Ana Sayfa
Ana Sayfa
 
Kitap
Beyan
Yeni Sayı
Arşiv
Haber
Sizden Gelen
Link
Email

Hizb-ut Tahrir'den Bir Nîda

(Fırkacı) Katliamdan Sakının, Ey Müslümanlar!

Muharrem’in onunda ve el-Huseyn [RadiyAllahu ‘Anh]’in şehadetinin hatırlanmasında ve Allah’ın beytlerinde (evlerinde) ve çevrelerinde, Bağdad’da ve Kerbalâ’da iğrenç bir cürüm işlendi. Roketler ardı ardına kalabalıkların üzerine fırlatıldı. Havan topları insanların bedenlerine doğru ateşlendi. Oradan buradan etrafa patlayıcılar saçıldı. Adeta savaş meydanıydı. Mukaddes kanlar döküldü. Yüzlerce yaralının kanları, ciğerleri parçalayan bir manzara içerisinde akıtıldı. Aynı anda haberlerde Pakistan’ın Kuyeta kentinde bombalar ve silahlarla birçok Müslümanın katledildiği ve yaralandığı saldırıları haber verildi.

Şüphesiz vakıa can yakıcı, acılar büyüktür. Hadise üzerinde, arka plânı ve amaçlarının bilincinde olarak, akıllılıkla durmak gerekmektedir. Öyle ki Ümmeti düşmanlarının tuzağına düşmesin. Sabit iken ayakları kaymasın ve oklar, işgalci kâfirlerin kalplerini vuracağı yerde Müslümanların kalplerini vurmasın. Bu bağlamda iki hakikati vurguluyoruz:

1. Müslümanların (özellikle Irak’takilerin) farkında olması gereken birinci hakikat şu ki; Müslüman, ne olursa olsun ister Sünni isterse Şii olsun, bu Müslüman Allah’ın Kitâbı’na iman etmiştir ve Allah Subhanehu’nun şu kavlinin bilincindedir:

"Her kim bir mu'mini kasten öldürürse, onun cezası içinde ebediyyen kalacağı cehennemdir. Allah ona (nefret) etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır." [Nîsa 93]

Yine Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’e iman etmiştir ve O’nun şu kavlinin bilincindedir:

"Dünyanın yok olması, Allah indinde Müslüman bir adamın katledilmesinden daha ehvendir.

Bu dehşetli felaketin arkasındaki hiçbir şekilde Müslüman olamaz.

2. İkinci hakikat şu ki; orduları ve hegemonyalarıyla, liderliğini Amerika’nın yaptığı Irak’ta ve yerleştikleri her ülkede bulunan işgalci kâfirler, Müslümanların birbirleriyle savaşmalarının ve ülkede fitne yerleşmesinin derdine düşmüşlerdir. Öyle ki işgallerini ve saldırılarını sürdürebilsinler! Onlar, Allah [Subhanehu ve Te’alâ]’nın dediği gibidirler: "Onlar bir mu’min hakkında ne ahit (söz) tanırlar ne de antlaşma. [Tevbe 10]

"Düşman onlardır! Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın! Nasıl da bu hale geliyorlar?!" [Munafikun 4]

Onların amaçları ve plânları işte bunlardır. Yoksa son birkaç haftadır Irak’ta şahit olunan Sünni ve Şii alimlerin seri şekilde katledilmesi ve Sünnilerin ve Şiilerin mescidlerinin taciz edilmesi, sadece bir tesadüf müdür? Tüm bunlar, ülkeyi kontrol altında tutan ve mukadderatına tahakküm eden işgalci kuvvetlerin gözleri ve kulakları önünde cereyan etmiyor mu? Bu iki hakikat sizlere, Ey Müslümanlar, bu cürümlerin faillerine bakacağınız odağı göstermekte ve sizi, meselenizi mükemmelen farkında olmaya yöneltmektedir.

Hadisenin vehameti daha fazla beyanata veya kanıtlamaya muhtaç değildir. Velâkin biz Müslümanları, (fırkacı, birbirinizle) savaşarak düşmanın planlarına kaymamaları hususunda uyarmaya başvuruyoruz. Öyle ki işgalci kâfirler bununla arzularını gerçekleştiremesinler ve munafıklar rüyalarına ulaşamasınlar ve ta ki İslam’a ve Müslümanlara karşı nefret ve kin besleyenlerin yüzleri gülmesin!

Hizb-ut Tahrir, Irak’ta ve Irak’tan başka yerlerde maslahatlardan herhangi birini umursamayan ve herhangi bir güvenlik önlemi almayan, Amerika’nın liderlik ettiği kâfirlerin, onların işbirlikçilerinin ve ajanlarının tuzaklarına düşülmemesi hususunda ardı ardına birçok kez uyarılarda bulunmuştu. O sizi, Ey Müslümanlar, bilhassa Irak’takiler, bu korkunç hadiseyi uyanıklık ve akıllılıkla değerlendirmeye, birbirinizle savaşarak düşmanlarınızın gırtlağınıza dayanan şeytanlıklarına aldanmamaya davet etmektedir. Bilakis oklarınız, musibetlerle sizin canınızı acıtmayı gözleyen işgalci kâfirlere yönelsin! Aranızda türeyen her fitnenin ve başınıza gelen her felaketin arkasında yer alanlar onlardır! Onlar istiyorlar ki, sizin kalpleriniz parçalansın ve birbirinizle savaşasınız. Ta ki hezimete uğrayın ve kuvvetinizi yitirin!

Ey Müslümanlar! Allah [Subhanehu ve Te’alâ]’nın Muhammed [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’i ve Sahabesi [RadiyAllahu ‘Anhum]’u tarif ettiği gibi olun!

"Muhammed Allah’ın Rasulüdür. Onunla birlikte olanlar da kâfirlere karşı şiddetli ve kendi aralarında merhametlidirler. " [el-Fetih 29]

İşgâlci kâfirlerin şerir amaçlarını gerçekleştirmelerine izin vermeyin ve onlara tek ses olarak şöyle deyin:

De ki; Kininizle geberin!

Öyleyse bunu yapacak mısınız, Ey Müslümanlar!

 

H. 10 Muharrem-ul Haram 1425

Hizb-ut Tahrir

M. 02 Mart 2004