Ulaşım için kullanılan okul servislerine, ibâdet için gelinen
Allah’ın evlerinden bir eve, mescide ve tâziye evlerindeki
topluluklara yönelik vahşi saldırılarda birçok mâsum insan dün
katledilmiştir. Önceki beyannamelerimizde Müslümanların kanının
hurumâtı hususunda Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in
şu kavl-i şerîfini alarak uyarılarda bulunmuştuk:
Her bir Müslümanın kanı, malı ve ırzı Müslümana haramdır!
Yine bu eylemleri yapanların; özellikle İslam’dan ve Müslümanlardan
şiddetle nefret eden, Müslümanlar arasında birliklerini parçalayacak
ve plânlarını gerçekleştirerek yerleşimini pekiştirsin, beldemiz
üzerinde laik bir anayasayı, uşak yöneticileri ve Batı Kültürünü
kabul ettirsin, servetlerimizi yağmalasın ve “Büyük Ortadoğu
Projesi” denilen sömürgeci projesini bir esas olarak benimseterek
Müslümanların beldesi Irak’ı harap etsin diye sömürgeci kâfiri
bırakıp da birbirleriyle uğraşmalarına yol açacak bir fırkacı fitne
ateşi yakmak isteyen şerir kâfir devletler ve tâifeler tarafından
yönlendirildiklerini söylemiştik.
Ey Müslümanlar!
Hizb-ut Tahrir / Irak, işgâlciyi unutturup kendi keyfince
dolaşıp saldırmasına imkân verecek ve sizi de birbirinize düşürecek
bu tehlikeli tuzaktan, fırkacı fitne tuzağından sakındırmaktadır.
Irak’ta ve Müslümanların diğer tüm beldelerinde başlarına gelen her
şeyin de Allah’ın Şeriati ile yöneten, sizi ve hurumâtınızı savunan,
hepinizi birleştiren ve sizi yeniden “insanlar için çıkarılmış en
hayırlı ümmet” konumuna yükselten bir devletin olmamasından
kaynaklandığına dikkatlerinizi çekmekteyiz. Zîra İslâmî beldeler
üzerinden sömürgeciliği ve uşaklarını kovacak ancak böyle bir
devlettir. Öyleyse bu uğurda çalışın ki kâfir sömürgeciyi tardedip
Allah’ın Kitâbı ve Rasulü’nün Sünneti’nden alınmış İslâmî Anayasa
ile Müslümanların bey’at verdikleri bir Hâlife tarafından yönetilen
İslam Devleti’ni kurabilesiniz. Böylece Halîfe İslâm’ın râyesini
yükseltsin, Müslümanların sığınağını muhâfaza etsin, İslam’ın Rahmet
ve Hidâyetini âleme taşısın ve yeryüzündeki tüm alçaklara ve
bozgunculara günleri gösterip Ümmetimizin vahdet ve kuvvetini
korusun. Aynen Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in şu
kavl-i şerîfinde olduğu gibi:
İmâm [Halîfe] kalkandır. Onunla savaşılır ve onun ardında savaşılır.
Allah [Subhânehu ve Te’alâ] şöyle buyurdu:
Ey îman edenler! Allah ve Rasulü sizi, size hayat verecek şeye dâvet
ettiğinde icâbet edin! [Enfâl 24]