Allah, üçün üçüncüsüdür” diyenler şüphesiz kâfir olmuşlardır. [Ma'ide 73]

Ve Allah [‘Azze ve Celle] yine şöyle buyurdu:

“Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler şüphesiz kâfir olmuşlardır. [Ma'ide 17]

Nasraniler bu bayramda, evlerini, dükkânlarını, okullarını ve caddelerini süslerler ve kiliselerde ve diğer yerlerde özel ve genel partiler düzenlerler. Bu kutlama münasebetiyle birbirleriyle hediyeleşirler ve dinî şarkılar söylerler.

Muhakkak ki Şeri’at, Müslümanların kâfirlerden olan Nasranileri ve Yahudileri veya diğer kâfirleri onların dinlerinin emirleri olan şeylerde ve hükümlerde taklit etmeyi kesinlikle yasaklamıştır. Buhari, Ebi Sa’îd el-Hudri [RadiyAllahu ‘Anh]’den Nebi [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in şöyle dediğini rivayet etti:

Kendinizden öncekileri, karış karış ve adım adım takip edeceksiniz. Onlar bir kertenkele deliğine girseler bile, (takip edeceksiniz). Dedik ki; “Ya Rasul Allah! (Onlar) yahudiler ve nasraniler midir?” Dedi ki, Ya kim (olacak)?

Nebi [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] yahudi ve nasranilere tâbi olmayı, onları takip etmeyi, onların günlük hayatlarında onlar gibi davranmayı ve inançlarında, geleneklerinde ve hükümlerinde onları taklit etmeyi yasakladı. Bu ise, Müslümanların onları takip etmekten kaçınmaları için apaçık bir delildir. Şeri’at bu kaçınmayı, kâfirleri taklit eden herhangi bir kimseyi onlardanmış gibi değerlendirecek derecede vurguladı. Rasulullah [‘Aleyhi’s Salatu ve’s Selam] şöyle buyurdu:

Her kim bir kavmi taklit ederse, onlardandır. [Ebu Dâvud ve Ahmed rivayet ettiler.]

Dolayısıyla Müslümanların, kâfirlere ait olan, meselâ nasranilerin Yeni Yıl ve Noel bayramı gibi, kutlamalarını kutlaması caiz değildir. İster bu kutlamalar özel veya genel olsun, ister kilisede veya okulda veya başka bir yerde olsun şekillerden herhangi bir şekilde onlarla birlikte olmak, onlara katılmak caiz değildir. Bu kutlamalar ile ilgili, meselâ hediyeleşmek yada evlerin veya dükkânların süslenmesi veya onların tebrik edilmesi gibi her şey de bu kapsama dahildir.

Bazı Müslümanların Batılıları taklit etmesinin arkasındaki asıl sebep muhakkak ki, taklit eden kimselerde, taklit ettikleri kimselere karşı bir aşağılık kompleksinin var olmasıdır. Bu aşağılık kompleksinin kaynağı ise; İslam Akidesi’nin, fikirlerinin ve hükümlerinin azametinden ve İslam’ın insanî tatmin, adalet ve saadet anlayışının mükemmelliğinden şuursuz olmalarının ve çürük akideleri ve hayat yolundan kaynaklanan değerlerden ve kutladıkları kutlamalardan Batı hadaratının fesadını henüz idrak edememiş olmalarının bir sonucu olarak taklitçilerin entelektüel ve psikolojik yenilgisidir. Allah [Subhanehu ve Te’alâ] şöyle buyurdu:

Artık Benden size hidayet geldiğinde, her kim benim hidayetime tâbi olursa, o asla sapıtmaz ve bedbaht olmaz. Her kim de beni zikretmekten (anmaktan) yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacaktır. [Tâ-Hâ 123-124]

