Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Pakistan Vilâyeti

Müşerref’in Hizb-ut Tahrir’in Selîm Faaliyetlerine Karşı Şiddet Kullanması İslâmî Hilâfet Devleti’nin Dönüşünü Engelleyemez



 

Bugün, 29 Ekim 2004 günü Pakistan’da Hizb-ut Tahrir tarafından ülkenin büyük kentlerinde, Irak’ta Müslümanların sömürgeci Batılı güçlerin fiilî işgâlinden kurtarılmasına çağıran selîm (barışçıl) mitingler düzenlendi. Hükümet, Ramazan’da oruç tutan Müslümanların böylesi selîm bir eylemi gerçekleştirmelerine izin vermek yerine, her bir kente yüzlerce polis ve istihbaratçı gönderip Hizb-ut Tahrir’in tüm ülkede duyurulmuş mitingleri gerçekleştirmesini engellemek üzere acımasız bir kaba kuvvete başvurdu.

Bugünkü mitingler, hem Hizb-ut Tahrir şebâbının (gençlerinin) yoğun reklam kampanyalarıyla hem de medyada yer verilerek geniş çaplı olarak önceden duyurulmuştu. Yine Hizb-ut Tahrir tarafından Pakistan dağıtılan beyannamede, bu mitinglerin Müşerref’in Afganistan’daki yabancı kâfirin işgâline yardım etmede üstlendiği anahtar role dikkat çekmek üzere düzenlendiği belirtilmişti. Yine bu beyannamede onun, Irak’ın yabancılarca işgâline verdiği tam desteği ifade eden açıklamalarından alıntılara da yer verilmişti. Ayrıca beyannamede, sömürgeci Batılı güçlerin şeytanî plânlarında işbirliği yaparak Ümmete ihânet etmeyi hâlen sürdüren Müşerref gibi yöneticilere karşı Pakistan Müslümanları seslerini yükseltmeye dâvet ediliyordu.

General Müşerref’e, fikrî ve siyâsî çalışma eksenindeki faaliyetleri tamamen selîm olduğu halde Hizbe karşı neden kaba kuvveti tercih ettiğini sormak istiyoruz. Eğer General Müşerref Hizb-ut Tahrir’in kendisine yönelttiği suçlamalar hakkında suçsuz ise, geniş medya araçlarını kullanarak Pakistan Müslümanları karşısında kendi konumunu temize çıkarmayı deneseydi ya! Eğer General Müşerref kendisini sâdıklardan biri olarak görüyorsa, Hizb-ut Tahrir’in kendisine yönelik ithamlarına kolaylıkla yanıt verseydi ya! Ne var ki Müşerref Hizb-ut Tahrir’e karşı şiddet kullanmayı tercih etti. Çünkü o kendisinin çok yalancı ve Hizb-ut Tahrir’in ise en sâdık olduğunu gâyet iyi bilmektedir. Yine Pakistan’daki “sessiz çoğunluk”un kendi tarafında yer almadığını, bilakis Ümmeti içine düştüğü kara-delikten kurtarmak için çalışan ihlaslı ve mü’min bir liderliği beklemekte olduğunu da gâyet iyi bilmektedir. Müşerref halkın muazzam boyutlarda Hizb-ut Tahrir’i desteklemeye başladığını görünce, Pakistan’ın şerefli Müslümanlarının ihlaslı bir liderlik olarak Hizb-ut Tahrir ekseninde kendisine karşı toparlanmasından korktu. Bu nedenle Ümmetin liderliğini ele geçirmesini engellemek üzere Hizb-ut Tahrir’e karşı koymanın tek seçeneğinin kaba kuvvet olduğunu fark etti.

Bugün Hizb-ut Tahrir’in şebâbı, ister Müşerref’in her bir kentteki zindanlarında hapsedilenlerden olsun isterse içeriden henüz çıkanlardan olsun, hepsi de Rabbleri [Subhânehu ve Te’alâ]’dan râzıdırlar ve Rabblerinin de kendilerinden râzı olmasını ummaktadırlar. Onlar öyle bir şebâbtır ki, Nebiyy’il Kerîm [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in metodunu benimsemişlerdir. Nitekim Allah’ın Kerim Rasulü selîm çalışmalar yürüterek ilk İslam Devleti’ni Medine’de ikâme etmişti. Onlar öyle bir şebâbtır ki, Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] ve Sahabesinin o gün Mekke’de Kureyş liderlerinden çektiklerinin aynısını bugün burada yaptıkları selîm faaliyetleri sebebiyle vahşi baskılara maruz kalarak çekmektedirler. Bununla birlikte onlar, Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’nın hem bu dünyada hem de Âhirette Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] ile Sahabesi [RıdvânAllahi ‘Aleyhim]’e bahşettiği ve vaad ettiği zaferi, kendilerine de bahşedeceğinden kesinlikle emindirler. İşte o gün Hilâfet Devleti kurulacak ve yalnızca İslam’ı tatbik edecektir. Müslümanların tüm beldelerini birleştirecek ve İslam’ı tüm dünyaya yüklenecektir.

Ey Pakistan’ın Müslümanları!

Müşerref’in sizi, sessiz çoğunluğun kendisini desteklediğini iddia ettiği kesiminden saymasına izin vermeyin! Müslümanların maslahatlarıyla dertleneceğine Amerika’nın ulusal çıkarları için kaygılanan bu ajan liderin ihânetine karşı seslerinizi yükseltin!

Gerçek şu ki Hizb-ut Tahrir’in şebâbı sizin aranızda çalışmakta, beyannameler dağıtmakta, sizinle konuşmakta ve toplantılarınızda, mescidlerinizde ve pazarlarınızda sizinle birlikte olmaktadır. Onlar, dünyanın diğer İslâmî beldelerindeki Hizb-ut Tahrir’in diğer şebâbı gibi bunu yapmaktadırlar. Hizbin ihlaslı şebâbının çağrılarına kulak verin! Siz de bu seçkin çalışmaya hemen katılın ve destek olun! Öyle ki bu zaman zarfında İslâmî Ümmetin başına gelen birçok felâketler karşısında harekete geçmenizden ötürü, Kıyâmet Günü’nde Allah önünde hesaba çekildiğinizde size hayrı dokunsun. Emin olunuz ki, bu uğurda ihlaslı adımlar atarsanız, şüphesiz Allah [Subhânehu ve Te’alâ] kusurlarınızı bağışlar, sizinle birlikte olur, sizi güçlendirir ve size vaad ettiği zafere ulaşıncaya kadar yolunuz üzerindeki engelleri ortadan kaldırır. Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] şu hadisinde bunu vaad etmiştir:

Allah’ın olmasını dilediği kadar aranızda Nübüvvet olacaktır. Sonra Allah kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet Minhâcı üzere (Raşidî) Hilâfet olacaktır. Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra Allah kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra ısırıcı meliklik olacaktır. Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra Allah kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra zorba diktatörlük olacaktır. Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra Allah kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır.

 HİZB-UT TAHRİR
 Pakistan Vilayeti
H. 15 Ramazan 1425
M. 29 Ekim 2004

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |