Hizb-ut Tahrir’den Türkiye Kamuoyuna Bir Açıklama
04 Ocak 2005 Salı akşamı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından
Bilkent Oteli’nde düzenlenen bir toplantıya katılmak üzere gelen
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Hizb-ut Tahrir / Türkiye
Vilâyeti tarafından kendisine hitâben yazılmış mektubu iletmek üzere
Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti heyetinde bulunan Hizb-ut
Tahrir’in seçkin ve cesur üyelerinden 28 yaşında, evli ve bir
çocuk babası Serdar Kaya, bu mektubu vermek istediği sırada R.
Tayyip Erdoğan’ın emriyle korumaları tarafından oldukça çirkin bir
biçimde tutuklanmıştır.
Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti söz konusu mektubunda, Hizb-ut
Tahrir’in Âlemlerin Rabbi’ne ve İslam Ümmeti’ne karşı
sorumluluğunun ve ciddiyetinin bilincinde olarak, Başbakanın Avrupa
Birliği’ne yönelik çabalarına değinerek bunların İslam’a aykırı
olduğunu, Allah’a ve Rasulü’ne ihânet olduğunu, oylarını alarak
iktidara geldiği Müslümanlara vefâsızlık olduğunu açıkça
belirtmiştir. Yine Başbakan’ın; Kıbrıs’ı Avrupa Birliği üyeliği
uğruna sattığı, Rum Kesimi’ni tanıma şartına boyun eğdiği, Avrupa
Birliği üyeliğinin referanduma götürülmesini Türkiye’nin boynundaki
bir giyotin haline getirdiği, Ermeni soykırımı ve Azınlık hakları
ile Türkiye’nin parçalanmasına götüren gediklere yol açtığı,
Müslümanların namusu olan başörtüsü yasağının hâlen sürdüğü, Ankara’da
düzenlettiği yapmacık gösteride kendisini “Avrupa Fâtihi” olarak
nitelendirmesinin, gerçek bir fâtih olan Fâtih Sultan Mehmed’e karşı
yapılmış ne kadar da saygısız bir hakâret olduğu belirtilmiştir.
Sonunda ise Hizb-ut Tahrir, ona ne yapması gerektiğini
maddeler halinde göstermiş ve “egemen güçleri” bahane etmesinin
kendisini Allah’ın azabından kurtaramayacağını beyân etmiştir.
Bu bağlamda bazı medya organlarında Hizb-ut Tahrir, “terör
örgütü” olarak tanımlanmıştır. Fakat Hizb-ut Tahrir
dileseydi, Tayyip Erdoğan’ı o otelin önünde öldürüverirdi. Nitekim
heyetimiz ile kendisi arasında ancak birkaç adımlık bir mesâfe
vardı. Buna karşın Hizb-ut Tahrir terörist bir örgüt değil,
aksine ideolojisi İslam olan siyâsî bir partidir. Hizb-ut Tahrir
ancak fikrî ve siyâsî çalışmalar yapmakta ve hiçbir maddi eylem veya
şiddet içermeyen Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in
metodunu titizlikle tâkip etmektedir. Bu nedenle medya organlarını,
Hizb-ut Tahrir hakkındaki haberlerinde daha dikkatli ve daha
ciddi olmaya çağırıyoruz.
İşte Hizb-ut Tahrir böyle bir parti ve Başbakana ilettiği
mektup ta işte bu içerikte iken, Başbakan’ın Hizb-ut Tahrir’in
o üyesini tutuklatmış olması, kendisinin ibret almaya, aklını başına
toplamaya, insafa gelmeye pek de niyetli olmadığı izlenimi
vermektedir. Bu çirkin tutuklama hadisesine rağmen, Başbakan ve
Hükümet yetkililerini yeniden düşünmeye ve Hizb-ut Tahrir
gençlerinin tümünü derhal serbest bırakmaya çağırıyoruz.
Herkes bilsin ve görsün ki, kendisine yönelik tutuklama, hapsetme,
hatta şehâdete varan öldürme gibi tüm engellemelere rağmen Hizb-ut
Tahrir, Râşidî Hilâfet Devleti’ni kurarak İslâmî Hayatı
yeniden başlatmak üzere yürüttüğü bu dâvet çalışmasını ciddiyet ve
kararlılıkla sürdürecek ve İslam toprakları üzerine çöreklenmiş hâin
ve zâlim yöneticileri muhâsebe etmeye devam edecektir. Çünkü Hizb-ut
Tahrir, bu hususta izzetin ve nusretin Rabbi olan Allah’a yemin
etmiştir!