Bush ile görüşmesinden sonra ARY One World TV kanalına konuşan Müşerref açıkça şunu söylüyordu: “Hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin bağımsız devletlere sahip olma hakları vardır.” Muhakkak ki bu açıklama, Müşerref’in mukaddes İsra’ ve’l Mi’râc topraklarının yahudilerce işgâlini onayladığını gösteren ve İsrail’in varlığını destekleyen ilk açıklaması değildir. Elbette bizler, böyle alçakça ve sorumsuzca yapılmış açıklamaları şiddetle kınıyoruz.

Filistin’in bu mukaddes toprakları uğruna hayatlarını ortaya koymuş binlerce Müslüman ve İslam Ümmeti, bu toprakların tek bir karışının bile verilmesine asla râzı olmayacaktır! Kendisini Pakistan halkı üzerinde zorla kabul ettiren Müşerref, âdeta Amerika’yı -kendisi gibi- siyâsî iktidar gaspçılarını desteklemek üzere ziyâret etmiştir.

Keşmir meselesine gelince; Kıble-i Evvel’i yahudilere teslim eden Müşerref gibi bir adam, Keşmir topraklarına nasıl değer verebilir ki?! Hiç şüphesiz Müşerref, dış politikasında Amerika’nın piyonu olmak dışında bir hiçtir. Dolayısıyla Ümmetin ondan herhangi bir hayır beklememesi gerekir.

Keşmir ve Filistin meselelerinin tek çözümü, Müslümanların ordularının onları kâfir işgâcilerden kurtarmasıdır. Böyle bir Cihadın önündeki en büyük engeller ise Müslümanların başındaki mevcut yöneticilerdir!

Ümmet imkânlarını ve gücünü Hilâfet’i kurmak üzere birleştirmelidir ki Müslümanları süregelen zulümlerden korumak üzere başlatılabilecek organize bir Cihâd mümkün olsun.