Taksim Anlaşması’nın Kaldırılması ile Doğu Fitnesinin
Alevlendirilmesi
Haberlerde, başta Port Sudan kentinde gösterilerin patlak verdiği
Doğu Sudan olmak üzere fitne havadisleri verilmektedir. el-Bica’nın
evlâtlarından bir grubun Kızıl Deniz eyâleti hükümetine, Hükümetin
el-Bica liderleri ile diğer taleplere ilâveten ülkenin kaynakları
üzerindeki otoritenin de paylaştırılmasını talep edilmesi hakkında
görüşmelere başlamasını talep eden bir müzekkere sunmasından sonra
birçok masum vatandaş katledilmiş, birçokları da yaralanmıştır.
Onları bu türden gösterilere sevk eden unsurlar; tatbik edilen küfür
sistemlerinin bir sonucu olarak aşırı fakirlik, hissettikleri
adaletsizlik ve yiyecek, giyecek, mesken, eğitim, sağlık ve güvenlik
gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmamasıdır. Nitekim küfür
hükümlerinde aslolan insanların maslahatlarına riâyet etmek
değildir. Dahası onlar zulmün kaldırılmasının ancak kendilerinin bu
uygulamalarıyla ortadan kaldırılacağını zannetmektedirler. Özellikle
Hükümet maddî eyleme başvurup silah taşımaya başlamadıkça herhangi
bir kimseyi umursamamaktadır. Âdeta onları şiddete kasten sevk
etmektedir. Hükümet ile Güney Sudan isyancıları arasında Nifâşâ’da
imzalanan taksim anlaşması en iyi şâhittir ve bunu kanıtlamaktadır.
Bunun yanında şu sıralar Dârfur’da, Güney Sudan isyancıları ile aynı
yöntemle yürütülen müzâkerelerden meydana gelenler de böyledir.
Gerçekleşen musibet ve akıtılan kandan sonra rejim bir heyet
göndermiş ve el-Bica’nın taleplerine ilişkin görüşmeleri
başlatmıştır. Böylece Sudan’ın tüm bölgelerinin sorunları Barış
[Taksim] denilen anlaşmaya dayalı olacaktır, vs. vs.
Bu beldenin tüm sorunlarının köklü çözümü; kesinlikle daha fazla kan
akıtılmasına, Sudan’ın Amerika ile Kâfir Batı lehine daha da
bölünerek parçalanmasına ve İslam’ın Akidesi ve Nizamları ile
koparılıp atılmasına, onu hayattan uzaklaştırılmasına, insanların
açık küfür hükümleri ile değiştirilmesine, açlığa ve fakirliğe yol
açan bu ihânet anlaşmasından elleri çektirmektir ki Allah
[Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurmuştur:
Her kim de Benim zikrimden (dînimden) yüz çevirirse onun çok
sıkıntılı bir yaşamı olacaktır. [Tâ-Hê 124]
Sonra da tüm beldelerdeki bütün insanların işlerine ihsan ile riâyet
eden, bu riâyette fertler arasında ayırım yapmaksızın temel
ihtiyaçlarını hakkaniyet ve dürüstlük ile tam olarak garanti eden
adâletli nizâmı kurmaktır ki o İslam Nizâmıdır, Nübüvvet Minhâcı
üzere Râşidî Hilâfet Nizâmı’dır. Allah [Subhânehu ve Te’alâ]
şöyle buyurmuştur:
Akleden bir toplum için hükmü Allah’tan daha güzel olan da kimdir?
[el-Mâide 50]