Dün ve bugün haber ajansları Mısır yöneticisinin, güvenliği sağlamak
üzere birkaç yüz (750) Mısır askerinin işgâl edilmiş Filistin
sınırlarına yaklaştırılması için Sîna Anlaşması üzerinde düzeltmeler
yapılmasını Filistin işgâlcisi yahudi varlığından talep ettiğini
haber verdiler. Hem de hafif silahlarla, tanklarda füzeler ve
havanlar olmaksızın veya diğerleri bulunmaksızın! Yine haber
ajansları yahudi varlığının düzeltmelere itiraz ettiğini, yalnızca
meseleye ilişkin mesajların düzeltilmesini kabul ettiğini ve yine
Mısır’daki yönetimin, Filistin işgâlcisi yahudilerle olan bu konunun
peşine düşmek üzere muhâberat (istihbârat) şefi ile Dışişleri
Bakanı’nı görevlendirdiğini de ilâve ettiler.
Filistin’den Haçlıları defeden, Hıttin’de onları kötü bir hezîmet
ile hezîmete uğratan Mısır... Filistin’deki Tatarları kahreden ve
onları ‘Ayn Câlut’ta harap eden Mısır... ve şimdiki Mısır!... Onun
bugünkü yöneticileri yahudi varlığına yalvarmak için koşuyor!..
Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vurulmuşlardan
Mısır ordusunun Mısır toprakları üzerinde hareket etmesi için izin
istiyor!.. Hem de Mısır’ın Sîna’sı üzerinde! İşte bu, sömürgeci
kâfirlerle ilişkide bulunan yöneticilerin ne kadar ciddi bir tehlike
saçtıklarını göstermektedir. Onlar Allah’a ve Dînine ihânet
etmektedirler! Muhakkak ki bu, Ümmeti derin bir zillet ve rezâlet
vâdisine sürükledikleri korkunç ve muazzam bir tehlikedir.
Mısır Ordusu’nun yahudilere rağmen ve onları bilgilendirmeksizin
Sîna’da hareket etmeye elbette muktedîr olduğunun farkındayız. Ne
var ki bu ordular, yöneticilerin bağladıkları zincirler ile
bağlanmışlardır. Ama şunun da farkındayız ki, bu zincirler yakın bir
zamanda kırılacak ve Mısır, târihin ak sayfalarını tümüyle bol
zaferler ve şehâdetler ile yazmış olup Rableriyle kuvvetli ve
Dinleriyle izzetli olan adamların liderliğinde Hilâfet’in gölgesinde
yaşadığı günlerdeki hayatına -Allah’ın izniyle- yeniden
kavuşacaktır.
Ey Mısr el-Kenâne’nin Müslümanları!
Ey Muazzam Mısır Ordusu’ndaki Muhlisler!
Müslümanların târihinde yüzyıllar boyunca İslam’ın sâdık
muhâfızlığını yapmış Mısır’a o hayatını iade etmenizin tam vakti
değil midir?
Allah ve Rasulü ile savaşan ve sömürgeci kâfirler ile işbirliği
yapan yöneticilerinizin sizi düşürdükleri aşağılanmayı üzerinizden
kaldırmanın tam vakti değil midir?
Bu zâlim beşerî sistemi yok edip Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi
ve Sellem]’in döneceğini müjdelediği Râşidî Hilâfet’i ikâme
ederek Dünya ve Âhiretin izzetine, kazananlar olarak koşmanızın tam
vakti değil midir?
Tatarları helâk ve Haçlıları da kahredenlerin hayatını yeniden
getirmenizin ve Sîna’yı zelîl ve rezîl olmak için değil de
Filistin’i kurtarmak ve yükseltmek için geçmenizin tam vakti deği
l
midir?
Muhakkak ki Hizb-ut Tahrir / Mısır Vilâyeti, ülkeyi ve
halkını satan ve küfrün başı Amerika ile onun türemesi yahudilerin
peşinden giden bu zâlim yöneticileri ortadan kaldırmak üzere Mısır
halkını canlandırmaktadır. Çünkü azametli Mısır’ı, kâfirlerin
Müslümanların beldelerine yönelik saldırılarını mahvetmeye koşan
Müslüman orduların intikal noktası olmaktan ve askerleri fetihlere
koşup dünyanın ülkelerine hayrı yaymaktan men ederek onu yahudiler
karşısında bu zelîl tavra mahkum edenler işte onlardır!
Şüphesiz Hizb-ut Tahrir, Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’nın
vaadini yerine getireceğinden mutmaindir:
Allah, sizlerden îmân edip sâlih amel işleyenleri, yeryüzünde Halîfe
kılacağını vaâd etti. [Nur 55]
ve Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in müjdesinin
gerçekleşeceğinden mutmaindir:
...Sonra da Nübüvvet Minhâcı (Peygamberlik Metodu) üzere [Râşidî]
Hilâfet olacaktır.
Öyleyse onu destekleyin ve onun ardında olun! Umulur ki Allah’ın
merhametine ve rızâsına ulaşırsınız:
Seveceğiniz diğer bir şey daha: Allah’tan bir zafer ve yakın bir
fetih! Mü’minleri müjdele! [es-Sâff 13]