Hizb-ut Tahrir.org Hizb-ut Tahrir.info Al-Ummah.org
Lübnan Medya Bürosu

Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korku durumlarını güvene çevireceğini vaâdetti. Zira onlar yalnız Bana ibadet eder ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir. [Nur 55]



 

Hükümetin Teşkili: Başa Dönüş mü?

Görünen o ki ‘Umer Kerami Hükümetinin istifâsı; otorite ve destekçi kesimlerin güçlerini toplamalarına, yaralarını sarmalarına ve saflarını düzenlemelerine yönelik bir ara süreçtir. Nitekim Hükümet, çoğunlukla yakıtı ithal olan muhâlif ateş hattından kendisini günlerce uzaklaştırmıştır. Daha sonra istifâ eden Başbakana itibar kazandırmak üzere 08.03.2005 günü Riyad-us Sulh avlusunda kalabalık destek gösterileri gelmiştir ki yeni bir hükümetin teşkilini kabul edebilsin.

Destekçi elebaşlarının mâsum konuşmalarına rağmen, Hükümet şu ana kadar krizi dindirebilmiş değildir. Lübnan’daki Hükümet, kurtuluş reçetesi olarak gösterilip haksızlıkla kutsiyet vasfı atfedilen et-Tâif Belgesi’nden beri Amerikan yörüngesinde dönmektedir. Oysa ne şu andaki belge ne geçmişteki “Bizi 1975 Harbine götüren 1943 Doktrini” ne de gelecek herhangi bir şey Lübnan’ı bu karanlık tünelden kurtarabilir. Zîra problem, Lübnan’ın kendi varlığındadır! Hükümet, Batılı müdâhaleler, bunlardan da Amerikanınkiler önünde keskin bir şekilde duramamaktadır. Hatta Nisan Anlaşması ve Larson hattının benimsenmesiyle sınırların çizilmesi esnasında Batılı devletlerin yardımını birçok kez talep etmiştir.

Otorite -bilerek yada bilmeyerek- [sömürgeci tarafından daha da güçlendirilme düşkünlüğünün ızdırâbını çeken muhâlefetin önemli bir kesiminin vaftiz babası olan] Fransa’nın en geniş kapılar yoluyla Lübnan Siyâsî Arenasına girmesine imkân tanımıştır. Paris’in, Lübnan ekonomisinin kurtarılması için devletlerarası çabaların merkezi haline getirilmesi bunun bir parçasıdır. “Paris 1” ve “Paris 2” de bunun parçalarıdır. Bunlardan bir diğeri ise, Jack Chirac’ın hoş geldin sloganlarıyla karşılandığı ve Lübnan’ın resmî ev sahipliği yaptığı Frankofon [Eski Fransız Sömürgeleri veya Fransızca Konuşan Ülkeler Birliği] Zirvesi’dir.

Şüphesiz ki başarılı bir siyâsî idâre; apaçık ve net olmalı, demagoji bilmez olmalı, sâfi Akidenin yönlendirdiği Ümmetin kanaatlerini ifade etmeli, Batı’nın yörüngesinde dönerek onu övgüyle anmamalı ve “egemenlik” dedikleri şeyi çiğneyen ne kadar çok kararlar yayınlarlarsa yayınlasınlar, “Devletlerarası Meşruiyet”ten çıkmamakta ısrarcı olmamalıdır. 1559 sayılı kararın Ümmet için bir zillet ve muhâliflere arka çıkan müdâhalelerde bir küstahlık olduğu zâten bilinmektedir. Öyleyse Otorite, Birleşmiş Milletler’in tüm kararlarına, özellikle de bu kararına muhtaç olmadığını ve bunların Müslümanların beldelerine yıkım ve musibetten başka bir şey getirmediğini îlan edebilmiş midir?

Muhakkak ki sokaklara çıkan ve evlerinde kalmayı tercih eden tüm insanları, sadece Ümmetin maslahatlarını gerçekleştiren ve İslâmî Şeriatın hükümlerine dayanan köklü ve kapsamlı bir değişim projesi etrafında toplanmaya doğrulukla çağırıyoruz. Tâ ki Batı’nın dâvetsiz sefirleri kovulsun, Nübüvvet Minhâcı üzere İslâmî Râşidî Hilâfet’in birleştirdiği bölgenin diğer devletlerinde ve Lübnan’da tevhid bayrağı yükselsin, İnşâAllah…

 

 HİZB-UT TAHRİR
Lübnan Medya Bürosu
H. 01 Safer 1426
M. 11 Mart 2005

| ANASAYFA | BEYANLAR | KİTAPLAR | YENİ SAYI |