Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Lübnan Medya Bürosu

Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korku durumlarını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira onlar yalnız Bana ibadet eder ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir. [Nur 55]



 

Rafîk-ul Harîri Suikastine Dâir Bir Basın Açıklaması

Eski Başbakan Rafik-ul Harîri’nin dün öğleden sonra suikaste uğraması, birkaç aydır istikrarsız olan siyâsî durumun gözlemcileri için çarpıcı bir biçimde büyük panik meydana getirdi. Bazıları bu suikastin güvenlik alanında, huzursuzluk kıvılcımlarını ateşleyebilecek yansımalarından duydukları endişeyi ifade etmişlerdir.

Bu suikasti Lübnan üzerinde aylardır süren şiddetli “diplomatik” saldırıya bağlamamız oldukça önemlidir. Zîra bu diplomatik saldırı, hegemonyalarını yerleştirmek ve pençelerini tutturmak maksadında olan iki devletin çekişmesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim et-Tâif Konferansı’ndan beri Amerika, Lübnan’daki Fransız elini çektirebilmiş ve “perde arkasından” yönetimi eline geçirebilmiştir. Ne var ki Fransa, Amerika’nın “Irak Bataklığı”nda debelenmesini fırsat bilmiş, uyandırıldığı rüyalarına tekrar dalabilmiştir. Çünkü Amerika’yı sıkıştırmak için uygun bir fırsat bulmuştur. Böylece bölgeye özellikle eski sahası olan Lübnan’a “Avrupa nâmına”, Birleşmiş Milletler’in 1559 sayılı kararı, bu kararın uygulamasının sonuçları, mezkur suikast hâdisesi, sonra da güreşçilerinin, uşaklarının araçları ile aleni olarak girebilmiştir. Hiç şüphe yok ki sömürgeci “Böl ve Yönet” kâidesi, bu iki mücrim devleti birbirine düşürmektedir. Yine hiç şüphe yok ki, 1860 Kara yılından beri bölgenin tarihini okuyanlar, Batılı devletlerin ordularını karaya çıkarmak üzere nasıl fitne toplumları saçıp yerel işbirlikçileri kullandıkları halde bizzat fâili oldukları nice katliamlar yaptıklarını iyi bilmektedirler.

“Himâye ve Muhâlefet” adı altında ateş ile oynayanların, izledikleri pervâsız politikalarının tehlikeli sonuçları hususunda dikkatlerini çekiyor, onları bölgenin ve halkının hayrını istemeyen Batılıların plânlarında bilerek yada bilmeyerek araç olarak kullanılmaktan sakındırıyoruz.

Bir Arap şiiri der ki: “Mâzin’de olsaydım, develerimin yolunu kesen olmazdı…” Biz de diyoruz ki: Eğer Ümmetin muhlis bir hâkimi, yöneticisi olsaydı sömürgeci kâfirler topraklarımıza zarar vermeye cesâret edemezlerdi. Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’dan bu gözü dönmüş azgınların gözünü çıkarsın ve şerir Batı’nın entrikalarıyla parçalara ayrılmış Ümmeti yeniden birleştirsin diye bizi Hilâfet Devleti ile izzetlendirmesini niyâz ederiz.

 

 HİZB-UT TAHRİR
 Lübnan Medya Bürosu
H. 06 Muharrem 1426
M. 02 Şubat 2005

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |