Ürdün İçişleri Bakanı, 17.01.2005 Pazartesi günü İçişleri
Bakanlığı’nda meslekî örgütlere ilişkin olarak düzenlediği basın
toplantısında şöyle dedi: “…Sendikalarda hiçbir siyâsî çalışma
emâresi bulunmamalıdır…” Sonra güvenlik güçleri, yahudilerle
ilişkilerin normalleştirilmesine karşı çıkılması hakkındaki Meslekî
Örgütler Birliği önünde bulunan pankart ve levhaları, başkent
valisinin kararını uygulayarak kaldırdı. Bu devlet daha önce de
mescidlerdeki imam ve vâizleri siyâsi meselesi konuşmaktan men
etmiş, tehdit etmiş ve konuşmalarını sadece ibâdet ve ahlâk konuları
ile sınırlandırmıştı. Şimdi soruyoruz: Müslümanların yahudi ve
Amerikalı düşmanları ile ilişkiler ve genelin işleri hakkındaki
konuşmalar ifşa edilmedi mi? İnsanlardan gizlenen sahne ardındaki
komplo gün ışığına çıkarılmadı mı? Tüm bunlar, istediğiniz temel ve
standartlara muhalif hale gelip Ürdün’ün temelini oymadı mı? Şayet
Ürdün’ün bir temeli varsa?
Genelin işlerine önem vermek, çarpıtma ve saptırmayı güçlendiren
etkenleri açıklamak, fesadın boyutlarına dikkat çekmek, tüm ihmâl ve
aksaklıkları muhâsebe etmek herkesin hakkıdır. Siyâset, Ey Sayın
Bakan, sizin ihmâl ettiğiniz ve şer’an konuşmaya hakkı olan
insanların işlerine riâyet etmektir ki, bu hakkı Allah
[Subhânehu ve Te’alâ] kullarına ihsan etmiştir. Nitekim Rasulullah
[SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur:
Sizden kim bir münker görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü
yetmezse diliyle…
Çoğunluğun ağızlarını kapatarak susturma politikası, ilk kez bu
devlette ortaya çıkmamış, aksine düşmanın plânların gerçekleştirmek
üzere Ümmete tepeden bakarak ve küçümseyerek, insanların nefeslerini
içlerinde bırakmada tüm kriter ve standartların ötesine giderek
gelişmiş ve uzmanlaşmıştır.
Ümmet için aslolan, ister partilere ister örgütlere isterse fertlere
ilişkin olsun kalkıştıkları her bir işte yöneticileri muhâsebe
etmesidir ki yöneticilerden hiçbir yönetici, Ümmeti ve Dinini
küçümsemeye, düşmanlarıyla elele olmaya cesaret edemesin!