Parçalanma
Yolu Otonomiyle Başlar
Hartum’da
yayınlanan es-Sahîfe Gazetesi 27.09.2004 Pazartesi günü, “Luprez:
Sudan Dârfur’a Sınırlı Bir Otonomi Vermeye Hazır”
başlığı altında şu habere yer verdi: “Mülteciler yüksek
komiseri Rod Luprez dün, Pazar günü Sudan Hükümeti’nin
Dârfur bölgesine sınırlı bir otonomi vermeye hazır olduğunu
ancak isyancıların müzâkereleri derhal kabul etmesi gerektiğini
bildirdi. Adâlet Bakanı ‘Ali ‘Usman Yâsin ise BBC’ye yaptığı
açıklamada hükümetinin önce Dârfur’a otonomi verilmesi
fikrini kabul ettiğini söyledi.”
Herhangi
bir bölgeye otonomi verilmesi fikrinin anlamı, parçalanmaya doğru
giden ilk adımı atmak demektir ve Güney Sudan’da fiilen meydana
gelen de budur. Önceki devlet başkanı Numeyrî zamanında 1972
yılında otonomi verildiğinde mesele, Sudan’da barış
operasyonu adı altında self-determinasyon hakkı verilmesine kadar
varmıştı. Bu da fiilî olarak Güney Sudan’ın Kuzeyi’nden
koparılmasının önünü açmıştı. Allah korusun, eğer bu
anlaşma uygulanırsa, aynı plânlanmış şey Dârfur’un da başına
gelecek, böylece Amerika Sudan’ın değersiz ve zayıf
varlıklara parçalanması arzusunu gerçekleştirmiş olacaktır ki
bu durum servetlerin yağmalanmasını, iğrenç fikirlerinin ve
şerir sistemlerinin daha da yerleştirilmesini ve İslam’ın
toplumdan ve devletten tümüyle kaldırılıp atılmasını
sağlayacaktır.
Bu
cehennemî plânları durdurmak ve Dârfur meselesi ile ülkenin diğer
meselelerini İslam esası üzere çözmek üzere çalışmak
boynumuzun borcudur. Her ne olursa olsun, İslam Nizamı’ndan
başka hiçbir nizamda adâlet yoktur. Dahası bizler Müslümanız,
bize düşen budur ve hayâtın tüm işlerinde İslâm’ı hâkim
kılmak ise üzerimize farzdır.
Allah
[Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurmuştur:
Hayır!
Rabbine and olsun ki, onlar aralarında çıkan ihtilaflarda seni
hakem tâyin edip sonra da Senin verdiği hükme içlerinde hiçbir
sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça
îmân etmiş olmazlar! [Nîsa 65]
Şâyet
Hükümet bu sorunları çözmede ciddi ise devletlerarası küfür
organizasyonların sırtını dönmeli, Yaratıcısına yönelmeli
ve Nübüvvet Minhâcı [Peygamberlik Metodu] üzere bir Hilâfet’i
ilân etmelidir ki, her iki dünyanın (dünya ve âhiretin) Rabbi’nin
rızâsını elde edebilsin.