Müşerref ve Kerimov Hilâfet’in Kuruluşunu Durduramaz!
Pakistan ve Özbekistan diktatörlerinin ortak işbirliğine girişmeleri
İslam’ın yayılmasını ve Hilâfet’in kurulmasını engelleyecek
değildir. Hindistan’da Vajpayi’nin düşürülmesinden sonra şimdi
bölgede kalan tek Amerikan vâlisi Müşerref, Amerikan Dışişleri
Bakanı Condoleezza Rice’ın ayrılmasından önce “savaş lordları”ndan
rapor almak üzere Orta Asya’yı bizzat ziyâret etmektedir.
Bugün Hizb-ut Tahrir, tüm Orta Asya’da en büyük siyâsî güç ve
Hilâfet’e dâvet eden en güçlü çağrı haline gelmiştir. Amerikan think-tankleri,
bu gerçeği son raporlarında onaylamak zorunda kalmışlardır. Brooking
Institute’ın “ABD, Hizb-ut Tahrir ve Orta Asya’da Dînî Aşırılık”
raporu ve Heritage Foundation’ın “Hizb-ut Tahrir: Orta Asya’daki
Birleşik Devletler Çıkarlarına Yönelik Görünen Bir Tehdit”
raporu bu bağlamda göze çarpmaktadır. Müşerref ve Kerimov bütünüyle
gâyet farkındadır ki Orta Asya’da Pakistan gibi güçlü bir ülkede
Hilâfet’in kurulması ve Orta Asya’nın Hilâfet’e tümüyle dâhil
olmasının hiç de zor olmayacağı hususunda egemen bir kamuoyu
şekillenmiştir. Bu sebepledir ki işte bu her iki ajan da “terörizm
ile mücâdele” bahanesiyle koordinasyon içerisinde Hilâfet’in yeniden
kurulmasını durdurmak üzere çalışmaktadırlar. Zâten Kerimov binlerce
Hizb-ut Tahrir üyesini hapsetmiştir. Son dönemlerde Amerikan
Hükümeti tarafından yayınlanan İnsan Hakları 2004 yılı raporuna
göre, Özbekistan’da şiddetli işkence sebebiyle çok sayıda Hizb-ut
Tahrir üyesinin katledildiği belirtilmiştir. Bağımsız kaynaklar
ise en az onlardan iki üyenin suda kaynatılarak öldürüldüğünü
söylemişlerdir. Pakistan’da da en büyük siyâsî tutuklu sayısı
Hizb-ut Tahrir’e aittir. Bunlar Lahor, Gucranvela, Multan ve
Karaçi zindanlarında tutulmaktadır. Amerika’ya ve ajanlarına,
hapsetme ve baskı yoluyla Hilâfet’in kurulmasını kesinlikle
durduramayacaklarını açık ve yüksek sesle haykırıyoruz!