Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Irak Medya Bürosu

Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korku durumlarını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira onlar yalnız Bana ibadet eder ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir. [Nur 55]



 

Seçimlerin Hakikati Nedir?

Amerikalılar Müslümanların Arasına Fitne Tohumları Saçmak İçin Bunu Nasıl Kullanacaktır?

Gazeteler ve televizyon kanalları, seçimlerin 30 Ocak 2005’te yapılacağını açıkladıktan sonra, Irak’taki siyâsî ortamın gündelik tartışması bu konuya kilitlendi. Bazıları bunu Şiîlerin bir zaferi olarak görüp on yıllardır uzak kalmalarından sonra yeniden yönetime geleceklerini öngörürken, bazıları da bunun Sünnîler için bir otorite kaybı ve rollerinin kısıtlanması olarak değerlendirmektedir. Kimileri bunun işgâlin sona ermesi ve Irak’ın güvenlik ve yaşam koşulları bakımından içinde bulunduğu krizin bitmesi için bir fırsat oluşturduğunu ileri sürmekte iken kimileri de Güney’de bir Şiî federasyonu kurulmasına karşılık azîz Irak topraklarımızdan Kuzeyini de koparma amaçlarına ulaşacak olmaları bakımından Kürt liderler için bir fırsat olarak görmektedirler. Bu görüşleri ortaya atanlar ya sömürgecinin plânından bîhaber olup bilinçsizce bunun propagandasını yapmaktadırlar, yada oyunu bilen ajanlardır ve Irak’a saldırıp işgâl etmedeki gerçek gâyelerin ulaşmak için can atan Amerikalılara yardım etmeye çalışmaktadır.

Irak’ta meydana gelenlerin siyâsî hakikatini anlamak için, Amerika’nın Irak’ı hangi maksatla işgâl ettiğini, neden buraya geldiğini, amaçlarının neler olduğunu ve Bush ile yönetiminin, ilk iktidar dönemlerinde meseleyi büyük ölçüde dağınık ve başıboş bırakıp neden ikinci dönemlerinde asıl işin peşine düştüğünü anlamamız gerekir. Çünkü Irak’ı işgâl etmeye hazırlandıklarında ve şu anda bu işgâli yerleştirmeye çalışmakta, devletin siyâsî, askerî, medya ve istihbarat birimlerini harekete geçirmekte, kendi iddialarına göre bu uğurda 130 milyar dolar harcamaktadırlar. Bundan önce de gündelik katliam yapsınlar diye askerlerini binlerce mil öteden Irak’a getirmiş, geldiğinde Birleşmiş Milletler’i devre-dışı bırakmış, Fransa vetosunu salladığında amacına ulaşmak için Arap ve Müslüman beldelerdeki hâin yöneticilere başvurmuş ve bu beldelerin topraklarını askerî maksatlarla kullanmıştır. Yine Bağdad’da personel sayısı 3000’i bulan dünyanın en büyük sefâretini kurmuştur.

Tüm bunlar halkın gözleri önünde ve onları, hepsi de Amerikan uşakları olan Arap ve Müslüman beldelerin yöneticilerinden ve zorbalıktan kurtarmak için mi yapılmıştı? Oysa bunların hepsi de zorbaların ta kendileri değil miydiler? Tüm bunlar, işgâli reddeden ve zorbalığa boyun eğmeyen Irak’taki Müslümanların kendi gerçek temsilcilerini seçebilmeleri için miydi? Irak’taki Müslümanların kendi mü’min yöneticilerini seçebilmeleri için miydi? Amerikan ve İngiliz sefâretlerinde plânlanan askerî darbelerden sonra iktidara gelen yöneticilere alışkın olduğumuz için, tüm bunlar Irak’taki Müslümanların arzuladıkları İslâmî Nizamı seçebilmeleri ve İslam’ı yeniden yönetime ulaştırmaları için miydi? Cezâyir halkı İslam için oy verdiği zaman Cezâyir’in başına nelerin geldiğini unuttuk mu?

Muhakkak ki Irak halkının çoğunluğunun tercihi elbette İslam’dır. Zîra kraliyet, cumhuriyet, milliyetçilik ve sosyalizm gibi Batılı sistemlerin hepsinden bıkmış, tiksinmiştir. Gidişat hep kötüden daha kötüye olmuştur. İslam Devleti’nin yıkılmasından bugüne kadar hep acı fincanlardan yudumlamışlardır. Şüphesiz ki Amerika buraya Irak’ın hayrına gelmemiştir. Nitekim İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Ortadoğu’daki, özellikle Körfez’deki petrol kaynaklarını işgâl etmenin plânlarını yapmaktadır. Bu plânlar geçen asrın 70’li yıllarının başından itibaren berraklaştırılmıştır. Petrol kaynaklarının Birleşik Devletler’in ayrılmaz bir parçası olduğunu, bunu gerçekleştirmek üzere acil kuvvetler oluşturulması gerektiğini sık sık dile getirmişlerdir. Ne var ki Sovyetler Birliği’nin varlığı onların projelerini geciktirmiştir. Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra, İkinci Körfez Savaşı’nın hemen ardından Umman’dan Kuveyt’e kadar Körfez’i işgâl ederek projelerini sür’atle işleme sokmuşlar ve 2003 yılında Irak’ı işgâl ederek son aşamaya varmışlardır. Amerika’nın Irak’ı işgâl ederek ulaşmak istediği gâye; askerî, siyâsî, ekonomik ve fikrî nüfuzunu yaymak ve laik kapitalist sistemi tatbik etmektir. Bu bağlamda Irak Anayasası, bu sistemin belkemiği olacaktır. Nitekim hâin Yönetim Konseyi tarafından imzalanan Geçici Devlet İdâresi Kanunu’nda bunun esasları belirlenmiştir.

Ey Irak’taki Müslümanlar!

Muhakkak ki “Seçimler” denilen bu dramatik oyun ile Amerika bizimle alay etmektedir. Çünkü seçim listelerinin çoğu, işgâl ile birlikte gelen Amerikan ve İngiliz uşaklarıyla doldurulmuştur. Onlar bu seçimi kazanacaklar, onlar adına laik, demokratik kapitalist bir anayasa yazılacaktır. Onlar, uşağın birini yönetici seçecekler ve Allah’ın kalmasını dilediği sürece Amerikan varlığının kalmasını sağlayan ve İsrail Devleti denilen Yahudi varlığını tanıyan anlaşmalar imzalanacaktır. Amerika bu oyunu oynarken, Irak’taki Müslümanlar arasında nefret ve kavga oluşturacaktır. Öyle ki bu, yıkılmadan kalan her şeyi yıkan bir iç savaşta -Allah muhâfaza- aynı Dînin evlatları arasındaki çatışmalara varan bir fitne olabilecektir. Bu da Şiî-Sünnî kesimleri arasında fırkacı bir fitne olarak ve Araplar, Kürtler ve Türkmenler arasında ırkçı bir bağnazlık olarak tahrik edilecektir. İşte bunun içindir ki, Ey Irak’taki Müslümanlar, sizden sömürgecilerin kasten ileri sürdüğü [Sünnîler / Şiîler] tanımlamasını reddetmeye çağırıyoruz. Zîra ister Şiî ister Sünnî olsun, ister Arap ister Kürt isterse Türkmen olsun hepsi de Müslümandır. Allah [Subhânehu ve Te’alâ] Kitâb-il Kerîm’inde şöyle buyurmuştur:

Allah’a dâvet eden, sâlih amel işleyen ve “Ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü olan kimdir? [Fussilet 33]

Ve şöyle buyurmuştur:

Önceden sizi “Müslümanlar” olarak isimlendiren O’dur. [el-Hacc 78]

Öyleyse içinizde sinsice dolaşan Amerikalıların başarıya ulaşmasından aman aman sakının! Öyleyse haydi işgâli, seçim sonuçlarını ve plânlarını reddetmede birlikte el-ele çalışalım ve ülkemizi bu necâsetten kurtaralım. Hayattaki yönetimlerin en hayırlısı olan ve Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’nın tüm insanlık için seçtiği İslam Şeraitini Nübüvvet Minhâcı üzere yürüyen âdil bir İmâmın, Halîfenin liderliğinde tatbik edecek İslam Devleti’ni birlikte kuralım ki Râşidî Hilâfet Devleti yeniden geri dönsün. Allah [Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurmuştur:

Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve sakın parçalanmayın! [Âl-i İmrân 103]

 

 HİZB-UT TAHRİR
Irak Medya Bürosu
H. 05 Zilhicce 1425
M. 15 Ocak 2005

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |