Vatanî Meclisin Anlaşmayı Kabul Etmesinin
Hiçbir
Meşruiyeti Yoktur!
06.01.2005 Perşembe sabahı bazı Hartum gazetelerinin verdikleri
haberlere göre, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı, Vatanî Meclisin
detaylarına dalmadan ve herhangi bir olumlu yada olumsuz görüş
belirtmeden sadece anlaşmanın maddelerini onaylamak ve
yetkilendirmek ile mükellef olduğunu açıklamış ve Vatanî Meclisin
anlaşması onaylamasının, ona anayasal bir meşruiyet kazandıracağını
ilâve etmiştir.
Madem ki Vatanî Meclise verilen rol budur, öyleyse niçin ilk olarak
onun onayına sunuluyor? Madem Hükümet bu anlaşmaların Sudan halkının
kanaatini yansıttığından o kadar emindir, öylese ne diye Mecliste
tartışılmasından bu kadar korkuyor? Madem anlaşma Meclis onayı
olmadan meşruiyetten mahrumdur, öyleyse neden Meclis görüşlerini
dile getirme hakkından mahrum ediliyor? Hükümet bu meclisin Ümmet’in
meclisi olduğunu ve insanları temsil ettiğini iddia etmiyor mu?
Muhakkak ki Hükümet, kendisini temsil ettiği halde Ümmeti temsil
etmeyen bu Meclis içerisinde bile bu anlaşmaların tartışılmasında
korkmaktadır. Çünkü bu anlaşmalar apaçık ihânettir.
Dolayısıyla meclisten bile bu kadar korkulması Ümmetin, [Amerika’nın
zorladığı] bu anlaşmaları hayli hayli reddettiğini kanıtlamaktadır.
Nitekim bunların maksadı; ülkeyi parçalamak, ülkeyi ve toplumu
İslam’a yabancılaştırmak ve gece-gündüz bu anlaşmaların kendisinin
devlet başkanının yetkilerine sahip başkan yardımcısı olduğu zaman
uygulamaya geçirileceğinden bahseden Garang’ın Sudanını [Yeni
Sudan’ı] kabul ettirmektir.
Her ne kadar Hükümet bu anlaşmayı imzalamış olsa, muhâlefet te onu
desteklemiş olsa ve Vatanî Meclis de anlaşmayı onaylamış olsa da,
Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’nın Nebîsi [‘Aleyhi’s Salâtu ve’s
Selâm]’a inzâl ve vahy ettiği Şeriatinden mahrum bırakılmış
Müslümanlar nezdinde bunların hiçbir değeri olmadığı için hiçbir
meşruiyeti de olamaz! Bu anlaşma ve hükümleri, Allah’ın Şeriati’ne
binaen hazırlanmamıştır. Dolayısıyla şüphesiz bâtıldır ve hiçbir
şekilde Ümmeti bağlamaz!
Hayır! Rabbine and olsun ki, onlar aralarında çıkan ihtilaflarda
seni hakem tâyin edip sonra da Senin verdiği hükme içlerinde hiçbir
sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça îmân etmiş
olmazlar! [Nîsa 65]