Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Endonezya

Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korku durumlarını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira onlar yalnız Bana ibadet eder ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir. [Nur 55]


 

Petrol Fiyatlarının Artırılması İnsanlara Zulümdür

Endonezya Hükümeti resmi ağızlardan petrol fiyatlarının artırılacağını açıklamadığı halde, 19.12.2004’ten bu yana petrole %60 ve doğalgaza %41 oranında artış uygulamaktadır. 31.11.2004’te devlet başkanı yardımcısı Muhammed Yusuf Kalla 2005 yılında petrol fiyatlarının %40 oranında artırılabileceği olasılığının bulunduğunu açıklamıştı. Gerekçe olarak da hükümetin petrole ayırdığı büyük mâlî desteği göstermiş ve bu desteğin 2005 yılında 70 trilyon rupiden 25 trilyon rupiye düşürülmesini istemiştir. 2004 yılında petrol ve doğalgaza yapılan mâlî yardım 46 trilyon rupiye ulaşmıştı.

Hükümet tüm halktan özellikle tüm ülke çapında üniversite öğrencilerinden gelen şiddetli tepkiyi gördükten sonra, uygulamaya başladığı halde bu artışın duyurulmasını geciktirmiştir. 26.12.2004’te tsunami felâketi gerçekleşince Hükümet, insanların musibetin derdinde olmasını fırsat bilip bu artışı haklı göstermeye başlamış, gazeteler ve uydu kanalları ile de popülarize etmiştir.

Hükümet, petrol fiyatlarındaki bu artış için, günlük yaklaşık 400 bin varil petrol ithal ettiği devletlerarası piyasada fiyatın varil başına 49$’a çıkmasını, yerel üretimden günlük 1.13 milyon varil tüketilip günlük 150-200 bin varil ihraç edilmesini mâzeret olarak pazarlamaktadır. İthal edilen ihraç edilenden fazla olduğu sürece, hiçbir kayıp olmaksızın devlet şirketi Pertamina’nın yükünü artırmak istemediğini iddia edip insanlar üzerindeki fiyat yükünü artırmaktadır.

Yine Hükümet, bu artışı haklı göstermek için bir başka mâzeret daha göstermektedir. Bu da, petrol fiyatlarına yönelik hükümet desteğinden faydalananların, ortalama yaşam düzeyine sahip orta tabaka olmasıdır. Fakat fakirlerin faydası çok azdır. Halkın %40’ını oluşturan fakirler, hükümet desteğinden ancak %16 oranında faydalanmaktadır. Halkın %60’ını oluşturan orta tabaka ise, hükümet desteğinin %84’ünden faydalanmaktadır.

Oldukça şaşırtıcıdır ki Hükümet, Sibo ve Sukovati’deki petrolün işletme haklarında devlet şirketi olan Pertamina yerine yabancı şirket Axon Mobile’ın tarafında yer almaktadır. Petrol işletimini özelleştiren 2001/22 sayılı yasa, birçok petrol çıkarım bölgelerinde yerel, bölgesel ve devletlerarası taraflara haklar tanımakta ve petrol fiyatlarını belirleme otoritesini bu taraflara bırakmaktadır.

Ey Müslümanlar!

Devletin; evlerde, fabrikalarda, motorlarda veya araçlarda yakıt olarak kullanılan petrol, doğalgaz, elektrik ve diğer tüm enerji türlerini, ülkenin vatandaşları yoluyla bile olsa kişilere, kurumlara veya kişisel şirketlere vermesi şer’an câiz değildir. Öyleyse bunlar yabancı kâfir sömürgeciler olursa nasıl olur? Zîra bu enerji, Ümmetin ortak mallarındandır. Nitekim Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur:

Müslümanlar şu üç şeyde ortaktır: Su, mer’a ve ateş. Bunların bedeli haramdır. [İbn Mâce rivâyet etti]

Hadisteki ateş kelimesi tüm enerji türlerini kapsamaktadır. Hükümet meşru olarak bu enerjiyi çıkarmalı ve tüm insanlara, tebâsına bedelsiz dağıtmalıdır. Satılması halinde ise, dağıtımın tanzimi için gereken cüz’i bir ücret hariç, bedelinin insanlara dağıtılması gerekir. Hükümetin, insanların ihtiyaçlarından fazlasını devletin diğer ihtiyaçları için korumaya hakkı vardır. Devletin insanlardan yakıt bedeli almaması gerekirken devletlerarası piyasa fiyatından daha azına onlara satarak onlara nasıl ikramda bulunmuş olur?!

Hükümet, İslâmî Şeriatin enerji işlerini düzenlediğini bilmez veya bu şer’î hükümleri umursamaz davranmaktadır. Yabancı sömürgeci şirketleri ve Ümmetin servetini hortumlayıp kendi özel hesaplarına dolduran ihtiraslı kesimleri memnun etmek için zâlim, fâsid yasalar çıkarmaktadır.

Ateş kelimesi ile beyân edilen enerji işlerinin özelleştirilmesi, vatandaşlara veya yabancılara verilmesi câiz olmaz. Zîra o kamu mülkiyetindendir. İslâmî Şeriat bu hususta, kimsenin yol bulamayacağı sâbit hükümler koymuştur.

İnsanların başına gelen zulüm ve zahmet, yalnızca yöneticilerin bozukluğundan değil, bilakis aynı anda yöneticilerin yönetim gösterdiği nizamların da bozukluğundan kaynaklanmaktadır. Beldemizde ve Müslümanların diğer beldelerinde uygulanmakta olan nizam, dîni devletten ayıran laik kapitalist nizamlardır ve bunlar, insanların istek ve arzularına göre çıkarılan küfür nizamlarıdır ki sefâletin ve ızdırabın sebebi esasen odur.

Yöneticilere Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in şu kavlini hatırlatıyoruz:

Ey Allahım! Her kim Ümmetimin işinden bir şeye sahip olur da onları bedbaht ederse, (Sen de) onu bedbaht et! [Muslim rivâyet etti]

Müslümanlara da Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’nın şu kavlini hatırlatıyoruz:

Artık benden size bir hidâyet geldiğinde, her kim Benim hidâyetime tâbi olursa o sapmaz ve bedbaht olmaz. Kim de Benim Zikrimden (hidâyetimden) yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve Biz onu, Kıyâmet Günü kör olarak haşredeceğiz. [Tâ-Hâ 123-124]

Öyleyse Râşidî Hilâfet’i kurarak hayatınızı değiştirmeye çalışan ve Allah’ın hidâyetine tâbi olan muhlis çalışanlarla, dâvâ adamları ile birlikte çalışmanız gerekir. Zîra saâdet, zafer ve Allah’ın dünyada ve Âhirette rıdvânı ondadır. Allah [Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurmuştur:

Ey îman edenler! Allah ve Rasulü sizi, size hayat veren şeye dâvet ettiklerinde icâbet edin! [el-Enfâl 24]

 

 
 HİZB-UT TAHRİR
 Endonezya
H. 03 Muharrem 1426
M. 12 Şubat 2005

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |