Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu

Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korku durumlarını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira onlar yalnız Bana ibadet eder ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir. [Nur 55]



 

Ne Zamandan Beri Allah ve Rasulü’nün Düşmanları Fâtih Oldular?

6 Ekim tarihinde Avrupa Komisyonu’nun Türkiye Raporu’nu açıklamasından sonra, AKP Hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gerçekleştirdikleri reformlar ve çıkardıkları yasalar sayesinde ulaştıkları sözde ilerleme nedeniyle âdeta kahraman gösterildi. O kadar ki, Erdoğan’ın “Avrupa Fâtihi” olduğu bile îlan edildi. İslam’ı yok etmeye yönelik cesaretinden ötürü, Almanya’da kâfirler için özel bir anlamı olan “Quadriga - Yılın Avrupalısı“ ödülü ile ödüllendirildi.

İslam’ın ve Müslümanların aleyhine yasalar çıkaran, İslamî değerleri ve ölçüleri paramparça dağıtmak üzere reformlar yapan, Müslüman kızların ve hanımların nâmuslarını ayaklar altına atan, halkı açlığa ve sefâlete mahkum eden, Doğu’dan Batı’ya kadar Müslüman kardeşlerimizi katletsinler, evlerini başlarına yıksınlar ve cesetlerini sokaklara saçsınlar diye ülkenin havaalanlarını, karalarını ve denizlerini Kâfir Haçlı barbarların hizmetlerine açan, ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını kâfirlere peşkeş çeken, sonra da Ümmeti onlara dilendiren ve halkı kâfirlerin bu çalıntı hibeleriyle sahte rüyalara daldıranlar bunlar değil midir?

Bunlar mı fâtihtir?! Bunlar mı kahramandır?! Bunlar mı cesâretlidir?! Vallahi bunlar ne fâtihtir ne kahramandır ne de cesurdur. Bunlar olsa olsa kâfirlere yaranmak için yırtınan zelîl Haçlı piyonlarıdırlar. Onlar ancak Allah’a ve Rasulü’ne, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlıkta cesurdurlar. Allah’ın bu dünyada Râşidî Hilâfet ile ve Ahirette de acıklı azabı ile kendilerini cezalandırmasına karşı kahramanlık etmektedirler.

Gerçek fâtihler ancak Allah yolunda Cihad ederek İlâ-i Kelimetullah uğrunda mallarını ve canlarını harcayarak Avrupalı kâfirleri Viyana kapılarına kadar çöp yığınları misâli süpürüp def eden Mu’tasım ve Harun er-Raşîd misâli Mü’minlerin Halifeleri idi. Onların tayin ettiği Hâlid bin Velîd, Târık bin Ziyâd ve Salahuddin el-Eyyubî misâli şerefli komutanlardı. Onların, kefeniyle Cihada koşan Alparslan ve Ulubatlı Hasan gibi fedâkar erleri idi. O fâtihler kâfirlerin tahtlarını başlarına geçirmemişler miydi? Dünyayı onlara dar etmemişler miydi? Bunlar kâfirlere yaranmak uğruna ziyaretler yapmak için uçaktan uçağa binerlerken, o mücahidler Allah’ın Dinini yüceltmek, mazlum kardeşlerinin imdadına yetişmek ve azgın kâfirleri mahf-u perişan etmek için atlarından inmeksizin Cihaddan Cihada, cepheden cepheye koşmuyorlar mıydı? Fâtih Sultan Muhammed Han’ın Bizans kâfirinden alarak şereflendirdiği İstanbul’u onlar kâfirlerin yol geçen hanı, fuhuş bataklığı ve uyuşturucu merkezi haline getirmediler mi? Fâtih’in Ayasofyası’nı müze yapmadılar mı? Eğer o Fâtih bugün bu hâin yöneticilerin Ümmeti nasıl yalnız bıraktıklarını, kâfirlere nasıl dost olduklarını, İslam’a nasıl saldırdıklarını, İstanbul’u ne hâle getirdiklerini görseydi, şüphesiz onlara büyük bir lânet ile lânet ederdi. O Fâtih’in kemiklerini sızlatanlar mı bugün fâtih oldular ?!

Muhakkak ki Allah’ın izni ve yardımı ile Raşidi Hilafet Devleti çok yakın bir zamanda kurulacaktır. İşte o gün hem bu hâin yöneticiler hem de onlara yarananlar gerçek fâtihlerin kimler olduğunu çok iyi öğreneceklerdir. Mü’minlerin müstakbel Hâlifesi, sadıklardan ve muhlislerden oluşacak muazzam ordusuyla sömürgeci kâfirler olan Amerika’ya, Avrupa’ya, Rusya’ya, Çin’e ve lânetlenmiş Yahudi varlığına fâtih neymiş göstereceklerdir, İnşaAllah. Allah [Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurmuştur:

Zâlimler nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını çok yakında bileceklerdir. [Şuara 227] 

 HİZB-UT TAHRİR
Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu
H. 23 Şa'bân 1425
M. 08 Ekim 2004

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |