Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Irak Vilâyeti

Allâvî Felluce’yi Seçimlere Kurban Ediyor



 

Mübârek Ramazan ayının başlaması ve Iraklı Müslümanların bu fâziletli ayı kutlamaya hazırlanmalarıyla birlikte, Amerikan işgâl kuvvetleri de en-Necef’ten başlayıp Irak’ın tüm büyük kentlerini kuşatacak şekilde yaydıkları saldırılarını genişlettiler. Sâmira’ kentini savaş uçakları ve tanklar ile talan ettikleri gibi, aynı şeyi el-Latîfiyye, el-Kâim, Heyt, es-Sadr, el-Musul ve er-Ramadî’de de yaptılar. Böylece Müslümanların hissiyatlarına meydan okudukları gibi Akideleri ile de alay ettiler. Mescidlere zorla girerek kirlettiler. Mushafları (Kur’an-ı Kerim’leri) yere attılar ve yırtarak parçaladılar. Tüm bunları da Irak Vatanî Muhâfızlarından bazıları işledikleri bu cürümlere bekçilik ederlerken yaptılar. Aynı şekilde yine bu kuvvetler Irak’ın değişik bölgelerinde yoğun bir askerî faaliyet içerisine girmişlerdir. Bilhassa el-Felluce ve Tel’afer kentlerini kuşatmış durumdadırlar. Hedeflerine ulaşmak için ise Irak’ın diğer bölgelerindeki askerî birliklerinden bazılarını istihdam etmek üzere çağırmışlardır. Yetersiz kuvvet eksikliğini telâfi etmek için de müttefikleri olan küfrün başı İngiltere’nin desteğini talep etmişlerdir. İşte bunların tamamı onların, değişik bölgelerde ve özellikle Mescidlerin, Şehidlerin ve Kahramanların şehri olan el-Felluce’de korkunç ve vahşi bir cürüm işlemeyi plânladıklarına işâret etmektedir.

El-Felluce halkı ile ‘Allâvî Hükümeti’nin temsilcileri arasındaki müzâkerelerde hakikaten ilginç olan, Irak kuvvetlerinin el-Felluce’ye girmesine imkân veren bir anlaşmaya varılmak üzere olunmasıydı. Ne var ki işgâl kuvvetlerinin liderliği, son anda ‘Allâvi Hükümeti’ne müzâkereleri derhal durdurmasını emretti. Gerekçe olarak da el-Felluce halkı arasında saklandığını iddia ettiği terörist (!) unsurların varlığını gösterdi. Onların teslim edilmesini, aksi takdirde kenti istila edeceğini bildirdi. Aynı senaryo, Muvâfık er-Rabîi’ müzâkereleri iptal edip Bağdad’a dönmekle emrolduğunda en-Necef’te de sergilenmişti.

El-Felluce’de teröristlerin bulunduğu veya hükümetin el-Felluce’de otorite sahibi olacağı şeklindeki iddialar delilden mahrum ve göz boyamaya yönelik aldatıcı mâzeretlerden başka bir şey değildir. Zîra el-Felluce güvenliydi ve geçen bahardaki hâdiselerden sonra sakinleşmişti. Savaş uçakları ile tankların üşüşmelerinden başka rahatsız edici bir şey yoktu. Üstelik onun âlimleri, aşîret şeyhleri ve halkı, yüksek disiplin ve mes’uliyet sahibi olduklarını kanıtlamışlardır. İşlerini güzel hatta seçkin bir şekilde yapıyorlar, herkes de buna şâhit oluyordu.

Onlara hâkimiyet verileceği sözlerine gelince, bunların tümü temelden yalan sözlerdir. ‘Allâvî Hükümeti’nin hiçbir hâkimiyeti yoktur. Karar ve hâkimiyet sahibi ancak işgâlcidir! Onun kuvvetleri Irak’ın her tarafında serbestçe dolaşmaktadır. Başta İsrail istihbarat servisi Mossad ajanları olmak üzere değişik milliyetlerden ülkeye birçok ajanlar girmektedir. Ülkedeki kaosu artıran işte onlardır. Irak’taki hayatın farklı boyutlarına ilişkin bilgiler toplamakta ve âlimleri, düşünürleri ve profesörleri katletmektedirler. Bunların tamamı gözler önündedir. Meselâ Amerikan Savunma Bakanı Irak’a Amerikan hava üslerinden biri üzerinden ülkeye girdi ama ne ‘Allâvî’den veya hükümetinden izin aldı ne de onları haberdar etti! İngiliz Dışişleri Bakanı Jack Straw da aynı şeyi yaptı. Iraklıların hâkimiyetini ve ‘Allâvî Hükümeti’ni küçümseyen, rencide eden nice açıklamalar yaptı. Şâyet onlarda herhangi bir şeref yahut itibar hissi varsa!..

Görünen o ki işgâl kuvvetleri, geçen bahar el-Felluce’de yaptıklarından çok daha dehşetli ve vahşi olabilecek yeni bir katliama hazırlanmaktadırlar. Bunun iki sebebi vardır:

Birincisi: Onlar başkanlık koltuğunu kaybetme riski bulunan George W. Bush’un bir seçim zaferi kazanmasını istemektedirler. Nitekim tamamen Irak’a karşı açtığı savaştan kaynaklanan vesileler ile sahtekâr olduğu ve yalanlar söylediği açığa çıktı. Yönetiminin palavraları, bizzat Amerika’nın değişik kesimlerince hazırlanan raporların ifadelerinde ifşa edildi.

İkincisi: İşgâl kuvvetleri, bu operasyon ile gelecek yılın başında yapılmasını öngördükleri göstermelik seçimlerin önündeki engelleri kaldırmaya hazırlanmaktadırlar. Nitekim Irak Hükümeti’ne böylece meşruiyet kazandırarak onunla kalıcı askerî üsler kurmaya yönelik anlaşmalar imzalamak istemektedirler. Yine Irak’ın ekonomik potansiyellerini yağmalamak ve tüm kuvvet faktörlerini söküp almak arzusundadırlar. Öyle ki artık varlığını yitirsin de işgâl, meşru görülen ve herkesçe boyun bükülen bir gerçek haline gelsin.

Muhakkak ki ‘Allâvî, onun hükümeti ve destekçileri, büyük bir düş kırıklığına uğrayacaklardır. Çünkü Iraklı Müslümanlar, bilhassa el-Felluce’dekiler işgâlin zilletine ve işgâlcilerin ajanlarına teslim olmayacaklardır. Hele ki onlar İslam’ın izzetini ve onun gölgesinde yaşamanın lezzetini tatmışlar iken... Irak’ın Müslümanları, hep olageldiği gibi, İslam’ın muhâfızları olduklarını, dâima işgâlcilerden daha güçlü olduklarını kanıtlayacaklardır. Velev işgâlciler ve uşakları okumasa da, onların şanlı târihi bunu kanıtlamakta ve şâhitlik etmektedir.

Ey Irak Vatanî Muhafızlarının Adamları!

Ey Irak Polisinin Adamları!

Bütün Müslümanlara, başka bir Müslümanın kanı, ırzı ve malı haramdır. Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu teslim etmez! Sizlere Allah katında fâziletli olan bu ayda hatırlatırız ki, Dininiz ve İslamınız Müslümanın silahını Müslüman kardeşine doğrultmasını haram kılmıştır. Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur:

Kâbe’nin yıkılması Allah’a, tek bir Müslümanın kanının akıtılmasından daha ehvendir.

Allah [Subhânehu ve Te’alâ] ise şöyle buyurmuştur:

Kim bir mü’mini kasten öldürürse, onun cezası içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona ğazâb etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. [en-Nîsa 93]

Ey Yeryüzüne Dağılmış Bulunan Müslüman Âlimler!

Eğer Müslümanların bir Halîfesi olsaydı, elbette ondan nusret talep ederdik. Eğer o olsaydı, hiçbir kâfir herhangi bir Müslümanı incitmeye elbette cesaret edemezdi. Öyleyse kuvvetle ve yüksek sesle: “Müslümanların topraklarının işgâline Hayır! Hadleri (İslam hükümlerini) ikâme etmeyen ve suğurları (İslam’ın hendeklerini) korumayan hâin yöneticilerine binlerce kez Hayır!” diye haykırın! Bu yöneticilerin hiçbir meşruiyete sahip olmadıklarını ve dolayısıyla varlıklarının hiçbir gerekçesi bulunmadığını açıkça ve belirgince seslendirin!

Ey İslâmî Beldelerdeki Orduların Komutanları!

Irak’taki kardeşleriniz ve bacılarınız sizi yardım çağırmaktadır. Durum giderek kötüleşmekte ve kalpler en şiddetli acıları hissetmektedir. Kendi gözlerinizle Irak’ta ve diğer bölgelerde taşları neyin kımıldattığını gördünüz. Öyleyse Allah’tan yardım isteyin, O’na tevekkül edin ve Nübüvvet Minhâcı [Peygamberlik Metodu] üzere Râşidî Hilâfet’i îlan edin! Böylece siz Allah’a sadık olduğunuz müddetçe O da sizi zaferiyle ödüllendirecektir. Muhakkak ki Allah’ın vaadi ve zaferi haktır, apaçık bir gerçektir. Bunda hiçbir şüphe yoktur.

O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin! Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. [en-Nîsa 104]

 HİZB-UT TAHRİR
 Irak Vilayeti
H. 04 Ramazan 1425
M. 18 Ekim 2004

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |