Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu

Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korku durumlarını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira onlar yalnız Bana ibadet eder ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir. [Nur 55]



 

Hizb-ut Tahrir’den Türkiye Kamuoyuna Bir Açıklama

04 Ocak 2005 Salı akşamı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Bilkent Oteli’nde düzenlenen bir toplantıya katılmak üzere gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti tarafından kendisine hitâben yazılmış mektubu iletmek üzere Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti heyetinde bulunan Hizb-ut Tahrir’in seçkin ve cesur üyelerinden 28 yaşında, evli ve bir çocuk babası Serdar Kaya, bu mektubu vermek istediği sırada R. Tayyip Erdoğan’ın emriyle korumaları tarafından oldukça çirkin bir biçimde tutuklanmıştır.

Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti söz konusu mektubunda, Hizb-ut Tahrir’in Âlemlerin Rabbi’ne ve İslam Ümmeti’ne karşı sorumluluğunun ve ciddiyetinin bilincinde olarak, Başbakanın Avrupa Birliği’ne yönelik çabalarına değinerek bunların İslam’a aykırı olduğunu, Allah’a ve Rasulü’ne ihânet olduğunu, oylarını alarak iktidara geldiği Müslümanlara vefâsızlık olduğunu açıkça belirtmiştir. Yine Başbakan’ın; Kıbrıs’ı Avrupa Birliği üyeliği uğruna sattığı, Rum Kesimi’ni tanıma şartına boyun eğdiği, Avrupa Birliği üyeliğinin referanduma götürülmesini Türkiye’nin boynundaki bir giyotin haline getirdiği, Ermeni soykırımı ve Azınlık hakları ile Türkiye’nin parçalanmasına götüren gediklere yol açtığı, Müslümanların namusu olan başörtüsü yasağının hâlen sürdüğü, Ankara’da düzenlettiği yapmacık gösteride kendisini “Avrupa Fâtihi” olarak nitelendirmesinin, gerçek bir fâtih olan Fâtih Sultan Mehmed’e karşı yapılmış ne kadar da saygısız bir hakâret olduğu belirtilmiştir. Sonunda ise Hizb-ut Tahrir, ona ne yapması gerektiğini maddeler halinde göstermiş ve “egemen güçleri” bahane etmesinin kendisini Allah’ın azabından kurtaramayacağını beyân etmiştir.

Bu bağlamda bazı medya organlarında Hizb-ut Tahrir, “terör örgütü” olarak tanımlanmıştır. Fakat Hizb-ut Tahrir dileseydi, Tayyip Erdoğan’ı o otelin önünde öldürüverirdi. Nitekim heyetimiz ile kendisi arasında ancak birkaç adımlık bir mesâfe vardı. Buna karşın Hizb-ut Tahrir terörist bir örgüt değil, aksine ideolojisi İslam olan siyâsî bir partidir. Hizb-ut Tahrir ancak fikrî ve siyâsî çalışmalar yapmakta ve hiçbir maddi eylem veya şiddet içermeyen Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in metodunu titizlikle tâkip etmektedir. Bu nedenle medya organlarını, Hizb-ut Tahrir hakkındaki haberlerinde daha dikkatli ve daha ciddi olmaya çağırıyoruz.

İşte Hizb-ut Tahrir böyle bir parti ve Başbakana ilettiği mektup ta işte bu içerikte iken, Başbakan’ın Hizb-ut Tahrir’in o üyesini tutuklatmış olması, kendisinin ibret almaya, aklını başına toplamaya, insafa gelmeye pek de niyetli olmadığı izlenimi vermektedir. Bu çirkin tutuklama hadisesine rağmen, Başbakan ve Hükümet yetkililerini yeniden düşünmeye ve Hizb-ut Tahrir gençlerinin tümünü derhal serbest bırakmaya çağırıyoruz.

Herkes bilsin ve görsün ki, kendisine yönelik tutuklama, hapsetme, hatta şehâdete varan öldürme gibi tüm engellemelere rağmen Hizb-ut Tahrir, Râşidî Hilâfet Devleti’ni kurarak İslâmî Hayatı yeniden başlatmak üzere yürüttüğü bu dâvet çalışmasını ciddiyet ve kararlılıkla sürdürecek ve İslam toprakları üzerine çöreklenmiş hâin ve zâlim yöneticileri muhâsebe etmeye devam edecektir. Çünkü Hizb-ut Tahrir, bu hususta izzetin ve nusretin Rabbi olan Allah’a yemin etmiştir!

 

 HİZB-UT TAHRİR
 Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu
H. 24 Zilka'de 1425
M. 05 Ocak 2005

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |