Londra, Britanya, 7 Ocak - Önemli ve güvenilir deliller, Alman yetkilileri tarafından, şiddet-dışı olduğu çok iyi bilinen İslamî siyasî parti Hizb-ut Tahrir’in üyelerini ve destekçilerini taciz etmek, gözdağı vermek ve yıldırmak için plânlı bir çaba sarf ettiği açığa vurmaktadır.

“İnsan hakları” ve “İfade özgürlüğü” savunucusu iddiasında olmasına rağmen, son günlerde [15.12.2003] yaşanan bir olayda, Alman yetkilileri Frankfurt’ta bilgisayar bilimleri okuyan Yemenli bir öğrenci olan Nizar Ca’fer ‘Abdullah el-Sekkaf’ı, yasal itirazlardan yoksun bırakarak kelepçeledikten sonra onu Yemen’e uçakla geri göndererek zorla sınır-dışı etti. Halbuki onun vizesi 26 Eylül 2004 tarihine kadar geçerliydi. Ona, ya Alman istihbaratı için Müslümanlar arasında casusluk yapması yada sınır-dışı edilmesi teklifinde bulunuldu. Okulunun bitmesine sadece üç ay kaldığı halde, şahsi eşyalarını dahi almasına izin verilmeksizin onu bir hayvan gibi ülkesine postaladılar. Bundan daha fazla üzücü olan şey ise, insan hakları organizasyonlarının, zorla sınır-dışı edilmeyi bekleyenlerin ölümleri de dahil olmak üzere zorla sınır-dışı edilmeler hakkındaki kötü geçmişleri konusunda Alman yetkililerini sürekli olarak eleştirmeleridir. (Çünkü hiçbir işe yaramamaktadır)

Diğer durumlarda öğrenciler Alman istihbaratı için Müslüman toplum arasında casusluk yapmakla emredilmiş veya acil sınır-dışı edilmekle karşılaşmışlardır. İşadamları, Alman istihbaratı ile çalışmadıkça ticaret lisanslarının iptal edilmesiyle tehdit edilmişlerdir. Alman üniversitelerinde çalışan akademisyenler ise, Alman istihbaratının casusları haline gelmeyi reddetmeleri halinde işlerini kaybetmek ve sınır-dışı edilmekle, bazıları da (vatandaşlıktan atılarak) uyruksuz bırakılmakla korkutulmuşlardır. Müslüman işçiler de Alman polisinin delil olmaksızın terörizm ile bağlantılı oldukları suçlamasında bulunmasının ardından işlerinden atılmışlardır.

Britanya’da psikiyatri doktoru olan ve Hizb-ut Tahrir, Britanya’nın Temsilcisi olan Dr. İmran Vahîd şöyle dedi: “Böylesi politikalar, Alman toplumunun İslam-fobisine, bağnazlığa ve sağcı (faşist) aşırılığa doğru daralan spiralidir. Üyelerimizin ve destekçilerimizin Alman yetkilileri tarafından taciz edilmesi ve korkutulması, Müslüman aleminin despot yöneticileri tarafından yapılanlara benzemektedir ve bu büsbütün kabul edilemezdir. ‘Guantanamo Körfezi taktiklerini’ hatırlatan bu hareketler acilen durdurulmalıdır.”

“Alman yetkilileri tamamen çok iyi bilmektedirler ki, Hizb-ut Tahrir fikrî ve siyasî bir parti olarak çalışmaktadır ve şiddetin herhangi bir şeklini asla kullanmamaktadır.”

Editörlere Notlar:

(1) Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan bağımsız siyasî bir partidir. Parti, İslam aleminde İslamî Hilafet’i yeniden kurarak İslamî hayat yolunu yeniden başlatmak üzere çalışmaktadır. Parti çalışmasının tüm yönlerinde İslamî Şeri'at’a sadıktır. İslamî Devlet’i yeniden kurmanın bir metodu olarak rejimlere karşı şiddet veya silahlı mücadeleyi ise, İslamî Şeri’at’ın ihlâl edilmesi olarak değerlendirmektedir. Parti Batı aleminde ise, Batılı düşünürler ile Kapitalizm ve hastalıkları hakkında bir tartışma oluşturmak ve İslam’ı onlara ideolojik bir alternatif olarak sunmak için Müslümanlara İslamî ideolojiyi açıklamaya çabalamaktadır.

(2) Hizb-ut Tahrir’in Almanya’daki Temsilcisi Şakir Asım ile röportajların [Almanya’da] ayarlanması mümkündür.

(3) Nizar Ca’fer ‘Abdullah el-Sekkaf ile röportajların [Almanca ve Arapça] ayarlanması mümkündür.

(4) “Hiç kimse onları [Hizb-ut Tahrir’i] şiddet ile suçlamadı.” ^{[Time Europe Dergisi, 25 Ağustos 2003]}

(5) “Fakat yönetimlerin iddialarına rağmen, Orta Asya’da veya bir başka yerde terörist faaliyetlere karıştığına ilişkin hiçbir delil bulunmamaktadır... Partinin geçmişi, onun sivillere karşı terörist faaliyetle yada ABD veya Batılı ilgi alanlarına karşı silahlı eylemlerle uğraştığına dair hiçbir delil bulundurmamaktadır.” ^{[ICG (Uluslararası Kriz Grubu); Orta Asya’da Radikal İslam: Hizb-ut Tahrir’e Tepki]}