Muharrem’in
onunda ve el-Huseyn [RadiyAllahu ‘Anh]’in şehadetinin
hatırlanmasında ve Allah’ın beytlerinde (evlerinde) ve
çevrelerinde, Bağdad’da ve Kerbalâ’da iğrenç bir
cürüm işlendi. Roketler ardı ardına kalabalıkların
üzerine fırlatıldı. Havan topları insanların bedenlerine
doğru ateşlendi. Oradan buradan etrafa patlayıcılar saçıldı.
Adeta savaş meydanıydı. Mukaddes kanlar döküldü. Yüzlerce
yaralının kanları, ciğerleri parçalayan bir manzara
içerisinde akıtıldı. Aynı anda haberlerde Pakistan’ın
Kuyeta kentinde bombalar ve silahlarla birçok Müslümanın
katledildiği ve yaralandığı saldırıları haber verildi.
Şüphesiz
vakıa can yakıcı, acılar büyüktür. Hadise üzerinde, arka
plânı ve amaçlarının bilincinde olarak, akıllılıkla
durmak gerekmektedir. Öyle ki Ümmeti düşmanlarının
tuzağına düşmesin. Sabit iken ayakları kaymasın ve oklar,
işgalci kâfirlerin kalplerini vuracağı yerde Müslümanların
kalplerini vurmasın. Bu bağlamda iki hakikati vurguluyoruz:
1.
Müslümanların (özellikle Irak’takilerin) farkında
olması gereken birinci hakikat şu ki; Müslüman, ne
olursa olsun ister Sünni isterse Şii olsun, bu Müslüman
Allah’ın Kitâbı’na iman etmiştir ve Allah Subhanehu’nun
şu kavlinin bilincindedir:
"Her
kim bir mu'mini kasten öldürürse, onun cezası içinde
ebediyyen kalacağı cehennemdir. Allah ona (nefret) etmiş,
onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır."
[Nîsa 93]
Yine
Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’e iman etmiştir
ve O’nun şu kavlinin bilincindedir:
"Dünyanın
yok olması, Allah indinde Müslüman bir adamın
katledilmesinden daha ehvendir.
Bu
dehşetli felaketin arkasındaki hiçbir şekilde Müslüman
olamaz.
2.
İkinci hakikat şu ki; orduları ve hegemonyalarıyla,
liderliğini Amerika’nın yaptığı Irak’ta ve
yerleştikleri her ülkede bulunan işgalci kâfirler,
Müslümanların birbirleriyle savaşmalarının ve ülkede
fitne yerleşmesinin derdine düşmüşlerdir. Öyle ki işgallerini
ve saldırılarını sürdürebilsinler! Onlar, Allah [Subhanehu
ve Te’alâ]’nın dediği gibidirler: "Onlar bir
mu’min hakkında ne ahit (söz) tanırlar ne de antlaşma.
[Tevbe 10]
"Düşman
onlardır! Onlardan sakın. Allah onların canlarını
alsın! Nasıl da bu hale geliyorlar?!" [Munafikun
4]
Onların
amaçları ve plânları işte bunlardır. Yoksa son birkaç
haftadır Irak’ta şahit olunan Sünni ve Şii alimlerin seri
şekilde katledilmesi ve Sünnilerin ve Şiilerin mescidlerinin
taciz edilmesi, sadece bir tesadüf müdür? Tüm bunlar,
ülkeyi kontrol altında tutan ve mukadderatına tahakküm eden
işgalci kuvvetlerin gözleri ve kulakları önünde cereyan
etmiyor mu? Bu iki hakikat sizlere, Ey Müslümanlar, bu
cürümlerin faillerine bakacağınız odağı göstermekte ve
sizi, meselenizi mükemmelen farkında olmaya yöneltmektedir.
Hadisenin
vehameti daha fazla beyanata veya kanıtlamaya muhtaç değildir.
Velâkin biz Müslümanları, (fırkacı, birbirinizle)
savaşarak düşmanın planlarına kaymamaları hususunda
uyarmaya başvuruyoruz. Öyle ki işgalci kâfirler bununla
arzularını gerçekleştiremesinler ve munafıklar rüyalarına
ulaşamasınlar ve ta ki İslam’a ve Müslümanlara karşı
nefret ve kin besleyenlerin yüzleri gülmesin!
Hizb-ut
Tahrir, Irak’ta ve Irak’tan başka yerlerde
maslahatlardan herhangi birini umursamayan ve herhangi bir güvenlik
önlemi almayan, Amerika’nın liderlik ettiği kâfirlerin,
onların işbirlikçilerinin ve ajanlarının tuzaklarına düşülmemesi
hususunda ardı ardına birçok kez uyarılarda bulunmuştu. O
sizi, Ey Müslümanlar, bilhassa Irak’takiler, bu korkunç
hadiseyi uyanıklık ve akıllılıkla değerlendirmeye,
birbirinizle savaşarak düşmanlarınızın gırtlağınıza
dayanan şeytanlıklarına aldanmamaya davet etmektedir. Bilakis
oklarınız, musibetlerle sizin canınızı acıtmayı gözleyen
işgalci kâfirlere yönelsin! Aranızda türeyen her fitnenin
ve başınıza gelen her felaketin arkasında yer alanlar
onlardır! Onlar istiyorlar ki, sizin kalpleriniz parçalansın
ve birbirinizle savaşasınız. Ta ki hezimete uğrayın ve
kuvvetinizi yitirin!
Ey Müslümanlar!
Allah [Subhanehu ve Te’alâ]’nın Muhammed [SallAllahu ‘Aleyhi
ve Sellem]’i ve Sahabesi [RadiyAllahu ‘Anhum]’u tarif
ettiği gibi olun!
"Muhammed
Allah’ın Rasulüdür. Onunla birlikte olanlar da kâfirlere
karşı şiddetli ve kendi aralarında merhametlidirler. "
[el-Fetih 29]
İşgâlci
kâfirlerin şerir amaçlarını gerçekleştirmelerine izin
vermeyin ve onlara tek ses olarak şöyle deyin:
De ki; Kininizle
geberin!
Öyleyse
bunu yapacak mısınız, Ey Müslümanlar!
|