Amerika Birleşik Devletleri 11.12.2004’te
Fas’ta “Gelecek Forumu” adıyla
uluslararası bir foruma çağrıda bulundu. Bu forum, G8 ülkeleri ile
Arap ve Müslüman beldeleri üzerindeki 22 devletin katılımıyla
düzenlendi. Katılımcılardan biri de Lübnan idi. Oysa Lübnan’ın
katılımına gerekçe olan yahudi varlığı İsrail ortalıkta
yoktu.
Ne var ki her
yıl periyodik olarak düzenlenmesi öngörülen bu Forum, geçen Eylül
ayının 24’ünde Newyork’taki
Sea Island Toplantısı için atılmış âni bir reflekstir. Yine İsrail’in
de hazır bulunduğu, Büyük Ortadoğu Girişimi’nin
îlan edildiği ve aynı anda Birleşmiş Milletler’in
242 ve 238 sayılı iki kararına dayalı olarak kapsamlı barış uzlaşısı
sağlanması koşuluyla siyâsî, ekonomik ve toplumsal barışa teşvik
etmek üzere işadamları ile demokratik kurumlar arasında bir
işbirliğinin duyurulduğu o toplantı gibi, bu forum da
Brüksel’de geçen hafta birçok
Arap ülkelerinden ve yahudi varlığından temsilcilerin katıldığı
Atlantik Ortaklığı [NATO Akdeniz Diyaloğu] Girişimi’nin
başlatılmasının 10. yıldönümü kutlamaları olayına yönelik tepkisel
bir yanıt idi. Bu girişim de Diyalogtan Ortaklığa dönüşümün
gerçekleştirilmesi, kurulan işbirliğine dâir çerçevelerin
yerleştirilmesi ile terörizm tehditlerine, kitle imhâ silahlarının
yayılımına ve raydan çıkan (!) devletlere
ilişkin yaklaşımların tartışılması için kurulmuştur.
En bâriz soru
şudur: Amerika’nın
Lübnan’a
müdâhalelerini şiddetle kınadıklarını duyurmak için -ki bu,
îmanın en zayıfıdır- milyonlarca insanın sokaklara döküleceği
farzedilen bir gösteriye tüm halkıyla katılırsa Lübnan’daki
devlet ne kadar alçalacaktır? Sonra Lübnan devleti, hâmisi olan
Amerikan kovboyuna icâbet edip Lübnan ile bölgenin kalanı üzerinde
BM’nin 1559
sayılı kararından çok daha tehlikeli olan bu foruma kendisini temsil
edecek birini göndermiş olan bu Lübnan, bir öncekinde başkanlığını
yaptığı halde son Frankofon [Francophone: 52 adet olan Fransızca
konuşan ülkeler yada eski Fransız sömürgeleri]
Zirvesi’ne katılmayı reddetmemiş
miydi? Öyleyse her iki ülke de 1559 sayılı kararın çıkarılmasında
işbirliği yapmış, kararın propagandasını yapmış olduğu halde Lübnan
neden Amerika tarafından organize edilen bir foruma katılmayı kabul
etmiştir?
Şimdi biz, Lübnan’daki
ve civar beldelerdeki halkımızı, başımızdaki yöneticilerin
düşmanlarımızla giriştikleri komploların hakikatini idrak etmeye ve
yeni sömürgeci saldırıları sona erdirecek, ülkesinin tebâsını
kerîmlik ve güvenlik ile koruyacak İslâmî Hilâfet’in
râyesi, bayrağı altında
Müslümanların beldelerini yeniden birleştirmek üzere ihlasla
çalışmaya dâvet ediyoruz.