Mü’minleri Bırakan AKP Hükümeti,
Amerika
ve Avrupa Birliği’nden Sonra Şimdi de Kâfir Rusya’yı Dost Ediniyor!
2-3 Eylül 2004 tarihinde Türkiye’ye gelmesi beklenen ama son anda
vazgeçen Putin, ziyaretini 5-6 Aralık 2004 tarihlerinde
gerçekleştirdi.
İslam’ı “terörizm” ve Müslümanları da “terörist” olarak tanımlayan
ve etraflı çalışmalar yapan kâfir Putin, bu hususta Türkiye’den
umduğu desteği fazlasıyla aldı. Türkiye’nin bazı dernekler ve
vakıflar vasıtasıyla Çeçenistan meselesine müdâhale ettiğini iddia
eden, hatta bazı Türklerin Çeçenistan’da mücâhitlerle yakalandığını
söyleyen Putin, Türkiye’nin bu konuda kararlı adımlar atmasını,
Çeçenistan’daki katliamlarını desteklemesini ve bu grupların
çalışmalarının engellenmesini istedi.
AKP Hükümeti, kâfirlerin Türkiye ziyaretleri öncesinde alışkanlık
haline getirdiği üzere NATO’nun İstanbul Zirvesinden ve Putin’in
iptal edilen ziyaretinden önce yapıldığı gibi, daha Putin buraya
gelmeden önce Çeçenlere karşı tutuklama operasyonları yapıldı.
Bununla da kalmadı ve Putin’in talep ettiği terörizme karşı
işbirliği yapılmasına da destek verdi.
Muhakkak ki Putin, İslam’ın ve Müslümanların apaçık düşmanıdır.
Amerikan-İngiliz-Yahudi kasapların Müslümanları katlettiği,
topraklarını işgâl ettiği, namuslarını ve şereflerini hiçe saydığı
gibi, Rusya da aynı şeyi Orta Asya ve Kafkasya’da yapmaktadır.
Bununla da yetinmemekte, kendi topraklarında, Ukrayna’da ve Kırım’da
da Müslümanların başını ağrıtmakta, İslam’a satılık müftüler yoluyla
saldırmakta ve samimi dâvâ adamlarını tutuklatmaktadır.
Putin’i güler yüzle karşılayan, aşırı güvenlik önlemleriyle koruyan,
yemek masalarında onun şerefine kadehler kaldıran ve onu muhabbetle
kucaklayan Türkiye’nin yöneticileri; İslam’ın ve Müslümanların dostu
değil, o kâfirlerin dost ve yardımcıları olduklarını, İslam’ın ve
Müslümanların hayrına değil, o kâfirlerin hayrına çalıştıklarını,
İslam’ı ve Müslümanları değil, o kâfirleri desteklediklerini bir kez
daha kanıtlamışlardır.
Hem Putin hem de Türkiye’nin yöneticileri, İslam Ümmeti’nin
Amerikan, İngiliz, Yahudi, Rus ve diğer kâfirlerden nefret
ettiklerini; Çeçenistan’daki, Irak’taki, Filistin’deki ve diğer
yerlerdeki Müslüman kardeşlerini sevdiklerini, onlar için dua
ettiklerini, kâfirlerle işbirliği yapan yöneticilerinden içten içe
tiksinmeye başladıklarını, İslam’ın ve Müslümanların zaferi için
günden güne Hilâfeti arzuladıklarını gâyet iyi bilmektedirler. Bunun
içindir ki Râşidî Hilâfet Devleti’nin İslam topraklarını ve
İslam Ümmeti’ni tek çatı altında toplamak üzere geri dönüşünün önüne
geçmeye aşırı hırs göstermektedirler. Ne var ki onların bu hevesi
Allah’ın izniyle onların kursaklarında kalacaktır. Allah [Subhânehu
ve Te’alâ] şöyle buyurmuştur:
Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında
izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki izzetin tamamı
Allah'a aittir. [en-Nîsa 139]