Suriye Yönetimi Mübârek Ramazan ayını günahlarını artırarak
karşıladı. Güvenlik güçleri, 'Rabbimiz Allah’tır'
demelerinden başka hiçbir gerekçe olmaksızın Hizb-ut Tahrir’in
şebâbına (gençlerine) karşı bir tutuklama operasyonu gerçekleştirdi.
Onlardan sırf ‘Azîz ve Hamîd olan Allah’a îman ettikleri için
intikam aldılar. [el-Burûc 8]
Çünkü onlar, Amerikan seçimlerinden sonra Golan Tepeleri konusunda
yahudilerle zelîl müzâkerelere başlanmasına yönelik bir atmosfer
hazırlayan bu yönetimin yüzüne karşı durmaktadırlar. Yine Hizbin
şebâbı, orduları yahudilere karşı harekete geçmeye, varlıklarını yok
etmeye ve Golan, Filistin ve diğer tüm işgâl edilmiş toprakları
İslâm topraklarına iade etmeye dâvet etmektedirler. Orduların sessiz
kalmalarını ve yahudilerle Golan Tepeleri hakkında yapılan
müzakereler karşısında sâkin kalmalarını istememektedirler.
Suriye yönetimi, onların tutuklanmalarının gerekçesini açıklamaya
cesaret edememiştir. Zîra tutuklanmalarının, İslam’a ve Allah’ın
indirdikleri ile yönetime dâvet etmeleri gerekçesiyle olduğunu
söyleyemez. Nitekim halk Müslümandır ve bu yalnızca onların yönetime
olan nefretlerini ve öfkelerini artıracaktır. Yine
tutuklanmalarının, Golan konusunda alçaltıcı anlaşmalar yapılmasını
isteyen yönetime karşı çıkmaları gerekçesiyle olduğunu da
söyleyemez. Çünkü bu, yönetimin Golan’daki haklarını
kaybetmediklerine dâir gerçek dışı konuşmalarını deşifre edecektir.
Kaldı ki tüm uyanık hatta normal siyâsî kimseler, Suriye
Yönetimi’nin yahudilerle müzâkerelerin başlatılarak uzlaşmaya
varılmasına yönelik bir hava hazırlamaya çalıştığının
farkındadırlar. Zaten bu fiilen başlatılmıştır. Nitekim iktidardaki
el-Ba’as Partisi de dahil diğer partileri içine alan İlerici Vatanî
Cephe’nin programındaki şu ibare artık kaldırılmıştır: “Siyonist
devlet ile hiçbir barış ve uzlaşı olmaz!”
Üstelik Yönetimin bu tutuklama operasyonu; Allah’a, Rasulü’ne ve
mü’minlere sâdık olan herkesi, Müslümanların ve İslâmi toprakların
terk edilmesini reddeden herkesi ve önce Müslümanların ilk Kıblesi
olan Filistin’deki mukaddes toprakları sonra da Golan Tepeleri’ni
işgâl eden yahudilerle herhangi bir müzâkere veya uzlaşmaya
gidilmesini reddeden herkesi kuşatacak bir tutuklama kampanyasına
yönelik hazırlıkların devamı niteliğindedir.
Muhakkak ki Hizb-ut Tahrir, Müslümanların beldeleri üzerinde
kurulu mevcut yönetimlerin, hak bir sözün söylenmesini, Allah için
ve kulları için hâlis bir tavrın takınılmasını istemediklerinin
farkındadır. Bununla birlikte onlar, Râşidî Hilâfet’i ve
Allah’ın indirdikleri ile yönetimi geri getirmek için çalışanların
varlığı karşısında duramamaktadırlar. Kezâ orduları Allah yolunda
savaşmaya çağıran nîdaları da durduramamaktadırlar. Yine Hizb, ister
dâhilî ister hâricî veya her iki şekilde olsun, bu yönetimlerin
Filistin’in yahudilerce işgâlini kabul ettiklerinin, onun varlığını
tanıdıklarının ve onun derhal yok edilmesi gerektiğini söyleyen
herhangi bir kimsenin bulunmasına tahammül etmediklerinin de
farkındadır. Hizb bunların hepsinin farkındadır.
Bununla birlikte Hizb, kendisine karşı kullanılan tüm baskı
üsluplarının, sözde ve fiilde yalnızca kuvvetine kuvvet katmaktan ve
bu yönetimlerin de düşüşlerini ve zilletlerini artırmaktan
başkasıyla sonuçlanmadığının da farkındadır. Bunun delili, yönetim
tarafından Hizbin şebâbına karşı birçok yerde tutuklama
operasyonları tekrarlandığı halde, Hizbin kuvvetli, izzetli ve
sebatlı bir şekilde, bir milim dahi sapmaksızın hak üzere yoluna
devam etmesidir. Suriye Yönetimi bunun çok iyi farkındadır. Nitekim
aynı anda Hizbin yüzlerce şebâbını tutuklamasının üzerinden çok
zaman geçmiş değildir. O vakit Hizbi yok ettiğini düşünmüştü,
velâkin şu anda yanıldığını idrak etmiştir. Nitekim mevcut tutuklama
operasyonunu bu bilinçle gerçekleştirmektedir.
Hiç şüphesiz Hizb-ut Tahrir, Allah’a muhlis ve Rasulü’ne
sâdık olarak seyrini Allah’ın yardımıyla sürdürecek ve Allah’tan
başka hiç kimseden korkmaksızın ve hiçbir kınayıcının kınamasına
aldırmaksızın Râşidî Hilâfet’i Allah’ın izniyle mutlaka
kuracaktır. Bu yönetimin operasyonları yalnızca onun kuvvetine
kuvvet katacak, Yönetimin ise zilletini ve utancını daha da
artıracaktır.
Doğrusu yarın, bakışlara çok yakındır.
Zulmedenler nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını çok yakında
bileceklerdir. [eş-Şu’arâ 227]