Sizin kutlamalarınız, bayramlarınız ey Müslümanlar, şüphesiz halis değerlerden ve yüce anlamlardan doğmuştur. ‘İyd-ul Fitrde (Ramazan bayramında) mubarek Ramazan ayının sona ermesini kutlamaktasınız. O Ramazan ayı ki, tek olan Allah’a ibadet ve itaat ayıdır. O ay ki, hayır-hasenat, sadaka ve Müslümanlar arası birlik ve samimiyet ayıdır. O ay ki, Müslümanların içerisinde hayırlar gerçekleştirmek ve seçkin amellerde bulunmak üzere birbirleriyle yarıştıkları takva ve fazilet ayıdır. Yine Allah’ın yasakladığı bütün çirkin davranışlardan, azgınlıktan, aşırılıktan ve kötülüklerden uzaklaşmakta yarıştıkları bir aydır. Sizin bayramınızda, İslam’a teşvik edilmeye muhtaç olan fakirlere ve yoksullara karşı merhamet ve şefkat değerleri açığa çıkar. Mubarek ‘iyd-ul edhaya (Kurban bayramına) gelince; bu da Müslümanların Allah [Subhanehu ve Te’alâ]’yı ta’zim ederek, günahlardan arınmak ve şirkten beraat etmek üzere Hacc menasiklerini (amellerini) gerçekleştirmek için Beytullah-il Haram’a (Kâbe’ye) gidişlerini kutlamak içindir. Bu bayramda Müslümanların, babaları İbrahim [‘Aleyhi’s Selam]’ın gösterdiği kulluğu örnek almalarıyla, ibadetin en yüce anlamı ve Allah yolunda, O’nun rızası için kurban kesilmesi gerçekleşir. Her iki bayramda da görünüşlerden bir görünüş olarak, işgalci kâfir devletlerin bu Ümmetin vücudunu parçalayarak aralarına setler ve sınırlar yerleştirmiş olmasına rağmen, Müslümanların birliğinin en yakından en uzağa kadar cisimleşmesi meydana gelir.

Ğayri-muslimlerin Noel ve Yeni Yıl kutlamalarına gelince; bunlar kokuşmuş Batı hadaratının değerleri ile cisimleşmiştir. Onlar için hanımlarına ihanet etme, zina etme, içki içme, arsız partiler düzenleme ve Allah’a şirkin sembolü olan haçı yükseltme zamanıdır. İnsanlar rezil davranışlarda yarışmaktadırlar. İffet ve fazilet çiğnenmekte, cinsellik çılgınlığı yaşanmakta ve akrabalık bağları (aile içi cinsellik ile) parçalanmaktadır. Yüksek ruhî, insanî ve ahlâkî değerler insanların nefislerinden koparılmaktadır. Peki tüm bunlar veya bunların bir kısmı var mıdır? Öyleyse bir şahsı, velev ki bu taklitçi, yegane ilah olarak tek olan Allah’a, Allah’tan gelen kitap olarak Kur’an’a ve tüm insanlar için bir sistem ve risalet olarak İslam’a iman etmeyen bir kimse de olsa, böylesi kimseleri taklit etmeye, bunlardan hoşlanmaya veya hayran kalmaya iten şey nedir?

Ey Müslümanlar! Ey İslam Risaleti’ni İnsanlara Hidayet Olarak Taşıyan Sizler!

Hiç şüphesiz Allah [Subhanehu ve Te’alâ] hayatınızın her noktasında tatbik edesiniz diye sizleri İslam nimeti ile nimetlendirdi ve insanları Batı hadaratının şerrinden, kapitalist ve demokratik sistemlerin zulmünden koruyasınız diye İslam Risaleti’ni taşımayı üzerinize farz kıldı. Ta ki, hem dünyada hem de Ahirette kazanasınız. Öyleyse sakın onların hayattaki yollarını takip ederek, onların değerlerini benimseyerek, onların inançlarını ve geleneklerini beğenerek ve bunlara hayran kalarak, kâfirler namına bir fitne olmayın! Tam aksine İslam’ın ve, Allah’ın izniyle yakında gelecek olan ve sonra sizin ve tüm insanların İslam’ın adaleti ve hidayeti altında saadetle yaşayacağı İslam Devleti’nin, Hilafet Devleti’nin elçileri olun!

İşte böylece siz insanlar üzerine şahitler olasınız, Rasul de sizin üzerinize şahit olsun diye sizi vasat bir ümmet kıldık. [Bakara 143]

 

H. 25 Şevval 1424

Hizb-ut Tahrir

İskandinavya

M. 18 Aralık 2003